Trump Putin görüşmesi için geri sayım başladı. İki lider 15 Ağustos’ta Alaska’daki bir askeri üste bir araya gelecekler.

Görüşmenin duyulmasından itibaren genel beklenti yükseldi. Trump, biraz da bunu dengelemek için olsa gerek “anlaşamama ihtimalimiz de var” dedi.

Görüşmenin ada konusu, Ukrayna Rusya savaşında ki ateşkes ve barış arayışı. Trump, iktidara geldiğinde bu işi 24 saat içinde çözeceğini söylemişti. Ancak bu iddialı söz, sahanın gerçekliğine çarparak tuzla buz oldu. Trump yine de barış yapıcı rolünden vazgeçmiyor, savaşın durması için kendi tarzınca bir dizi taktik uygulamaya devam ediyor.

Barış ihtimalin Avrupa'yı ve en çok da İngiltere'yi rahatsız ettiği artık ayan beyan biliniyor. Zelenskiy ve çevresindeki dar kadro da barış konusunda ayak direyelerden.

Herkesin kendince sebebi var. Avrupalılar, savaşa aşırı angaje oldukları için şimdi güvenlik açısından yalnız kalmaktan korkuyorlar. Olası bir Rusya ABD yakınlaşması hem Avrupa'nın hem de İngiltere'nin stratejik değerini düşürüyor. Bir de tabii Avrupalı elitler ile Trump arasındaki keskin fikir ayrılıklar var. Avrupa Birliğini yönetenler, Rusya'nın bir düşman olarak kalmasını işlevsel buluyor.

Ukrayna'da Seçimleri süresiz tehir ederek iktidarı elinde tutmayı başaran Zelenskiy kliği ise barış sağlandıktan sonra içeride okların kendisine dönmesinden endişe ediyor. Nitekim, daha ateşkes bile sağlanmadan böylesi bir süreç başladı bile. Şimdiden, Zelenskiy'nin yerine kimin geleceği, yeni Ukrayna'nın hangi prensipler üzerine kurulacağı tartışıyor.

Daha önce barışı iki kez sabote etmiş olan Londra, bu sefer de elini boş tutmuyor. Rusya Savunma bakanlığı. Ukrayna'nın Alaska görüşmesini boşa düşürmek için bir sahte bayrak operasyonu planladığını duyurdu. Plana göre Ukrayna gizli Servisi, görüşmenin hemen öncesinde Ukrayna'nın Harkov kentinde sivil yerleşim yerlerinin vurulmasını sağlayacaktı. Bu gibi konuları takip edenler, bu işlerin özellikle İngilizlerin uzmanlık alanında olduğunu bilirler. Nitekim, İstanbul görüşmelerinin sabote edilmesi sürecinde de İngilizlerin dahil olduğu başka bazı “özel operasyonlar” yapılmıştı.

Rusya tarafı bu konu dışında rahat görünüyor. Moskova’nın görüşmeden beklentisi o kadar büyük ki ABD Azerbaycan ve Ermenistan arasında yapılan anlaşmalara bile pek ses etmediler. Görüşmenin kesinleşmesi ile beraber Ukrayna’ya yönelik saldırılarını daha da yoğunlaştırdılar. Belli ki “ateşkes sağlanana kadar ne elde edersek kardır” diye bakıyorlar.

Bugün itibari ile Rusya Kırım dışında Ukrayna'ya ait dört vilayetin daha büyük bölümünü i̇şgal etmiş durumda. Luhansk'ın %100’ü, Donetsk'in %80’i, Zaporijya'nın %75’i, Herson'un %65'i Rusya’nın elinde. Bunun yanı sıra, Harkov'un %5'i ve Sumi'nin %1'i de Rus işgalinde.

Ayrıca, Ukrayna, personel eksikliği nedeniyle cephede tutunamıyor. Donetsk'teki son savunmanın çöktüğü, Rusların cephe gerisine doğru derinlemesine bir koridor açtığı bildiriliyor. Trump - Putin görüşmesine kadar, Donetsk'in %5'ini daha Ruslara geçebilir.

Trump'ın “Ukrayna Rusya’ya toprak vermeyi kabul etmeli” dediğine bakılırsa Rusya'nın bu yaklaşıma karşı bir bedel ödemeye hazır olduğu da düşünebilir.

Zaten soru da burada düğümleniyor. Trump, Rusya'dan nasıl bir bedel isteyecek? Ruslar ne kadarlık bir bedeli vermeye razı olacaklar? Trump, büyük ihtimalle ucu Çin’e de dokunan bazı talepleri masaya koyacak. Rusya, kadim müttefiki Çin ile ilgili böylesi bir oyuna dahil olur mu şimdilik bilinmiyor.

Kuzey kutbunun uzak bir köşesinde yapılacak olan toplantı dünya siyasetinde sandığımızdan daha büyük değişimlere yol açabilir.

Diriliş Postası