Turizm iyidir, ama tehlikelidir

  • GİRİŞ28.09.2025 09:01
  • GÜNCELLEME29.09.2025 09:31

Dün Dünya Turizm Günüydü. Her zaman olduğu gibi ilgili kurumlar, resmi kutlama mesajları dışında hiçbir şey yapmadı; turizme dair önemli konuları konuşmak için bir fırsat daha kaçtı.

Peki biz dişe dokunur bir şeyler konuşabildik mi? Ne mümkün! Biz de her zamanki acayipliklerden biri ile uğraşmak durumunda kaldık.

Marmaris’te geçkin Avrupalı hanımlara cinsel içerikli iğrenç şovlar yapan garsonları, adeta geneleve dönüştürülen eğlence mekanlarını hatırlarsınız. Rezalet karşısında Türkiye ayağa kalkmıştı.

Belli ki o zamanki tepkiler pek işe yaramamış, aynı rezillik bu sefer İstanbul’da karşımıza çıktı. Hem de Tarihi Yarımadada, ecdat yadigarı kültür eserlerinin yanı başında.

Bereket, İstanbul Valiliği hızlı davrandı. Rezil mekan, ruhsatı iptal edilerek süresiz olarak kapatıldı. Umuyorum bu ceza böylesi işlere kalkışacak tiplere bir ders olur. Para kazanmak için her yolun mubah olmadığını anlarlar.

Konumuza, turizme dönelim…

Turizm dünyanın en güzel, en kazançlı sektörlerinden biri. Elinizde zaten hazır bulunan doğayı, tarihi eserleri, kültürel değerleri kullanarak para kazanıyorsunuz. Türkiye gibi Akdeniz ülkelerinde kalkınmanın motoru olabilecek denli büyük turizm potansiyeli var. Biz de zaten her yıl bu sektörden milyarlarca dolar para kazanıyoruz, en az 1.5 milyon aile bu işten geçimini sağlıyor.

Ancak turizm, aynı zamanda riskleri, tehlikeleri olan bir sektör. Çünkü toplumsal anlamda kirletici bir yanı var. Bir ülke, turizm sektörünü doğru planlamazsa bir yandan para kazanırken diğer yandan para ile satın alınamayacak değerleri kaybetme riski ile karşılaşabilir.

İnsanlar tatile çıktıklarında evlerinde olduklarından daha rahat hareket ederler. Tatil zaten böyle bir şeydir. Dinlenmek, eğlenmek ve rahatlamak için yapılır. Turizm sektörü de turisti rahat ettirmek, eğlendirmek için elinden geleni yapar. Ancak ev sahibi ülke, rahatlığın sınırlarını doğru çizmezse bu işten zararlı çıkabilir. Doğrusu, turiste “farklı ve keyifli bir şey sunmaktır”, “kendi evinde yapamadığı her şeyi yapabildiği bir yer sunmak” değil.

Turizmin olumsuz etkilerine dair çok fazla örnek var… 

Tayland kontrolsüz turizmin bedelini çok kötü ödedi. Fuhuş turizmi iki nesli mahvetti, çocuklar bile bu bataklığa sürüklendi. O kadar feci olmasa da benzer bir durum Küba’da yaşandı. Ukrayna yıllardan beri zengin Avrupalıların bu tip çirkin “zevklerine” hizmet ediyor. Bu ülkelerde yok olup giden değerleri, kaybolan gençleri hangi para geri getirebilir?

İzlanda’nın, Peru’nun, Alaska’nın doğal güzellikleri aşırı turizm sebebi ile büyük zarar görüyor. Afrika’daki av turizmi pek çok hayvan türünü yok olma noktasına getirdi. Asya ülkelerinde turistlere egzotik yemek sunma gayreti de benzer sonuçlar doğuruyor. Her yıl “tatilciler” yüzünden Akdeniz’de binlerce hektar orman alanı yanıyor.

Venedik, Dubrovnik, Roma, Barcelona gibi Avrupa şehirleri aşırı turist akını yüzünden yerel halk için yaşanmaz hale geldi. Yunanistan’ın Santorini ve Mikonos adasındaki köylüler, hem fiyatlardan hem de huzur kaçıran eğlencelerden şikayet ediyorlar. Berlin’de evlerin turistik amaçla kullanılması yüzünden şehrin sakinleri kiralık ev bulamıyor.

Yunanistan hükümeti, halkın baskısına rağmen İsrail’e çıt ses çıkaramıyor. Çünkü en önemli gelirleri turizm ve turizmde de İsrailli turistlerin büyük payı var. Adaların halkı İsrailli turistlerin kabalığından ve ahlaksızlığından şikayetçi ama ellerinden bir şey gelmiyor.

Bizim Sultanahmet Meydanımız, tarihimize ait en kıymetli eserlere ev sahipliği yapıyor ama hala oraya 20 tonluk otobüslerin girmesine izin veriyoruz. Tarihi sarnıçların, tünellerin üzerinde devasa araçlar tur atıyor!

Burada bırakalım, dünyadan ve bizden örnekler saymakla bitmez. Turizm doğru yönetilmezse getirdiğinden çok götüren bir sektöre dönüşür. Ahlaki çürüme, doğanın tahrip edilmesi, kültürün zarar görmesi veya kent yaşamının çekilmez hale gelmesi… Bunlar para ile telafi edilemeyecek şeylerdir. 

Türkiye’nin bu tip riskler taşımadığını düşünmek aşırı iyimserlik olur. Her ülke gibi Türkiye de böylesi tehlikeler ile karşı karşıya. Hatta belki de biz diğer ülkelerden daha fazla risk altındayız. Çünkü hem sektörümüz çok hızlı gelişiyor hem de geçiş ülkesi olduğumuz için dünyanın her yerinden çok çeşitli turist grupları ile muhatap oluyoruz.

Turizm stratejimizi -şimdi yaptığımız gibi- sadece turist sayısı, otel kapasitesi, havaalanı büyüklüğü gibi kavramlara hapsedersek, sürdürülebilir turizme ulaşamayız. Mutlaka işin çevresel, ahlaki, toplumsal boyutlarını da düşünmemiz gerekiyor. 

Gaffar Yakınca / Haber7

Yorumlar32

  • Mehmet çelik 1 gün önce Şikayet Et
    Mesela iranlı turistler Van da Ahlaki değer bırakmadılar. Sık sık yerli halk itiraz ediyor. Ama para daha baskın çıkıyor.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Recep 1 gün önce Şikayet Et
    Gaffar Abi,tam bam teline vurmuşsun.Allah cc razı olsun.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • NCT 1 gün önce Şikayet Et
    Ağzına, yüreğine sağlık...
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Neco 1 gün önce Şikayet Et
    Helal olsun sana
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Ben 1 gün önce Şikayet Et
    Valla hep düşümdüğüm şeyleri yazmış, demekki fakındayız. Teşekkürler
    Cevapla Toplam 8 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat