CHP küçük bir radikal örgüt değil, bir kitle partisi. Sokak eylemlerine dair ne bir birikimi var ne de yeteneği.

Yıllarca 1 Mayıs ve benzer gösterilere katılmış biri olarak söylüyorum, CHP’liler bu tip eylemlere en alt düzey çok küçük bir grup olarak katılıp dağılırlar. O gösterilerin belirleyici iradesi sendikalardır. 

Büyük sendikal konfederasyonlar, radikal sol gruplara karşı uyanıktır. Eylem mekaniğini bilirler, kitle ruhuna hakimdirler, en önemlisi fırsatçı marjinalleri gözlerinden tanırlar. Bazan eli sopalı adamlarla gereki tedbirleri alırlar,  tüm alanda işçi disiplinini hakim kılıp provokatörlerin önüne geçerler.

Her yıl 1 Mayıs’ta gördüğünüz polis ile çatışma haberleri var ya hani, onların aktörleri işçiler değil solcu militanlardır. Büyük işçi sendikaları, yasal olarak tanımlanmış gösteri alanlarını kullanırken bu radikal takım, özellikle yasak olanı -misal Taksim’i- zorlar ve mutlaka bir yolunu bulup kavga çıkarır.

Çünkü siyasi stratejisi bundan ibarettir. Çatışarak büyüyeceğine ve bir gün devrim yapacağına inanır. Zaten çatışan örgütlerin hepsinin bir de illegal/silahlı ayağı bulunur. Akılları sıra “daha büyük” çatışmalar için kullanırlar. Doğrusu bu, düpedüz terördür. Ancak onlar en aşağılık cinayetleri bile “devrimci şiddet” diyerek meşrulaştırırlar.

Sendikalar gibi bir akla ve birikime sahip olmayan yapılar, kolaylıka bu tiplerin oyuncağı haline gelebilirler. CHP’nin başına gelen de esas itibarı ile budur. 

Evet, önce Saraçhane’de gördük bunu. CHP’nin “sokak” stratejisi, deyim yerinde ise elinde patladı. Sokağa çağırdıklarını kontrol etmeyi başaramadığı için ortaya rezil görüntüler çıktı. CHP, iğrenç küfürlerin, polise yönelik akıl dışı şiddetin ve camiye saygısızlığın altında kaldı.

Daha beteri, meydandaki kalabalık kendi arasında “kız kavgası” dahil her tür gerilimi üretmeyi başardı. Ne yazık ki hepsi CHP’nin hanesine yazdı.

Şimdi ise CHP,  yaşananlardan ders çıkarmak yerine aynı tavırda ısrar ediyor…. Maddi çıkar amaçlı çete lideri olmakla suçlanan İmamoğlu için “her hafta bir yerde miting yapacağız” diyor.

Tabii ki miting her partinin en doğal hakkı.  Ancak CHP’nin Maltepe’deki manzarayı okuyamaması gerçekten ürkütücü….

Ben gördüklerimi paylaşayım da onlar yine kendi bildikleri gibi yapsınlar….

Bu mitingdeki katılımcı profili diğer CHP mitinglerinden pek de farklı değildi. Aynı insan profili, aynı öfke dolu kalabalık… Farklı olan tek şey, bu sefer şu sözünü ettiğim örgütlerin de CHP mitinginde olmasıydı. 

Evet, hemen hepsi oradaydı. Tıpkı Saraçhane’ye geldikleri gibi. CHP’liler bunu sevinçle karşıladılar. Akılları sıra “sosyalist solu” da bünyelerine katmış oluyorlardı. Anlamadıkları nokta, bu adaların halkta karşılığının sıfır olduğu ve şiddete eğilimleri idi.

Gerçekten de sevimsiz görüntünün ajanslara düşmesi sadece birkaç saat aldı.  CHP’liler “solda birlik” hülyası ile sevinirken, mitingden çıkan bir grup Özgür Özel’in hedef gösterdiği kahve dükkanına ve orada oturan müşterilere saldırmıştı.

Şimdi Özgür Özel, bu gösterileri her hafta bir şehirde tekrarlayacaklarını duyuyor. Umarım her hafta yaşanabilecek bu rezilliklere karşı da bir planı vardır. Çünkü ticari işletmelere bu şekilde saldırılması için insanları motive etmek, dükkanları mağazaları listeleyip hedef göstermek ciddi bir sorumsuzluk. Üstelik cezai yaptırımları da var. 

CHP ise bir kurmay aklı yokmuş gibi davranmaya devam ediyor.  Anlık kararlar ve refleks ile karar veriyor. Ülkenin tüm yönetim ve yargı sistemini “gayri meşru” ilan etmeye kalkıyor.  Bu bakış açısı ve bu siyaset tarzı, kısa vadede biraz alkış toplamanızı sağlasa bile orta ve uzun erimde halkı kendinden uzaklaştırır. Kim kargaşa, anarşi ve kaos ister ki? Emin olun CHP seçmeni bile istemez.

Gaffar Yakınca / Haber7