Miçotakis’in BM kürsüsünden yaptığı konuşma evlere şenlikti. ‘Kirios Kiriakos’, “Yunanistan ile Türkiye arasında gerçek bir sorun yok, her şey Erdoğan’ın başının altından çıkıyor, seçim yaklaştığı için gerilimi tırmandırıyor” minvalinde sözler söyledi. Bununla da kalmadı, daha ileri giderek Türk halkına yönelik Türkçe Tivitler attı, “biz dostuz, Erdoğan düşman” demeye getirdi.

Yunanistan’ın yeni stratejisi böylesi bir yalan dengesi üzerine kurulu. Bir yandan uluslararası anlaşmaları ihlal ediyor, diğer yandan Türkiye’yi anlaşmalara uymamakla suçluyorlar. Adaların silahlandırılması, Türkiye’nin egemenlik haklarının ihlal edilmesi sanki bizim kafamızda uydurduğumuz fantezilermiş gibi, “ortada bir sorun yok, Erdoğan kışkırtıyor” diyorlar.

Yunan’ın bu dümenleri yeni değil. İki yüz yıldır en iyi bildikleri şey Batı kamuoyunu kendi yanlarına çekmek için türlü çeşitli senaryolar uydurmak. Yeni olan ise uydurma Yunan tezlerine Türkiye içinden gelen destek.

Türkiye büyük ülke, Yunan ile, Ermeni ile beraber olup kendi halkına düşmanlık eden birileri hep çıktı. Ama bunlar genellikle solun en marjinal, en müptezel tipleriydi. Bu sefer ise ilk kez Türkiye’nin ikinci büyük partisinin mensupları Yunanistan’ı haklı bulduklarını söylüyor. Atatürk tarafından kurulmuş olan CHP, adeta bire bir Yunan tezlerini savunuyor! Belediye başkanlarının Yunan’a özel ilgisini, Türkçe isimleri Yunanca isimlerle değiştirmesini, Yunan dansları yapmasını, koşa koşa Kirios Kiriakos’un elini öpmeye gitmelerini falan saymıyorum bile…

BİR TUHAF ‘ARAŞTIRMA’

Miçotakis’in son sözlerini dayandırdığı kaynak da muhalefete yakınlığı ile bilinen Metropoll adlı araştırma şirketi. Şirketin araştırmasına göre güya Türk halkının %51,5’i Yunanistan ile Türkiye arasında bir sorun olmadığını, olayların yaklaşan seçim sebebi ile (Türkiye tarafından) yapılan bir kışkırtma olduğunu düşünüyormuş. Hayret etmemek elde değil. Yunanistan’ın haksızlıklarını elli yıldır gözümüzün önünde cereyan ediyor ama biz milletçe o kadar salağız ki “ortada bir sorun yok” diye düşünüyoruz! Millete geri zekalı demenin bundan daha sofistike bir yolu bulunamazdı herhalde!

Daha ilginci, Metropoll’ün sahibi olan zat, sözde araştırmasının sonuçlarını sosyal medya hesabından İngilizce olarak duyurmuş. Baktım başka araştırmaları da bu şekilde duyuruyor mu diye, hayır sadece bunu duyurmuş. Belli ki Yunanlılar ve Batılılar görsün istemiş. Nitekim istediği olmuş. Yunan basını çarşaf çarşaf bu sözde araştırmayı yayınlıyor. Başbakan Miçotakis’in “Türk halkı Yunanistan’ı sorun olarak görmüyor” derken referans aldığı kaynak da işte bu uyduruk araştırma.

Yunanistan, bizdeki İletişim Başkanlığını örnek olarak bir iletişim/propaganda dairesi kurmaya karar vermişti. Hiç zahmet etmesinler, bizdeki muhalefet takımı Yunanistan için o işi bilâbedel yapıyor.

EMEK VE ÖZGÜRLÜK… YERSEN!

PKK’nın siyasi uzantısı HDP, kendi yandaşı “partiler” ile bir ittifak kurmuş. Zaten aynı yapının içinde yer alan farklı tabelalar toplanmış, “birleşme” şenliği yapıyor!

HDP/PKK bu siyasi numara ile bir yandan altılı masadaki varlığını gölgelerken diğer yandan masadaki pazarlık gücünü artırmak istiyor. CHP, terör partisini iktidara ortak edeceğini ilan etti bile. Türkiye’yi bölme amacını hiçbir zaman gizlememiş olan terör kanadı ise, şimdi ülkenin bağrına olabildiğince büyük bir bıçak saplamanın hazırlığını yapıyor.

TİP başkanı Erkan Baş, Emek ve Özgürlük İttifakı dedikleri şeyin kuruluş müjdesini verirken kendileri gibi düşünmeyen, kendilerine oy vermeyen insanlara açık açık “düşman” diyor. Sanki bir siyasetçinin sözlerini değil de PKK’nın dağdaki telsiz mesajlarını dinler gibiyiz.

Baş ve arkadaşları HDP/PKK adayları olarak meclise girmiş daha sonra TİP adında bir parti kurmuşlardı. Şimdi HDP/PKK’nın Amerikancı, şiddet yanlısı ve bölücü hattını sahiplenmeleri doğal karşılanmalı. İttifakın diğer partilerinin de onlardan pek farkı yok. Son yirmi yılları HDP/PKK ortaklığı ile geçmiş bu “partilerin”, örgütten ayrı nefes almaları, ABD’nin çizdiği siyasi stratejinin dışına çıkmaları mümkün değil.

Kürtlerin kanını ve emeğini sömürerek var olan PKK, İstanbullu tuzu kuru solcular sayesinde kendine her zaman cicili bicili ambalajlar buldu. Emek ve özgürlük gibi kavramlar da işte böylesi parlak ambalajlarda kullanılan malzemeler. Yoksa sözünü ettikleri emeğin, PKK’nın öldürdüğü Kürt işçilerin emeği olmadığı açık. Özgürlük de herhalde PKK tarafından kaçırılıp yok edilen Kürt çocuklarının özgürlüğü değil.

AYDINLIK