Analar değil, zorbalar ağlasın
- GİRİŞ21.11.2025 09:08
- GÜNCELLEME21.11.2025 09:08
Şanlıurfalı çocuk işçi Muhammed 15 yaşında öldürüldü.
Bozova’da bir marangoz atölyesinde çalışıyordu. Kalfası Habip A. ve bir arkadaşı, “eğlence olsun diye” Muhammed’in ellerini bağladılar ve hava kompresörü ile ahlaksızca, hayasızca işkence ettiler.
Çocuk bu işkenceye dayanamadı… İç organları parçalanmıştı. Birkaç gün yaşam mücadelesi verdi ve öldü.
Hepimizin Muhammed yaşlarında evlatları var. Hepimiz çocuklarımız için temiz bir gelecek, iyi bir iş, helalinden kazanılmış bir hayat istiyoruz. Hepimizin evladı en kıymetlisi….
Muhammed de kıymetlisiydi anasının babasının. Ama işte dün cenazesi kaldırıldı. Evlat acısı ile iki büklüm kalmış babası üzüntüden ayakta duramıyordu. Senin saçını okşamaya kıyamadığını iki tane zalim işkence ederek öldürmüş… Nasıl dayansın ki yürek buna?
Bir parça helal ekmek davasına çocuk yaşında alın teri döken Muhammed’in hesabı divana mı kalacak?
Bir insana işkence etmeyi “eğlence” sayan caniler yaptıklarının cezasını çekmeyecek mi?
Bu soruları sormakta haklıyız çünkü evlatlarımıza yapılan zorbalıktan da zorbalığın cezasız kalmasından da bıktık artık.
Alın işte… Muhammed çocuk hastanede ölümü beklerken katili “adli kontrol şartı ile” dışarıda gezmeye bırakılmış! Ancak sosyal medyadaki tepkiler büyüyünce tutuklanıyor, hem de kaçmak üzereyken! Hukuka aklımız belki çok ermiyor ama hepimizin bir vicdan terazisi var. Bu nasıl bir iştir sahiden?
Ahmet Minguzzi cinayeti gibi rezilce bir eylemde bile suça sürükleniş çocuk masalı dinlemek zorunda kaldık. Ahmet’i öldüren psikopatlar en üst sınırdan ceza aldılar ama ne fayda! İnfaz rejimi gereği 30’lu yaşlarında hepsi aramızda olacaklar. Ve kim bilir daha kaç insanın canını yakacaklar?
Sayın vekiller, hangi yasayı değiştireceklerse değiştirsinler. Çocuklarımızı gündelik şiddetin pençesinden kurtarsınlar. Anaların değil, zalimlerin ağladığı bir düzeni kurmak çok da zor olmasa gerek.
DÜNYA 5’TEN BÜYÜK OLMALI
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, ABD’nin Gazze barış tasarısını kabul etti. Daha doğrusu kabul etmek zorunda kaldı. Çünkü her durumda İsrail’i koruyup kollayan ABD, “ ya bu planı kabul edersiniz ya da İsrail’i salarım soykırıma devam eder” diyerek dünyayı rehin aldı.
Evet, ABD planı çirkin bir rehin alma operasyonu ile kabul edildi, bunu tarihe not düşmek zorundayız. Çünkü planda İsrail’in işlediği savaş suçlarına dair en küçük bir ibare, ufacık bir atıf yok. Aksine ABD, Filistinli mazlumlar ile soykırımcı İsrail’i aynı kefeye koyuyor.
Ancak soykırım sürerken atıp tutan mangalda kül bırakmayan Çin ve Rusya’nın tavrını da not etmeliyiz. Belli ki ABD ile el altından anlaşmışlar. İki devlet de veto hakkını kullanmadı, olayı her zamanki kuru laflar ile geçiştirdi ve çekimser kaldı.
E, BM Güvenlik Konseyi de esasen böyle bir şey. Beş büyük gücün denge mekanizması olmaktan başka bir işe yaramıyor. Onun ötesi alabildiğine bir sahtelik.
Vietnam eski Dışişleri Bakanı Nguyen Co Daç, 1981 yılında Batılı bir gazeteciye verdiği röportajda bakın ne diyor:
“Biz BM Güvenlik Konseyi'ne sizin kadar saygı duymuyoruz. Çünkü son 40 yılda Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinden 4'ü tarafından işgal edildik.”
Dünyanın 5’ten büyük olma zorunluluğu yeterince açık değil mi?
Yorumlar7
-
Ali bey
42 dakika önce
Şikayet Et
Harika yazı olmuş teşekkür ederim.
Beğen
Cevapla
-
Naci
2 saat önce
Şikayet Et
Bu memlekette idama hayır diyecek kişi sayısı ancak % 10 çıkar onlarda herşeye itiraz eden kesimdir. Hal böyleyken cumhurbaşkanı bile bende isterim dediği halde hangi güç bu yasaların çıkmasını engelliyorrr......
Beğen
Cevapla
-
Yuy
2 saat önce
Şikayet Et
İdam kısas kısas hayat var
Beğen
Cevapla
Toplam 4 beğeni
-
Adsiz
2 saat önce
Şikayet Et
Gercekten o hakime sormak lazim bu güzel cocugun sucuneydi
Beğen
Cevapla
Toplam 8 beğeni
-
sebahattin
2 saat önce
Şikayet Et
Eline sağlık güzel bir yazı olmuş.
Beğen
Cevapla
Toplam 10 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle