Boğaziçi Üniversitesi yağması

  • GİRİŞ03.02.2023 08:13
  • GÜNCELLEME03.02.2023 08:13

Son günlerde Kılıçdaroğlu’nun hedefinde Boğaziçi Üniversitesi rektörü var. “Beni iyi dinle Naci, Seni görevden alacağım ama öyle rahat rahat evine gitmene de izin vermeyeceğim” diyor.

Kemal Bey’in son derece çirkin bir dille hitap ettiği Prof. Dr. Naci İnci, Türkiye’nin en önemli bilim insanlarından biri. Uluslararası düzeyde pek çok başarısı olan bir fizikçi. Yetiştirdiği öğrenciler bile profesör olmuş, dünyanın en iyi üniversitelerinde fizik çalışmaları yapıyor, öğrenciler yetiştiriyor.

Hocaların hocası Naci Hoca, tüm hayatını fizik bilimine adamış. Yaklaşık otuz yıldır da Boğaziçi çatısı altında çalışıyor. Fizik kürsüsünün başkanlığını yapmış, üniversiteye çok şey kazandırmış. Yöneticilikte, makamda, mevkide gözü olacak bir tip değil ama, kendisine rektörlük görevi tevdi edilince “baş üstüne” deyip işin başına geçmiş.

Naci Hoca, rektör olduktan sonra kendisine ne tip tuzaklar kuruldu, nasıl haksız hücumlara uğradı, yazmaya yerimiz yetmez. Boğaziçi Üniversitesi’ni yıllardır istismar eden bir klik, sanki üniversite babalarının tapulu malı imiş gibi bir psikoloji içinde. İşte biliyorsunuz, aylardır dikim dikim dikiliyorlar, akademik süreçleri engellemek için her türlü dümeni çeviriyorlar. Sırf Naci Hoca’ya zarar verebilmek için binlerce öğrencinin eğitim hakkından mahrum kalmasını, üniversitenin kurumsal olarak zarar görmesini bile umursamıyorlar.

 Kılıçdaroğlu’nun yanında yöresinde konuşlanmış akıl hocaları ile bu ekibin kesişim kümesi büyük. CHP’yi ele geçirip “Atatürk’ten arındıran” ve HDP/PKK’ya meze haline getiren 10 Aralık Hareketi de köklerini Boğaziçi’nin “seçkin zorbalar kulübünden” alıyordu. Bunun için, kara propagandalarına ilk desteğin Kemal Bey’den gelmesi şaşırtıcı değil.

Ağzından çıkanları kendi kulağı duyuyor mu bilinmez ama, biz Kılıçdaroğlu’nun iftiralarını, çarpıtmalarını, tehditlerini ağzımız açık dinledik.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında mezunlar, dernek, öğrenciler, eğitim vs. diye bir kamyon laf kalabalığı yaptığına bakmayın. Aslında bütün konu üniversitenin paha biçilmez arazisine “çöken” bir şirketle ilgili.

Boğaziçili bir grup mezun tarafından kurulan BÜMED adlı bir dernek var. Bu derneğe vakti ile üniversitenin 8 dönümlük arazisi tahsis edilmiş. 8 dönüm büyük alan değil mi? Daha durun, bu 8 dönüm, dağ başındaki taşlı tarla değil, Boğaz sırtlarında koruluk, cennet gibi bir alan. Yani paha biçilmez bir arazi.

Bitmedi… Bunun 3 dönümü de kapalı alan. Otuz küsur yıldır burayı elinde tutan mezkur dernek tarafından eğlence tesisi olacak şekilde düzenlenmiş.

Peki bu dernek, daha önceki üniversite yönetimlerinin kendisine tahsis ettiği bu alanda ne yapıyor dersiniz? Kütüphane mi? Yurt mu? Yemekhane mi? Spor salonu mu? Veya öğrenciler yararına başka bir şey mi? Hiçbiri değil.

