Hangi kadın hakları?
- GİRİŞ09.03.2025 09:27
- GÜNCELLEME11.03.2025 08:37
Dün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü idi. Tam ve orijinal adı ile Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Hikayesi uzun ama anlamı açık: Tüm dünyada kadınlar, erkekler ile eşit haklara sahip olma mücadelesi veriyor. Türkiye için de durum aynı.
Anayasamız, “bütün yurttaşlar eşittir” diyor ama misal, kadınlar kendileri ile aynı işi yapan erkeklerden %17 daha az ücret alıyor. Bu arada biz yine iyi durumdayız, Batı ülkelerinde bu makas daha da açık, bazılarında %30’ları buluyor.
Kadına yönelik şiddet, kadın işsizliği, ev hanımlarının emeğinin yok sayılması, kadınların siyasete katılımı, iş yaşamında kadınların baskılanması…. Say sayabildiğin kadar, bir dolu başlıkta kadınlar eşit birer yurttaş olmanın mücadelesini veriyor.
Resmi rakamlar Türkiye’de son yirmi yılda kadın hakları alanında ciddi gelişmeler yaşandığını gösteriyor. Ancak “sorunlar çözüldü” demek için henüz erken. Çok şey yapıldı kabul edelim. Ak Parti dönemi Türk kadınlarının özgürleşme dönemi oldu, hakkını teslim edelim. Ama gidilecek yol çok uzun…
Kadınlarımızın siyasete ve iş yaşamına katılımı yeterli düzeyde değil.
Annelik ve ev hanımlığı hakları yeterli değil.
Zorbalık, mobbing ve şiddete karşı önleyici tedbirler yeterli değil.
Çok basit bir örnek… Alın size KADEM’in 28 Şubat’ta yayınladığı bildiri.
O meşum darbe teşebbüsünün üzerinden 28 yıl geçmiş olmasına rağmen bugün hala kadınlar inançları yüzünden ayrımcılığa uğruyor. Özel sektör şirketleri, sırf başörtülü olduğu için kadınları işe almıyor, sayısız kadın inancı yüzünden işyerinde ayrımcılığa maruz kalıyor.
Kadıköy Belediye Meclisindeki bir kadın üye, siyasi görüşü sebebi ile hakaret ve aşağılamanın hedefi oluyor.
İşyerinde uğradığı Mobbing yüzünden bunalıma giren bir genç kadın, İstanbul’un orta yerinde ölüme yürüyor…
Öte yanda sözde kadın hakları savunucuları, ideolojik saplantıları yüzünden kadınları hedefe koyuyor.
Alın size iki gün öncesinin Cumhuriyet gazetesi manşeti… Tipik bir “Ramazan gelince şeriat hortladı” hezeyanı…
Samsun Büyükşehir Belediyesi, Ramazan ayı sebebi ile kadın çalışanların bir saat erken paydos etmelerine izin vermiş. Kararın gerekçesinde “kadınların erkeklerden farklı olarak bir de fazladan evde yemek yapma zorunlulukları var, onun için mesailerini bir saat kısaltıyoruz” denilmiş.
Sen misin bunu diyen! Vay efendim nasıl olur da kadınlara rol tayini yapılırmış, vay efendim nasıl olur da ibadete göre mesai düzenlenirmiş…!
Diyelim ki bu manşet amacına ulaştı, Samsun Büyükşehir Belediyesi kadınların bir saat az çalışma hakkını geri aldı. Bizim sözde “solcuların” eline ne geçecek? Samsunlu kadın belediye işçileri bir saat fazla çalıştığı için “laik cumhuriyet” kurtulmuş mu olacak?
Bugün Türkiye’de sadece kadını ikinci sınıf varlık olarak gören önyargılarla değil, kendilerine benzemeyeni kadından saymayan, milyonlarca emekçiyi görmezden gelen ideolojik saplantılarla da mücadele etmek gerekiyor.
Gaffar Yakınca / Haber7
Yorumlar30