CHP’de krizin kökenleri

  • GİRİŞ30.04.2025 09:07
  • GÜNCELLEME30.04.2025 13:15

Söz konusu CHP olunca klasik sınıfsal analizler bir işe yaramıyor. Türkiye siyasetine dair müktesebatın da bir karşılığı yok.

“CHP neyi temsil ediyor?”  Bu soruyu yanıtlamak için artık ne CHP’nin kendi tarihinde ne de sosyal teoride bir referans bulabiliyoruz.

Siyasi partiler ya toplumsal bir sınıfı ya da sınıfları aşan (veya kesen) bir hedef birlikteliğini/konsensüsü temsil ederler. 1940’lardan 2010’lara kadar CHP’nin siyasi-ideolojik hattı, askeri-sivil bürokrasi ile İstanbul sermayesinin uzlaşısının bir sonucudur. Bu hattaki yol kazası ise 1974-79 Ecevit dönemidir. Büyük sermayeyi bırakıp işçi sınıfına dayanmaya kalkan Ecevit, TÜSİAD tarafından terbiye edilmiştir.

12 Eylül’den sonra CHP çizgisi, (SHP ve DSP dahil) eski sınıfsal formüle göre devam eder. 2010’dan sonra ise iki önemli gelişme yaşanır: Biri, Türk tipi demokrasinin gizli amili “askeri vesayetin” kırılması, diğeri ise bürokratik merkezin homojenliğini yitirmesidir.

Askeri vesayet de adeta babadan oğula geçen seçkinler bürokrasisi de sistem içinde o denli taşlaşmış yapılardı ki değişmeleri için Tayyip Erdoğan liderliğinin on yıldan daha uzun süre iktidarda kalması gerekti.

Askeri vesayetin kalkmasını sadece siyasi bir olay olarak okumamak lazım. Bu dönemde Türkiye, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisiydi. Demokrasinin taşıyıcısı olarak nitelenen orta sınıf büyüdü ve Türkiye toplumu bir bütün olarak sivilleşti. Sonuçta, 15 Temmuz 2016’da Türkiye’de ilk kez bir darbe teşebbüsü bizzat halk tarafından bertaraf edilebildi.

Bürokrasideki değişim de esas itibarı ile bu toplumsal dönüşümün bir sonucudur. Bakmayın bugün devlet kadrolarındaki torpilden, mülakatlardaki adaletsizlikten söz edildiğine… Mutlaka bazı haksızlıklar, kayırmalar oluyordur, bunun aksini iddia etmek doğru olmaz ama, özellikle orta-üst düzey bürokrasi kademelerinin geçmişe göre daha çeşitli olduğu, hiç değilse “Anadolu çocuklarına” daha fazla şans verildiği açık.

Bu iki büyük dönüşümün CHP’ye yansıması da büyük oldu.

İlk olarak, askeri vesayetin kalkması temel siyasi stratejiyi çökertti, “zinde kuvvetlerin” zımni desteğine ve koruyucu gücüne dayanan iktidar perspektifini geçersiz hale getirdi.

Sivil bürokrasinin çeşitlenmesi ise partinin geleneksel kadro kaynaklarını kuruttu, ideolojik çekirdeğini boşa düşürdü.

Bu süreç, 2010’lu yıllar boyunca CHP’nin “asıl krizini” oluşturdu. CHP için değişmeyen tek şey İstanbul sermayesi idi ama, onlar da ekonomik çıkarları ile ideolojik arzuları arasında sıkışıp kalıyor, CHP’nin ihtiyaç duyduğu tam boy desteği veremiyorlardı. 

Derinleşen krizine yanıt üretemeyen CHP, -uzaktan tanısa da parti yönetimini teslim etme konusunda tamamen yabancı olduğu- tuhaf bir yığının akınına uğradı: Sonradan türeme zenginler, taşra sermayesinin en düşük tipleri, rantiye müteahhitler, tefeci-bezirganlar, marjinal solcular ve mezhepçiler partiyi yönetim organlarına kadar işgal etti.

Bu yeni tipolojinin kendi içinden “liderler” çıkarması çok uzun sürmedi. İmamoğlu, Özel, Ağbaba, Başarır gibi isimler  işte böylesi özel koşulların sonucu olarak ortaya çıktı. Yeni zihniyet, CHP’yi genetiğine aykırı yöntemler kullanarak tam olarak istenilen “şeye” dönüştürdü.

Bu “şey”, başta söylediğimiz gibi, artık klasik öğreti ile izah edilebilecek bir siyasi parti değil. Hatta bir siyasi parti bile değil. Daha ziyade mirasyedi bir çıkar örgütü gibi hareket ediyor ve kendi çıkarlarından başka bir “değere” dayanmıyor.

Onlarca örneği var ama, sadece İmamoğlu davasındaki tutum bile bunu gösteriyor. Şahıs isimlerinin üstünü kapatın ve düşünün… Partinin bir belediye başkanı hakkında çok ağır suçlamalar ile yolsuzluk ve terör soruşturması başlatılmış. Partinin çıkarlarını önceleyen ve partisini korumak isteyen bir genel başkan ne yapar? “Bekleyip görelim” diyerek partisini çamur bulaşmayacak güvenli bir noktaya mı çeker, yoksa o bir kişi için koca partiyi riske atarak sorgusuz sualsiz kavgaya mı girer?

Dillendirince biraz tuhaf geliyor biliyorum ama, bu süreç, sınıfsal ve ideolojik zemini yok olmuş CHP’nin tamamen tasfiye olması ile sonuçlanabilir.

Gaffar Yakınca / Haber7

Yorumlar27

  • Yavuz Sultan Selim 8 saat önce Şikayet Et
    chp'nin genleri istemezükçü yeniçeriler komitacı darbeci suikastçı faşist ırkçı İslam düşmanı ittihad terakki jöntürktür, yeniçeriler devşirmedir diğerlerinin efendileri haçlı siyonistlerdir, chp'nin taraftarları ise bölücü etnik ve mezhebçi Selçukludan Osmanlıdan ne kadar kuyruk acısı olanlar eski tüfek komünist faşist İslam Vatan Millet düşmanı odak varsa chp'de toplanmıştır !..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Muharrem 8 saat önce Şikayet Et
    Gaffar bey son zamanlarda okudugum en gerçekci chp analizi...kaleminize saglık
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Mehmet 9 saat önce Şikayet Et
    Yaptıkları hiçbir işte fikir, şuur, ideal, ülkü altyapıları yok. Konuşmalarında bile bir derinlik yok. Türkiye de sol böyle...
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Hüseyin Dinçer 11 saat önce Şikayet Et
    Güzel bir analiz olmuş. Ülkeyi "kurduğunu" iddia eden halka ve değerlerine, inançlarına hep tepeden bakan bir oluşumun "partinin" geldiği ve gittiği nokta? Ne diyeyim, Allah daha beter etsin.
    Cevapla Toplam 9 beğeni
  • Ahmet A 11 saat önce Şikayet Et
    Usta bu çarpıcı ,kısa ve öz analiz için teşekkürler. Selametle.
    Cevapla Toplam 10 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat