Rusya ile Türkiye prensipte anlaştı. Hem Türkiye’den hem Suriye tarafından olumlu mesajlar geliyor. İki ülkeyi de az çok tatmin edebilecek bir dizi hamlenin hazırlığı yapılıyor.
Tam bu anda sosyal medyaya Suriye’de yakılan Türk bayrağı görüntüleri düşüyor. Güya, ÖSO mensupları “Türkiye bizi sattı” diyerek isyan edip işi bayrağımızı yakmaya kadar götürmüşler.
Allah’tan, çok geçmeden provokatörler yakalanıyor. Meğer hiçbiri ÖSO mensubu değilmiş, hepsi PKK’lı imiş!
Peki bu haberi köpürterek infial oluşturmak isteyenler kimler? Her zamanki gibi aynı ekipler iş başında: Göçmenlerden sokak köpeklerine kadar her konuda provokasyonun başını çeken faşist gruplar ve PKK hesapları.
Kodaman faşistlerin hedefi göçmenlere yönelik bir nefret dalgası yaratmak, PKK’nın hedefi ise Suriye’deki muhtemel çözümü engellemek. Her iki hedef de iplerini tutan ABD’nin amaçları ile uyumlu.

Yine Ümit Özdağ, yine yalan haber, yine kışkırtma.
Özdağ, bas bas bağırıyor: “Gaziantep’te Suriyeliler bir kızı kaçırmaya kalktı”.
Valilikten açıklama geliyor. Özdağ’ın iddialarının hepsi yanlış. Üstelik kaçırmaya teşebbüs olayının faili Suriyeli değil, Türk vatandaşı.
Ancak Özdağ’ın ektiği nefret tohumu hızla boy veriyor. Bolu’da dört göçmen, “defolun ülkemizden” diyen ırkçı serseriler tarafından bıçaklanıyor.
Tüm çirkin söylemlerine rağmen, medya da seviyor Özdağ’ı göstermeyi. İtiraf etmek lazım, genetiğinde ırkçılık olmayan Türk milleti, tarih öncesi çağlardan çıkıp gelme acayip bir insanı seyreder gibi bakıyor O’na.
Seyrederken insanda bıraktığı hissiyat, kurutulmadan ipe asılmış beyaz bir atlete temas etmek gibi biraz… Amorf, sulu bir şey ama, yapışmıyor… Akıp gitsin diyorsun o da olmuyor…
Suriyeliler ile her konuşması bir öncekinden daha sakil bir faşizm örneği olarak tarihe geçiyor…

- Höö.. hee.. nerelisin?
- Halepli
- Özlemedin mi oraları yauvvv?
- Özledim
- Hepinizi göndereceğiz heeee, hööö.. hehehe…. Zafer turizm hehehe..

Sözleri ile taciz ettiği insanlar genelde kendi halinde, işinde gücünde göçmenler. Ama misal, biraz dişli bir Türk çıkıp ezberini bozan bir söz edince, Özdağ’ın ekranları hata mesajı veriyor:

- Suriyeliler havayı tüketiyor!

Şaka değil, Özdağ Suriyelilerin “havamızı tükettiğini” düşünüyor. Burası artık soğukta kalan çamaşırın gevrekleştiği an. Komik olması beklenirdi ama, buram buram ter kokuyor.
Irkçılıkta zarafet mi arıyorsunuz? Çok ararsınız.

Özdağ’ın “Zafer turizm” dediği, Alman faşizminden kırma bir ideoloji ile kurduğu partisi. Kimler yok ki içinde. Şehirli “bembeyaz” vatandaşların yeni gözdesi. Ezoterik internet cemaatlerinin yeni Mesihi. En son küfür edebiyatının parlak ismi Nihat Genç de oraya demirlemiş. Ne yalan söyleyeyim, çok ama çok yakışmış. Adolf’un madem bıyığı, Benito’nun çizmesi gibi… Güzel bir kombin olmuş.

Gündelik faşizmin utangaç sözcüsü Sevilay Yılman, Meral Akşener’i ısıran köpek ile ilgili çarpıtma bilgilerle yine sokak hayvanlarını hedef göstermiş. Daha tuhafı, yazdıklarının yanlış olduğunu öğrendikten sonra da silmemiş. Nasıl bir nefretse artık içindeki, “pardon yanlış yaptım” diyememiş. Herhalde, “fazladan bir sokak köpeği daha öldürülse, bir hayvansever daha darp edilse kârdır” diye düşünüyor.

Meral Hanım’ı ısıran köpek bir sokak hayvanı değil. Her yaralı hayvan gibi can havli ile ısırıyor. Meral Hanım tedbirsiz bir şefkat gösterisi yapmaya kalkmasa böyle bir olay da olmayacak. Ama Yılman’a göre suçlu sokak köpekleri, öldürelim… Acemi faşizm, Suriyelilere, Kürtlere, Alevilere falan gelmeden köpekler üzerinde antrenman yapıyor.
Sevilay Yılman ile Nihat Genç’i aynı nefret hattında birleştirebilen iklimi kederler içinde izliyoruz.

AYDINLIK GAZETESİ