Terörist gazetecilik
- GİRİŞ28.09.2022 08:26
- GÜNCELLEME28.09.2022 08:26
Bir zamanlar “araştırmacı gazetecilik” vardı, sonra muhalefet sayesinde “uydurmacı-iftiracı gazetecilik” çıktı. Yetmedi şimdi de terörist gazeteciler peyda oldu.
Gerçekten de Türkiye’de muhalefet, gazetecilik mesleğini bambaşka kılıklara soktu. Eskiden muhabbet tellallığı veya fahişelik derecesinde yüz kızartıcı bulunan işler bile şimdi gazeteciliğin olağan bir veçhesi gibi algılanıyor.
Yaptıkları yayınlar için Amerika’dan, Avrupa’dan para alanlar hala gazeteciyim diye ortalıkta dolaşabiliyor. Üstelik bu paralar sadece bir gazeteciyi veya kurumu değil, onunla beraber yüzlerce başka sözde gazeteciyi de satın almaya yetiyor. Bu satılık adamların ne kendilerinde bir nebze utanma var ne de okuyucularında birazcık insaf. Ahlaksızlık karşısında üç maymunu oynayan basın meslek örgütlerini ise hiç söylemiyorum. Herkes bu “fahişelikten” memnun görüyor.
Uyduruk bir seminer için belediyelerden yüzbinlerce lira para alan, siyasetçilerin göstere göstere on binlerce liralık hediyeler verdiği adamlar “namuslu gazeteci” pozlarında ahkam kesiyor. Sorduğumuzda pişkin pişkin “maaşımızla alabileceğimiz şey hediye sayılmaz” diyor. Demek ki gazeteci olmak için maaşın da meşrebin de geniş olması gerekiyor.
Terör örgütü adliyeyi basıp savcıyı şehit ediyor, adres verilmiş gibi bir gazeteciyi arıyor, o da ertesi gün teröristlerin ağzından manşet atıyor. Dünyanın başka bir yerinde olsa değil gazetecilik yapmak, insan içine çıkamaz ama, bizde hem gazeteci hem milletvekili oluyor!
Karanlık odalarında “namus timsali gazeteci” pozları kesenler, İstanbul’un göbeğine kaçak villa yapıyor.
Atatürk ticaretinden servet kazanmış ağalar, rakıyı fazla kaçırınca “mezeye de Kıbrıs’ı verelim” diyor.
Mafya babalarına halkla ilişkiler hizmeti veren, bir masa hesabı kadar ucuz tipler uluslararası toplantılarda “gazeteci” kartviziti dağıtıyor.
Ağzının suları akarak Yunan başbakanının ardından koşanlar muhalefetin kanaat önderi-gazetecisi oluyor. O “kanaat önderlerinden” bir teyze, aklı sıra siyasi analiz yapacak ya hani, baklayı ağzından kaçırıyor, canlı yayında “CHP’nin de PKK gibi silahlı örgütü olmalı” diyor.
Sözde solcu, insan haklarından yana gazetelerimiz, teröriste terörist diyemiyor. Haber başlıklarında PKK’nın adı özel olarak gizleniyor, alçaklığın özneleri buharlaştırılıyor: Bomba patladı, saldırı düzenlendi, yangın yandı, ölü öldü….
Günde on tane yalan üretip birini bile tekzip etmeyenler, gerçek gazetecilere yalancı, yandaş diye iftira atıyor, hakaret ediyor. Muhalefetin iç çekişmelerinde sivrilen borazanlar, kaynağı belli olmayan milyon dolarlar ile TV sunuculuğu yapıyor.
MUHALEFETİN GAZETECİ KRİTERİ NE?
Muhalefet, gazetecilik mesleğini bu hale sokmayı başardı çünkü gazeteciliğe dair önerdiği tek kriter kabul gördü: Türkiye’ye düşmanlık edersen, Erdoğan’a küfür edersen gazetecisin, etmezsen değilsin.
Böylesi akıl ve ahlak dışı bir kriterin gazeteci yerine fondaş müptezeller üretmesine şaşmamak lazım.
Gelin görün ki kirlenme bu boyutta kalmadı. En son Mersin’de polisimizi şehit eden terörist de CHP’nin gazetecisi çıktı! Meğer bir zamanlar Kılıçdaroğlu ve vekilleri bu alçak katil için “gazeteci kızımıza özgürlük” diye kampanya yapmışlar.
PKK’dan hükümlü iken serbest bırakılması için devlete baskı yapmışlar.
Terörist katile “gazeteci” diyerek dünya kamuoyuna Türkiye’yi şikayet etmişler.
Daha önce de Veli Ağbaba bir teröriste gazeteci diyerek Meclis’te basın toplantısı yapmış ve o terörist birkaç ay sonra Suriye’de askerimize kurşun sıkarken etkisiz hale getirilmişti.
CHP bizi gazeteciden saymayıp yandaş derken, haklı eleştirilerimiz yüzünden bizleri mahkemeye verirken, katillere gazeteci diyor ve aynı mahkemelerde onları savunuyor.
CHP nezdinde gazeteci olmanın yolu teröristlikten geçiyorsa eğer, bu fonladığı tipler için de kötü bir haber. Belki de artık sadece Erdoğan’a küfür etmeleri yetmeyecek, CHP’den taktir görmeleri için daha “cesur” işler yapmaları gerekecek!
AYDINLIK
Yorumlar7