Gerçeğin demine, devranına

  • GİRİŞ10.10.2022 08:40
  • GÜNCELLEME10.10.2022 08:40

Alevilerin kamusal yaşama dair sorunları yeni değil. Yüzlerce yıl boyunca çeşitli veçheleri ile kendini göstermiş bir konu. Ancak özellikle 1960’tan bugüne yaşananlar, Aleviliğin “temsil sorununu” aşan bir nitelik taşıyor. 12 Eylül 1980 sonrası süreç ise Alevilik kurumunun “Aleviler dışında” bir şeye, bir siyasi araca dönüştüğünü gösteriyor.

Türkiye toplumunun etnik veya inançsal ayrımlarını kullanmak isteyen tüm aktörler mutlaka Alevilik bahsine el atmıştır. 1970’ler boyunca Alevileri hedef alan terör eylemleri ve katliamlar Aleviler üzerinden daha büyük amaçlara ulaşmayı hedefliyordu. O amaç, Türkiye’nin kalıcı bir iç çatışma ortamına sürüklenmesi ve parçalanması idi. Aynı anda Alevi gençler arasında örgütlenen şiddet yanlısı sol grupların da aynı amaca hizmet ettiğini kabul etmek gerekir.

Maraş, Çorum ve Malatya olaylarında Amerikan basınının Alevilere ilgisi özellikle dikkat değer. New York Times gibi gazetelerin muhabirleri bölgeyi gezerek aylarca Alevi-Sünni gerilimi haberleri yapmışlardı.

12 Eylül’den sonra ise birbiri ile çatışan sağ ve sol gruplar yoktu. Ancak Aleviler bu sefer de sözde “faili belli olmayan” saldırıların hedefi oldu. 1990’larda Gazi Mahallesi olayları ve Sivas Katliamı, en dramatik örneklerdir. Sivas’taki katliamdan üç gün sonra Sünni Başbağlar Köyünde yapılan katliam ve Batı basınının olayları mezhep ayrımı üzerinden köpürterek aktarması, failin adresini göstermesi bakımından önemlidir.

Bunların tamamı Aleviliğin bir iç sosyal amil olarak istismar edilmesine örnektir. 2000’li yıllarda Batı'nın yayılmacı politikalarında merkez rol, kimlik siyasetine verildi. Bunun aleviler açısından çıktısı, Almanya merkezli olarak yaratılmak istenen Ali’siz Alevilik veya İslam dışı Alevilik’tir.  Alman devleti, Almanya’da kurulmuş/kurdurulmuş Alevi dernekleri üzerinden Alevilere yönelik bir kuşatma operasyonuna girişti. Bu da Aleviliğe yönelik yeni bir araçsallaştırma çabası olarak okunabilir.

Bugün tüm Batılı ülkeler, bu derneklerin Alevileri temsil ettiğini var sayarak onları muhatap kabul ediyor. Oysa Aleviliğin tek temsil mercii Ocaklardır. Ocakların yok sayılması, sadece Aleviliğin değil, en başta sözünü ettiğimiz gibi “Alevilerin de yok sayılmasıdır”. Çünkü Alevilik bir inanç olarak sadece ve sadece ocaklarda yaşamaktadır. Tüm başka yapılar inanç dışında bir şeye, siyasete hizmet etmektedir.

Alevilik inancının ilk çıkış kaynağı olan Ocaklar, 7. Yüzyıl’ın sonundan itibaren Horasan’da ortaya çıkıyor. Emevi zulmünden kaçan ehl-i beyt soyundan insanlar, Horasan’a sığınıyor, oradaki Türk boyları ile kaynaşıyorlar. Bu, aynı zamanda inanca dair bir kaynaşmadır. Alevi ocaklarının Türk İslamlığının ilk örnekleri olduğu söylesek abartmış olmayız. Ocaklar bugün de etkindir, tartışmasız İslam dairesi içindedir ve Aleviliğin temsil ehliyeti de sadece Ocakzade dedelerin, dedebabaların elindedir.

Erdoğan’ın Alevi toplumunun sorunlarının çözümüne yönelik hamlesinde de muhatap aldığı kurumlar ocaklar. Bu son derece doğru, isabetli bir tavır. Muhalif televizyonlarda yapılan işi küçültmeye yönelik beyanların, hatta hakaretlerin sahiplerine bakın, hepsi sözünü ettiğim o türedi derneklerin sözcüleridir. Bu derneklerin ne iş yaptıklarını merak ediyorsanız, Turgut Öker’in dernek başkanlığından HDP/PKK vekilliğine uzanan siyasi çizgisine bakmanız yetecektir.

Aleviliğin Türkiye’deki tarihsel gelişimi, onu büyük oranda kırsala ait bir İslam inancı halinde tutmuş. Üç yüz yıl boyunca Alevilik bir şehir inancı olmaktan ziyade köylerde varlığını sürdürmüş.

Son atmış yılın hızlı şehirleşmesi ve göç mefhumu, Aleviliği de yepyeni bir kriz ile karşı karşıya getirdi. Şehirli Aleviler inanç ve ibadet ihtiyaçlarını bugüne dek kendi imkanları ile karşıladılar. Devletin attığı bu adım, bu eşitsizliği ortadan kaldıracak. Kendini açıkça ifaden bir inanç olarak Alevilik, yabancı güçlerin veya kötü niyetli siyasetçilerin istismar ettiği bir kavram olmaktan çıkacak. Aleviler, modern toplumsal yaşamda hak ettikleri itibarı çok daha kolay elde edecekler. Önce Alevilere, sonra tüm Türkiye’ye hayırlı olsun.

Gerçeğin demine devranına, Hû diyelim… Hû!

AYDINLIK

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat