Bağımsız Afganistan üzerine

  • GİRİŞ21.08.2025 09:50
  • GÜNCELLEME21.08.2025 09:50

Afganistan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun üzerinden dört yıl geçti. ABD’nin ülkeden kovulması ile karalar bağlayan Batıcı tayfanın kalemşorlarından biri “Medeniyet Afganistan’ı terk etti, ışıklar kapandı” diye yazmıştı. Bu kafadakilere köşemden şöyle yanıt vermiştim:

“Medeniyetin” Afganistan’dan gidişine ağlaşıyorlar ya hani, yirmi yıl önce Amerikan bayrakları ile gelen bu medeniyet, ne tür bir medeniyetti acaba? İşgal, 70 bini sivil, 240 bin insanın ölümüne yol açtı. Yüzbinlerce insan yaralandı, sakat kaldı. Şehirler, köyler yok oldu. Sayısız kadın kaçırıldı, tecavüze uğradı. Ülke devasa bir narkotik üretim tesisine döndü. Binlerce Müslüman, terörist diye damgalanıp Guantanamo gibi kamplara kaçırıldı. “Medeniyet”, bu insanlara işkence yapmak için özel uçaklar, gemiler tasarladı. Amerikan askerleri zevk için sivilleri öldürüp, ganimet olarak parmaklarını topluyorlardı. “Medeniyetin” temsilcileri, çocuklara tecavüz dahil her tür iğrençliğe bulaştılar.

Bunların hepsi o taptığınız Batının kendi yayın organlarında çarşaf çarşaf haber oldu. “Medeniyet” ise kendi katillerini korumak için her tür numarayı, her tür arsızlığı yaptı. Alın size medeniyet! Ama medeniyetin yanındayken yine de ışığı kapamayın derim, ne olur ne olmaz.

Şimdi Taliban’ın şalvarını sakalını gösterip tüm bu barbarlıkları unutmamızı bekliyorsunuz. Gavurun çizmesinin ezdiği toprakta ot bitmez. Hangi gerekçe ile gelirse gelsin işgalci işgalcidir, düşmandır, haysiyet sahibi her yurttaşın ilk arzusu işgalciden kurtulmaktır. Bunun için de işgalci ile savaşan, onu yenen, gavuru vatandan kovan her güç saygıyı hak eder. Bizim Kuvayı Milliye’miz vardı, Afganistan’ın da Taliban’ı var. Şimdi nereye doğru ilerlerler, nasıl bir yönetim kurarlar bunları henüz bilmiyoruz ama, yerli olduklarını, toprağın gerçek sahipleri olduklarını biliyoruz.

Kötü habere alışsanız iyi olur: “Medeniyetiniz” yenildi. Selam olsun geçmişte-gelecekte “medeniyetin” tek dişini sökenlere, selam olsun emperyalizmin zulüm kılıcını kıranlara.”

***

Evet, daha ilk günden Afgan halkının zaferine sahip çıkmış, Taliban’a yönelik nefret dalgasından ben de payımı almıştım. Fikrimden milim geri adım atmadım. Ama bir yandan da merak ediyordum, düşmanı ülkeden kovan adamlar Afganistan’a gerçekten huzur ve istikrar getirebilecekler mi? Yoksa ülke yeni bir kaosun içine mi sürüklenecek?

Akşam’dan Murat Özer’in Afganistan’a gittiğimi duyduğumda merakla beklemeye koyuldum. Murat Özer, sadece sağlam bir entelektüel değil, aynı zamanda çok dürüst bir kalemdir. Yağcılık, eyyamcılık sevmez, doğrusu ne ise onu yazar, fikrini de asla gizlemez.

İzlenimlerini Akşam’da üç bölüm halinde yayınladı, 24TV’de Hikmet Çetin’e yorumlarını aktardı. Okumayanlar mutlaka okusunlar. İzlemeyenler, izlesinler. Şalvar - şeriat - sakal edebiyatının ötesinde, bağımsızlığın bir halka nasıl da iyi geldiğini görsünler. Ülkemizdeki yapay kamplaşmalara dair dersler çıkarsınlar.