Meğerse dernek burayı Ladin AŞ adında özel bir şirkete kiraya vermiş. Kira bedeli ne kadar dersiniz? Sıkı durun, 160 bin Lira! O bölgede apartman dairelerinin kirası bile 100 bin Lirayı bulurken, 3 bin metrekaresi kapalı 8 bin metrekare alan, 160 bin Lira’ya verilmiş! Ballı kaymaklı Ladin AŞ, İstanbul’un gözbebeği bir muhitte komik bir kira bedeli ile aldığı yerde düğün, eğlence, yeme içme işleri ile milyonlarca lira para kazanıyor!

Güzel “dernekçilik” numarası ama değil mi? Hayır işi kılıfı ile kamunun malını paketle, götür istediğin şirkete peşkeş çek! Bu sırada üniversitenin bir yeni derslik açacak yeri yok, akademisyenler odalarını paylaşmak zorunda kalıyorlar, öğrenciler etkinlikleri için yer bulamıyorlar. Ne gam, önemli olan Ladin AŞ’nin paracıkları!

Daha ilginç olanı ise ne biliyor musunuz? En baştan, BÜMED adlı derneğin üniversiteye ait bir mülkü kiralaması yasal değil. 1990 yılında, 10 yıllığına yapılan sözleşme 2000 yılında bitmiş. Yani dernek 22 yıldır bu alanı hukuksuz şekilde işgal ediyor! Üstüne, 2004’te çıkan 5072 sayılı yasaya göre, derneklerin kamu kurumlarının mülkleri içinde faaliyet göstermesi yasak!

Hülasa, Boğaziçi Üniversitesi’nin paha biçilmez değerdeki bir mülkü bir mezun derneğine veriliyor, o dernek bu mülkü komik bir bedelle bir şirkete kiralıyor. Şirket buradan hayli yüklü para kazanıyor olmalı ki olay büyütüldükçe büyütülüyor, sonunda Kemal Kılıçdaroğlu bile rektör Naci İnci’yi tehdit ediyor.

Kılıçdaroğlu, “adamın ilminin zekatı bile bizi okutur” demeden, şuursuzca Naci Hoca’ya parmak sallıyor, “yargılayacağım, asacağım, keseceğim” diyor. Naci İnci’nin suçu ne peki? Öğrencilere hizmet etmesi gereken bir mülkü yağmadan kurtarıp tekrar öğrencilerin hizmetine sunmak. Bu bir suçsa eğer, her namuslu Türk vatandaşı o suça talip olur.

AYDINLIK

Yorumlar9

  • Recep Okumuş 1 yıl önce Şikayet Et
    Mal bu konulardan anlamaz.Çünkü bu konular akıl sahiplerini ilgilendirir
    Cevapla
  • mala cevap 1 yıl önce Şikayet Et
    he yav he. bi tek sen anlarsın.
  • Kaan 1 yıl önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık çok güzel bir yazı kesinlikle
    Cevapla
  • kantar 1 yıl önce Şikayet Et
    "Bilirsiniz ki ebedî düşmanlarınız ve zıdlarınız ve hasımlarınız, İslâmın şeairini tahrib ediyorlar. Öyle ise, zarurî vazifeniz, şeairi ihya ve muhafaza etmektir. Yoksa şuursuz olarak şuurlu düşmana yardımdır. Şeairde tehavün, zaaf-ı milliyeti gösterir. Zaaf ise, düşmanı tevkif etmez, teşci’ eder." RNK
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Murat 1 yıl önce Şikayet Et
    Gaffar bey çok teşekkürler. Yazdığınız her yazı, duygularımıza tercüman oluyor. Ama adli ve idari birimler neden bu kadar sessiz anlamakta güçlük çekiyorum. Hayırlısıyla 14 Mayısı bi atlatalım onlarada sıra gelir inşallah.
    Cevapla Toplam 11 beğeni
  • Semendire 1 yıl önce Şikayet Et
    Sayin yakinca bunlarin girilmez denilen bolgelerine girildikce kuduruyorlar helal naci hocaya.
    Cevapla Toplam 11 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat