Belediye şirket işçilerinin sesini duyun
- GİRİŞ07.11.2022 08:50
- GÜNCELLEME07.11.2022 08:50
Tayyip Erdoğan’ı iktidara getiren güç ezilen kesimlerin tıkanmış düzene olan tepkisi idi. Sonraki yirmi yıl boyunca “en alttakiler” ve emekçiler çoğunlukla Erdoğan’a oy verdiler. Bir sıkıntıları olduğunda onun yine Erdoğan tarafından çözülebileceğini biliyorlardı. Başka bir partiye güvenmedikleri gibi sendikalara da pek güvenmediler.
Emekçilerin parti ve sendikalardan ziyade doğrudan Erdoğan’a güvenmesinin somut sebepleri vardı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçene kadar partiler genellikle yerel menfaat odaklarının baskısı altında çalıştılar. İşçinin bir sınıf olarak sesini duyurması mümkün değildi. Sendikalar ise, sol veya sağ fark etmez, çoğunlukla önce kendini düşünen bir bürokrasinin elindeydi.
Emekçilerin sorunları gerçektir. Teori ile, laf kalabalığı ile vakit kaybedecek lüksleri yoktur. Erdoğan’ın temas ettiği yara da işte tam burasıydı. Bugün de uzun yıllar devam etmiş neo-liberal politikalar sebebi ile emek dünyasının pek çok kanayan yarası var. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin de getirdiği avantajla bunların bazıları çözüldü, bazıları ise hala çözüm bekliyor.
560 BİN BELEDİYE ÇALIŞANI MAĞDUR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, çok aktif ve “emekten yana ağırlık koyan” bir isim. Bilgin, katıldığı TV programlarında EYT başta olmak üzere emekçilerin artık kangren olmuş pek çok sorununa çözüm getirmek için çalıştıklarını söylüyor.
Bakanın “üzerinde çalışıyoruz” dediği sorunlardan biri de sözleşmeli çalışanlar ve taşeron işçilerin kadro sorunu. Ancak, sayısı 560 bini bulan belediye şirketi çalışanlarından bugüne dek özel olarak söz edilmedi. Önümüzdeki günlerde açıklanacak yasal düzenlemelerin bu işçileri kapsayıp kapsamadığını henüz bilmiyoruz.
2017 yılında kamuda taşeronlaşma sorununu çözmek için çıkarılan 696 sayılı KHK, başka bir soruna yol açtı. Yerel yönetimlerin taşeron şirketlerinde çalışan işçiler kamu kadrosu beklerken belediye şirketlerine aktarıldılar. Aslında bu formül iyi niyetli bir çözüm olarak geliştirilmişti. Ancak belediyeler, kendilerine ait şirketlerin (BİT’lerin) özel şirket hukukuna tabi olmasını işçilerin aleyhine kullandılar. Şimdi işçiler, kamu hizmeti yapmaya devam ediyorlar, güya kamu çalışanı olarak görünüyorlar ama, çalışma koşulları taşerona çalıştıkları dönemden bile geride. Özlük hakları ve sosyal haklar konusunda aynı işi yapan kamu çalışanı ile aralarında uçurum var.
TEK TALEPLERİ AYRIMCILIĞIN GİDERİLMESİ
Belediye şirket işçilerinin talebi bu ayrımcılığın ortadan kaldırılmasından başka bir şey değil. Kamuda kendileri gibi çalışan insanlar ile aynı haklara sahip olmak istiyorlar. Belediye başkanlarının iki dudağı arasına sıkışan değil, devletin güvencesinde bir çalışma yaşamı talep ediyorlar.
Haftalık kırk saatten daha fazla çalışmaya zorlanan, kadro ve iş güvencesi verilmeyen, sembolik ücret artışlarına mecbur edilen, tediye hakları adeta gasp edilen, pek çok sosyal haktan mahrum kalan yüzbinlerce işçi, dayanılması zor bir mağduriyetin pençesinde kıvranıyor.
Aileleri ile beraber sayısı milyonları bulan belediye işçileri, emekten yana tutumu ile bilinen Vedat Bilgin’den ve “ezilenin babası” dedikleri Erdoğan’dan acil bir çözüm bekliyorlar.
AYDINLIK
Yorumlar4