Taliban’ın dünya görüşü ile benimkisi arasında çok büyük fark var. Ama bağımsızlık ve ulusal onur konusunda aynı noktada duruyoruz. Bunun için Taliban’ın başarılı olmasını istiyorum. Bir de tabi bin yıllık kardeşimiz olan Afgan halkının mutluluğu için….

Taliban’ın başarısı, dünyanın neresinde hangi görüşten olursa olsun, emperyalizme karşı direnenlerin hanesine yazacak. Taliban’ın başarısızlığı ise ulusların direnme azmini kıracak. Tıpkı bir zamanlar bizim Kurtuluş Savaşımızın tüm Doğuya ilham kaynağı olması gibi…

BAĞIMSIZLIK GELENEĞİ

Afganistan’ın adını yıllarca iç savaş ve yıkımla andık. Oysa Afgan bağımsızlığının çok derin kökleri var.

İki gün önce Kabil’de Afganistan’ın Bağımsızlık Günü kutlamaları vardı. Afgan halkı, İngiliz sömürge işgalinden kurtuluşunun 106. Yılını kutladı.

Afganistan, 19 Ağustos 1919'da pek çok Asya ülkesinin özgürlüğü tatmasından çok önce, İngiliz sömürge yönetiminden kurtulan ilk ülke oldu.

19. yüzyılda, Güney Asya üzerinde kontrol sahibi olmak isteyen Britanya İmparatorluğu, Afganistan'ı "Hindistan'a açılan kapı" olarak görüyordu. Hindistan üzerindeki Rus nüfuzundan korkan İngilizler, Hindistan'daki İngiliz egemenliğini tehdit edebilecek bir dayanak noktasını önlemek için Afganistan'ı Rusya'nın elinden uzak tutmaya çalıştı. Afganistan’da kurulan sömürge yönetimi, tüm Asya’daki en zalim örneklerden biriydi.

Afgan halkı, 1839’dan itibaren İngilizlere karşı ayaklanarak direndi. İngiliz-Afgan Savaşları (1839-42, 1878-80 ve 1919), Afganların egemenliklerini korumak için giriştiği acımasız çatışmalar olarak tarihe geçti.

Tekrarlanan işgallere ve kukla yöneticiler yerleştirme girişimlerine rağmen, Afganların gerilla taktikleri, zorlu arazilerdeki ustalıkları ve sarsılmaz vatanseverlikleri İngilizlerin kararlılığını kırdı.

1919'daki Üçüncü İngiliz-Afgan Savaşında İngilizlere son darbe vuruldu ve Afganistan’ın bağımsızlığı ilan edildi. Afganistan, Asya'da İngiliz emperyalizminin zincirlerini kıran ilk ülke oldu ve sayısız ülkeye ilham verdi.

Ravalpindi Antlaşması ile resmen tanınan bağımsızlık, Afgan ulusunun yüksek karakterinin de tescili anlamına geliyordu. Türk Kurtuluş Savaşına yardım toplayan Afgan Müslümanları, İngilizlere karşı henüz zafer kazanmış bir halktı. İki şeye tam bir inançla bağlıydılar: Bağımsızlık ve Müslümanların kardeşliği. İşte bugün de Afganistan’ı yönetenler o ruhun çocuklarıdır.

Gaffar Yakınca / Diriliş Postası

Yorumlar1

  • Doğrucu Davud 3 saat önce Şikayet Et
    Helal olsun Gaffar Yakınca rusya çin çoktan bir çok Alim ve Evliya yurdu Afganistana doluştular, laikliğin kalesi ve yayıcısı olan bizimkiler aman soykırımcı sömürgeci katil hırsız vahşi batı gavuru ne der diye Afganistanı görmezden mi geliyor gibi sanki ?!
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat