Elde patlayan röportaj

  • GİRİŞ09.11.2022 08:31
  • GÜNCELLEME09.11.2022 08:31

Sokaktaki adamla yapılan röportaj radyo-TV gazeteciliğinin en klasik işlerinden biri. Hala okullarda Vox Pop adı ile okutuluyor. Terim Latince “vox populi/halkın sesi” sözünden türetme.

Batıdaki demokrasi hareketleri yüzyıllar boyunca “vox populi, vox dei” (halkın sesi Hakk’ın sesidir) sloganını kullanmışlar. Belki de bundan dolayı, sokaktaki adama uzatılan mikrofona gizemli bir güç atfediliyor. Sokaktaki adam konuşunca “efkar-ı umumiye” konuşmuş sayılıyor, herkesin susup “hah tamam işte asıl doğru bu imiş” demesi bekleniyor.

Oysa hem teknik olarak hem de ahlaken, bunun tam tersi geçerlidir. Sokakta mikrofona ve kameraya konuşan kişi -en iyi ihtimalle- rastlantısal olarak seçilmiş biridir ve sadece bir kişidir. Konuşanların sayısını ne kadar artırırsanız artırın “kamuoyunu” temsil edecek bir rakama ulaşamazsınız.

Daha önemlisi, bu süreç gazeteci/yapımcı tarafından kolaylıkla istismar edilebilir. Konuşacak kişilerin belirlenmesi, soruların seçimi, röportajcının tutumu ve daha pek çok faktör yapımcısının ellerindedir, kendi tercihlerini kolaylıkla dayatabilir. Üstelik, çekilen görüntüler yayınlanmadan önce kesilip kırpılabilir, istenildiği gibi kurgulanabilir. “Yayın zamanı geciktiricisi” adı verilen bir teknik imkan sayesinde bu kesme kırpma işlemi canlı yayın esnasında bile yapılabilir.

İnternetin bu kadar yaygın, teknik gereçlerin ise bu kadar erişilebilir olmadığı zamanlarda sokak röportajı ile manipülasyon yapmak radyo-TV kuruluşlarının tekelindeydi. Bugünse internet yaygın, sosyal medya çok güçlü. Kendi sokak röportajı kanalınızı kurmak bir kamera bir mikrofona sahip olmanıza bakıyor; ki çoğu zaman o iş de sadece bir akıllı telefonla çözülebiliyor. Görüntülerdeki kesme-biçme işlemleri için de yine bir telefon yetiyor.

Sokak röportajcılarının mantar gibi bitmesinin asıl sebebi de işte bu kolaylık. Çok fazla kamera, çok fazla kanal, çok fazla konuşan insan var… Ama aynı şekilde manipülasyon da çok fazla. Dahası eskiden bu işi yapan gazeteciler meslek ilkeleri ve kanunlar sebebi ile sorumluluk taşırken, bugünün röportajcılarını bağlayan hiçbir mesleki kural, etik ilke yok.

Sokak röportajı, Türkiye’de özellikle “muhalefetin” sevdiği bir iş. Çünkü bilgi kirliliği oluşturmak için çok ucuz ve sorumluluktan azade bir yöntem. Eğitim ve görgü düzeyi yetersiz pek çok tip, sokaklarda vatandaşı taciz ederek “istediği yanıtları” almaya çalışıyor. İstedikleri yanıtı bulamazlarsa, “yanlarında getirdikleri” vatandaşı kullanıyor. Sık sık o röportajlarda konuşanların para ile tutulmuş oyuncular olduğu ortaya çıkıyor.

Röportajcıların ise CHP ve İP gibi siyasi kuruluşlar tarafından fonlandığı söyleniyor. Yaptığı yalan-dolan videolar ile gündeme gelen üçüncü sınıf tipler, belediyelerden maaşa bağlandıkları için “bankamatik faresi” gibi lakaplar ile anılıyor.

Artık rezilliğin dozu kaçtığı için halk da röportajları eskisi kadar ciddiye almıyor. “Memleket battı, hepimiz bittik, Tayyip istifa” ezberi kimselerin ilgisini çekmiyor. Vatandaşlar artık ters ters konuşup röportajcıyı “mars eden” tipleri beğeniyor.

En son başörtülü “muhalif” bir röportajcının  (başörtüsü önemli bir detay) yoldan çevirdiği (potansiyel CHP seçmeni görünümlü) bir hanımefendiden fırça yemesini izledik. Röportajcı, üstten bir dille, azarlar gibi sorduğu sorulara hiç beklemediği yanıtlar aldı. Yanıtları beğenmeyince daha da asabileşti, ahiret sualleri sormaya başladı. Röportaj veren kadın, buna rağmen soğukkanlılıkla fikrini açıkladı ve baktı ki karşısındakinin anlamaya niyeti yok “sen bu işleri bilmiyorsun” deyip elinin tersi ile ittirdi.

Kendine gazeteci süsü veren provokatörün rezil oluşu bir bakıma sokak röportajlarının sefaletini gözler önüne serdi ama, diğer yandan başka bir gerçekle de tanışmamızı sağladı: Seçmenlere dair ezberler, kalıp yargılar ve etiketler pek de gerçeği yansıtmıyor. Bu durum özellikle de Erdoğan’ı destekleyen seçmen kitlesi için geçerli. Çünkü yıllardır en fazla etiketlemeye onlar maruz kalıyor. Muhalif ezber, Erdoğan seçmenini hem giyim kuşam olarak, hem de eğitim ve bilgi düzeyi olarak belirli bir kalıba hapsederek algılıyor, aklı sıra aşağılıyor. Ve doğrusu, Erdoğan karşısında yirmi yıldır her seçimi kaybetmelerinin bir sebebinin de bu olduğu anlaşılıyor.

AYDINLIK

Yorumlar5

  • Ahmet 3 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize sağlık...
    Cevapla
  • mine 3 yıl önce Şikayet Et
    gaffar bey ağzınıza elinize sağlık.çalıştığınız gazete itibariyle beni fikirleri yüzünden en çok şaşırtanlardan birisiniz..teşekkürler
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Fatih 3 yıl önce Şikayet Et
    Gaffar beye teşekkürler.
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • Mücahit 3 yıl önce Şikayet Et
    Bunların hükümetçe engellenmesi gerekir. Ortaya fitne fesat yaymaktan başka işleri yok.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Sıtkı 3 yıl önce Şikayet Et
    Çok orijinal ve isabetli bir yorum olmuş. Yakınca'yı gerçekten kutlarım.
    Cevapla Toplam 13 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat