Neden mutsuzuz?
- GİRİŞ13.08.2025 09:00
- GÜNCELLEME13.08.2025 09:00
TÜİK 2024 yaşam memnuniyeti araştırmasında çok ilginç veriler var…
2023 yılında mutlu olduğunu söyleyen bireylerin oranı %52.7 iken 2024’te bu oran 3.1 puan azalarak %49.6 olmuş. Mutsuz olduğunu söyleyenlerin oranı ise 2023 yılında %13.7 iken 2024 yılında 0.8 puan artarak %14.5 olmuş.
Özeti, son bir yılda mutsuzluğumuz artmış.
Mutluluk düzeyimizde, son 10 yılda da bariz bir düşüş var. 2014 yılında halkın %56,3’ü mutlu olduğunu söylüyormuş. Yani mutlu insanların oranı 10 yılda %7 düşmüş.
Mutluluk algısı üzerine düşünmeye başladığımızda, hala yanıtı tam olarak bilinmeyen bin yıllık soru ile karşılaşırız:
İnsan az şeye sahip olduğu için mutsuz olur, yoksa çok şey istediği için mi?
Siz ne düşünürsünüz bilmem ama, aslında her ikisi de doğrudur. Çünkü mutsuzluk esasen, arzular ile imkanlar arasındaki uçurumun büyüklüğü ile ölçülür. Yani, imkanların azalması da mutsuzluk kaynağıdır, arzuların büyümesi de.
Bugün Türkiye’de yaşadığımız mutsuzluk pandemisinin az çok bununla ilişkili olma ihtimali var..
Yirmi yıl önceye oranla çok daha büyük bir orta sınıfımız var. Bu, daha büyük arzular, daha büyük beklentiler anlamına geliyor. Alın size bir mutsuzluk kaynağı.
Ama öte yandan, iki yıl öncesine göre daha yoksul bir toplumuz. Maaşlarımız enflasyon karşısında eridi, alım gücümüz düştü. Yani imkanlarımız da kısıtlı hale geldi İşte bu da ikinci mutsuzluk kaynağı…..
Şöyle örnekleyelim:
Eskiden “ayağını yerden kesecek” mütevazı bir otomobil sahibi olmak sevinçten uçmak için yeterliydi. Şimdi mutlu olmak için ortalamanın üstünde konforlu, prestijli, lüks bir otomobile binmek gerekiyor. Öte yandan bazı yoksullar için “ayağını yerden kesen” formülü de zaten tamamen geçersiz hale gelmiş durumda!
Mutsuzluk manivelasının bir ucunda ekonomi var. Burada bazı sorunlar yaşadığımız, hedeflediğimiz refah toplumuna ulaşamadığımız açık.
Manivelanın diğer ucu ise değerler ile ilgili. Toplumumuzun kanaatlar ve tutumlu özellikleri siliniyor. Yerini tüketmeyi seven, hatta tüketerek var olan savurgan bir toplum alıyor.
İşin ilginç yanı, her ikisinin de kapitalist modelin bir sonucu olması. Kapitalizm, bir yandan arzuları kışkırtırken, “hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamayı” vazederken, diğer yandan genç insanları sürekli daha düşük ücretlere mahkum ediyor.
Ve biz ne ekonomi anlamında ne de değerler bağlamında bu köhne modelin dışına çıkamıyoruz.
Peki, mutluluk konusuna cinsiyet açısından bakınca ne görüyoruz acaba?
TÜİK’in araştırmasında “mutluyum” diyen kadınların oranı %52,3 iken, erkeklerde bu oran 46,9’a düşüyor. Kadınlar erkeklere nazaran çok daha mutlular.
Kadınların toplumsal refahtan daha düşük pay aldığını ve gelir düzeylerinin daha düşük olduğunu biliyoruz. Demek ki kadınların görece daha mutlu olmasında daha ziyada kanaatkarlık etkili oluyor.
“Ülkenin en önemli sorunu nedir” sorusunda da kadınlar ve erkekler arasında bariz bir ayrım ortaya çıkıyor. Sadece “En önemli sorun eğitimdir” diyenler arasında erkeklerin oranı daha fazla.
Bunun dışında, hayat pahalılığı, yoksulluk, işsizlik gibi sorunların tamamı kadınlar tarafından “daha çok” sorun olarak görülüyor.
Araştırmanın en ilginç sonuçlarından biri de evlikteki mutluluk ile ilgili. Erkeklerin evlilikten memnuniyet duyma oranı %93,8 iken, kadınlarda bu oran %89,8’e düşüyor.
Yaş gruplarına göre mutluluğa baktığımızda ise en çok 65 yaş üstü insanların mutsuz olduğu görülüyor. Son bir yılda mutluluğunda az da olsa artış olan yaş grubu ise 25-34 yaş aralığı.
Araştırmanın kayda değer sonuçlarından biri de “mutluluğun kaynağının” tespiti: İnsanların %68’i sağlıklı olmaktan dolayı mutlu oluyor. Daha çok para ile mutlu olanların oranı ise sadece %6.4’te kalıyor.
İyi düşünmek lazım…. Adeta “para ile mutluluk” olmaz der gibi…!
Gaffar Yakınca / Haber7
Yorumlar11