Muhalefete kalırsa Türkiye’de fikir özgürlüğü yok. Kılıçdaroğlu, Akşener ve irili ufaklı diğer muhalif figürlere göre “diktatör Erdoğan”, özgür düşünceye prangalar vurmaya çalışıyor!

Türkiye’nin gerçeklerine yabancı olan biri, büyük fikir insanlarının, bilim adamlarının, filozofların cezalandırıldığını zanneder. Gelin, muhalefetimizin “fikir insanıymış” gibi savunmaya kalktığı kişiler kimlermiş bir göz atalım, bakalım gerçekten söyledikleri gibi aralarında gerçekten “fikir insanı” olan birileri var mı?

Muhalefetimize kalırsa;

- PKK’nın yayın organlarında “Türklere ölüm” sloganları atanlar, “fikir insanı.”

- Verdiği talimatla Yasin Börü ve arkadaşlarının ölümüne yol açan terör hükümlüsü Selo, “fikir insanı.”

- Soros ile ortak koskoca bir darbe tertipleyen Osman Kavala, “fikir insanı.”

- Şehirlere hendek kazıp akılları sıra “bağımsızlık ilan eden”, insanları öldüren bölücüler, “fikir insanı.”

- 15 Temmuz’da halkın üzerine bombalar yağdıran FETÖ çetesinin elemanları, “fikir insanı.”

- Almanya’nın kucağında oturup Türkiye’ye düşmanlık eden Can, Erk ve bilumum zerzevat, “fikir insanı.”

- Hapishanede kendi arkadaşını infaz eden sol örgüt militanları “fikir insanı.”

- Türk hakimlerine, Türk valisine küfür ettiği için yargılanan Ekrem İmamoğlu “fikir insanı.”

- Ekşi Lağım’da Allah’a ve Hz. Muhammed’e bile dümdüz küfür eden soysuzlar “fikir insanı.”

- Baraj patladı diye yalan uydurup insanları perişan eden Babalacı Oğuzhan “fikir insanı.”

- Dokuz sütuna yalan manşet yapan paçavra sol gazetelerin tetikçileri “fikir insanı.”

- Gün 24 saat yalan ve fitne kusan, hiçbir etik ilkeye uymayan sözde TV yorumcuları “fikir insanı.”

- "Rojava Devrimi" diye diye Mehmetçiğin kanını döken alçaklar “fikir insanı.”

- Yolsuzluktan, hırsızlıktan dolayı görevden alınan CHP’li belediye başkanları “fikir insanı.”

Bu liste böyle uzar gider. Muhalefet bunları “fikir insanı” olarak gördüğüne göre memlekete yönelik fikri nedir, eline fırsat geçtiğinde zikri ne olur, varın siz düşünün.

EKŞİ LAĞIM İLE BAŞ EDEMİYORUZ

Ekşi Lağım’a erişim engeli geldiğinde “sevinmek için biraz erken” demiştim. Haklı çıktım. Erişim yasağı denen şey hiçbir işe yaramayan göstermelik bir tedbir. Bedavaya kurulabilen çok basit bir VPN programı ile isteyen herkes Lağım’a ulaşabiliyor. Lağım’ın solcu müdavimleri, yine eskisi gibi aşağılık küfürlerini kusmaya devam ediyor. Google, Ekşi Lağım’daki başlıkları yine en yukarıda listelemeye devam ediyor.

Kendimizi kandırmayalım. Vatandaşın hakkına hukukuna dair hiçbir şey yapılabilmiş değil. Yapılamaz da!

Çünkü yasalarımız buna uygun değil. Mevcut kanunlara göre Ekşi Lağım’ın, sahiplerinin, yöneticilerinin hiçbir cezai sorumluluğu yok! Yasadaki “yer sağlayıcı” kavramı en çirkin işlere alet olan bu gibi siteler için koruma kalkanı oluyor. Ekşi Lağım’daki en iğrenç iftiralar için Lağım’ın kendisine veya yöneticilerine dava bile açamıyorsunuz!

Bu konudaki mevzuatımız ABD’dekinin bir kopyası. Daha açık diyelim, ABD’li şirketler tarafından bize dayatılmış bir dizi kanuna mecburuz.

Sosyal medya şirketleri ABD’de ortaya çıktılar ve ABD devletinin desteği ile büyüdür. Bu konudaki tüm hukuk literatürü de yine ABD’de üretildi. Tüm dünyanın meclislerinde de işlerine gelen kanunları şipşak “çıkarttırdılar”. Bizim mevzuatımız da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının menfaatini değil, bu çakal şirketlerin menfaatini gözetiyor.

Sosyal medya yasası çıkacağı zaman heyecanlanmıştık ama vekillerimiz o heyecanı kuşağımızda bırakmayı başardı. Yasa bir yıldan daha uzun bir süre gecikti. Kimse neden geciktiğini bilmiyordu. Ne zaman sorsak “üzerinde çalışıyoruz” diyorlardı. Bu sırada zengin sosyal medya şirketlerinin lobici avukatları Ankara’da fink atmaya başlamıştı.

Sonunda dağ fare doğurdu, çıkan kanun Avrupa’nın ABD’nin koyduğu “kırmızı çizgileri” aşamayan bir kanun oldu. Belli ki yine lobiciler kazanmış, biz kaybetmiştik.

Bugün Türkiye’ye çekilen operasyon hız kesmeden devam ediyor. Biz ise elimizdeki dandik yasalarla çaresiz halde mel mel bakıyoruz.

Devlet artık seçimini yapmak zorunda, mini etekli lobici avukatların tarafında mı duracak yoksa vatandaşın tarafında mı?

Gaffar Yakıncı / Aydınlık Gazetesi