Çözüm sürecinin geleceği

  • GİRİŞ05.05.2015 09:48
  • GÜNCELLEME05.05.2015 09:48

Erdoğan’ın Dolmabahçe Mutabakatı’na ve İzleme Kurulu’na karşı çıkışı, kendisi ne anlam biçerse biçsin, üstüne basa basa “Kürt sorunu yoktur” deyişi ve son olarak “taraf yoktur, masa yoktur” sözleri de; HDP tarafının ve Kandil’in gün aşırı yaptığı “Çözüm süreci bitmiştir” açıklamaları da seçimin deforme ettiği, gerçek durumu da, gerçek düşünceleri de tam olarak yansıtmayan açıklamalar... 

Bir taraftan AK Parti’nin Çözüm Süreci yüzünden MHP’ye kaydığı söylenen milliyetçi muhafazakâr seçmenlerini geri kazanma kaygısı; öte yandan HDP’nin barajı aşma stratejisini tamamen AK Parti’yi iktidardan uzaklaştırma vaadi üzerine kurması, ihtiyacı olan ilave oyu ancak bu vaatle alabileceğini hesaplaması Çözüm Süreci’nin aşırı derecede araçsallaştırılmasına sebep oldu. 

Öyle bir noktadayız ki, sürecin geleceğiyle ilgili analiz yapmayı seçimin çarpıtıcı etkisi ortadan kalkana kadar ertelemek daha sağlıklı olacak gibi. 

Ne var ki, seçim atmosferinin zehirlediği siyasi alanda olup bitenler bize toplumsal alanda yaşananları – ve bu zehirli havaya rağmen değişmeden kalanları – unutturmamalı. 

Nedir “değişmeden kalanlar”? 

Halkın çok büyük çoğunluğu hâlâ silahların ortadan kalkmasını ve barış olmasını istiyor; dahası artık silahla halledilecek bir mesele kalmadığını düşünüyor. 

Kürt meselesi dediğimiz meselenin büyük ölçüde çözüldüğünü, geri kalan eksiklerin çözümü için de şiddete ihtiyaç olmadığına inanıyor. 

Çözümün Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü bozulmadan gerçekleşebileceğine inanıyor ve böylesini tercih ediyor ama öte yandan yerel yönetimlere daha geniş yetkiler verilmesini istiyor. 

Toplumsal çoğunluğun koordinatlarını belirlediği bu çözüm zemini, bugün yara almış olsa da seçimin hemen ardından ağırlığını yine hissettirecek ve siyasi partilere gereken ayarı verecektir. 

Ben AK Parti’nin yeniden ve güçlü bir şekilde iktidara gelmesi halinde, hem yurtiçinde hem de yurtdışında, siyasi hesapların yeniden yapılmasının zorunlu hale geleceğini düşünüyorum. 

Önünde dört yıllık seçimsiz bir dönem olan AK Parti, milliyetçi söylemleri bir yana bırakıp Çözüm Süreci’ni nihayetlendirmek üzere daha cesaretli adımlar atma imkânına kavuşacaktır.  

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat