Rusya’da yaşasaydı Adalet Bakanlığı’na gidip “yabancı ajan” diye kayıt yaptırması gerekecekti.

Avrupa’da Amerika’da yaşasaydı sosyal medya profilinin üstünde at nalı gibi “Alman devlet görevlisi” yazacaktı.

Heyhat, Türkiye’de olduğu için hala ortalıkta “gazeteci” diye caka satıyor.

“Ev hali” ile katıldığı canlı yayınlardan ağzını gevşete gevşete önüne gelene hakaret eden Nevşin’den söz ediyorum. Kendisi Alman devlet kanalı DW’nin bir çalışanıdır, Alman hükümetinden maaş alır, aldığı maaşın hakkını vermek için de Türkiye’ye, Türk halkına hakaret eder. Bu ağzı bozuk kadının geçen seneki bir rezaletinden sonra şöyle sormuştum: Alman devleti memuru hakkında bir işlem yapacak mıdır, yoksa “biz Almanız, memurlarımız Müslüman Türklere diledikleri gibi sövebilir” deyip geçiştirecek midir?

Olayın üzerinden bir yıl geçti ve solcu-Yeşiller’in yönetimdeki Alman devleti, memurlarının küfürbazlığından rahatsız olmadığını gösterdi. Memurları ise ağzından leş gibi kokan sözler ifraz etmeye devam etti.

EN SON PUTİN’E KÜFÜR ETMİŞ

Hem de öyle rezil sözlerle ki Çinçin kahvelerinde bile uluorta söylesen, “doğru konuş lan” diye fırça yersin.

Ama Putin’i savunmak bana kalmamış. Rusya’nın Türkiye’de maaşa bağladığı Nevşin benzeri bir çuval “gazetecisi” var. Patronlarının hakkını onlar savunsun, bizi ilgilendirmez.

Bizi ilgilendiren, Nevşin ve benzerlerinin yabancı siyasetçilere saldırmalarındaki motivasyon.

Bunların geneli, Batıcı bir eğitimin tornasından çıktıkları için normal koşullar altında gavurun her türlüsüne meftundurlar. Doğuluyu ve bilhassa Müslüman’ı aşağılayan, Batı’nın esrarkeşlerine, ayyaşlarına bile hayranlık besleyen hastalıklı, ezik bir ruh dünyasına sahiptirler.

BUNUN İKİ SEBEBİ VAR…

Birincisi, mamalarını veren Batı’nın tercihleri. Uzun süren “hazır mama ile beslenme” süreci, kendi beyinleri ile düşünmek alışkanlığını yitirmelerine yol açmış. Bunun için, genellikle patronlarının ne dediğine bakıp papağan gibi onu tekrar ediyorlar. Putin Avrupa devletlerine göre bir şeytandır, öyleyse buradaki memurlar da “şeytan” demelidir. Londra’ya, Berlin’e, Paris’e, kiraya verilmiş bir aklın olaylara Ankara’dan bakmasını bekleyemeyiz.

İkinci ve daha önemli sebep ise bu tiplerin Tayyip Erdoğan’a duydukları nefret. Bu nefret öyle bir boyuta varmış durumda ki Erdoğan ile yan yana gelen herkesi düşman belliyorlar. Daha beteri, Erdoğan Türkiye’yi temsil ettiğinden, Türkiye’yi destekleyenlerden de nefret ediyorlar.

Putin’den nefret ettikleri gibi Trump’tan da ediyorlardı, Boris Johnson’dan da… Hatta Merkel yüzünden kişilik bunalımına girmişlerdi. Merkel bir yandan maaşlarını veriyordu, diğer yandan Erdoğan ile yakın ilişkisi vardı. Patronlarına küfür edemiyorlardı ama karın ağırlarını her fırsatta gösterip mızmızlanıyorlardı. Merkel’in Erdoğan ile her görüşmesi bunlar için ağır bir travmaydı. Volkswagen firması Türkiye yatırımını askıya alınca zil takıp oynamışlardı. Ucuz birer maşa olduklarını, Almanya’nın Türkiye ile pazarlıklarında kullanıldıklarını anlayamıyorlardı.

Şanghay Örgütü zirvesindeki liderlerden nefret etmelerinin asıl sebebi de buydu. Oradaki devlet başkanları, Erdoğan’a saygı göstererek bu zavallıların kafasındaki en büyük günahı işlemişti!

Hatırlayın, “Erdoğan’a saygı duyuyorum” dediği için kankaları Çipras’ın bile üstünü çizmişlerdi. Yunan siyasetçiler yeter ki Erdoğan’a düşmanlık etsin, bir mezeye Kıbrıs’ı vermeye bile hazırlardı!

RUSYA NEVŞİN’İ ŞİKAYET EDER Mİ?

Yabancı devlet başkanlarına hakaret (lése-majesté) Türk Ceza Kanununda suç olarak tanımlanmış. Aynı suç, Rus yasalarında da tanımlı olduğu için Putin’e yönelik hakaretin Türkiye’de cezalandırılmasının yolu açık. Ancak hakaret, şikayete bağlı bir suç olduğundan, soruşturmanın başlaması için Rusya’nın Nevşin Mengü’yü şikayet etmesi gerekiyor.

Rus devleti böyle bir şey yapar mı? Bence yapmaz. Çünkü bugün kendi yayın kuruluşlarında çalıştırdığı bazı tiplerin Nevşin’den bir farkı yok. Tahminime göre Rusya, “Yarın belki maaşını ben vereceğim, bana uşaklık yapacak” diye düşünüp Mengü’nün ağır hakaretini görmezden gelecektir.

AYDINLIK