Rüzgar ekmek ve fırtına biçmek

  • GİRİŞ05.11.2008 08:48
  • GÜNCELLEME05.11.2008 08:48
Güneydoğu'daki yerel seçim "mücadelesi" nin ne hale geldiğini hep birlikte ibretle izliyoruz.
Alt tarafı şehrin belediyecilik hizmetlerini yürütmek için yapılan bir seçimin kampanyası, ülkeyi iç savaşın eşiğine getirebilecek boyutta bir kamplaşma ve savaş atmosferi yarattı. Bu iş nasıl bu hale geldi?

Elbette birden çok sebebi, birden çok tarafı ve sorumlusu var yaratılan bu vahim tablonun. Çeşitli güç odaklarının ve çeşitli aktörlerin işin içinde olduğu ve herbirinin ayrı hesaplar peşine düştüğü karmaşık bir durum söz konusu.

Taraflardan biri olan PKK'nın hesaplarını aşağı yukarı biliyoruz.. Ortadoğu dengelerinde yeri kalmayan, hükümetin Barzani ve Talabani'yle geliştirdiği ilişkilerden son derece rahatsız olan; Güneydoğu'da AK Parti lehine büyük taban kaybeden PKK, tek kozu olan şiddet yoluyla varlığını sürdürmeye, Güneydoğu belediyelerini kaptırmamaya çalışıyor. DTP de onun peşine takılmış, neredeyse ayrı bir politik aktör olma iddiasından bile vazgeçmiş bir halde, gözükara bir gidişle uçuruma doğru koşuyor.

Bir de varlıklarını PKK'nın varlığına ve terörü sürdürmesine borçlu olan; yıllardır bu sorundan beslenen, ayak izlerini Ergenekon İddianamesi'nde bulduğumuz kimi odaklar var ki, eminim bu günlerde keyiflerine diyecek yok...

Kavganın diğer tarafında ise AK Parti iktidarı var. Ve onun, aylardır uyarmaya çalıştığım yanlışları... Benim ne PKK'yı, ne PKK'nın üzerinden tehlikeli oyunlar kuran diğer odakları ve hatta ne de DTP'yi eleştirilerimle etkilemek, "doğru yola getirmek" diye bir umudum, imkanım yok. Ama benim de oy verdiğim, seçimle işbaşına gelmiş bu hükümetten hâlâ umudum var. Onları hatalarından döndürmek için dil dökmeye devam etmemin hâlâ anlamı var.

O yüzden de, kimse "hırsızın hiç mi suçu yok" demesin, bu yazıda Güneydoğu'daki bu kör dövüşü tablosunun yaratılmasında AK Parti'nin payı üzerinde duracağım. Rüzgar eken fırtına biçer diye bir atasözü vardır. Bugün Güneydoğu'da esen fırtına bana bu sözü hatırlatıyor. Aylarca önceden beri yazıyorum; rüzgar, "Diyarbakır kalesini teslim alacağız" ve benzer söylemlerle ekilmiştir.

Eğer siz, bir şehri düşman eline geçmiş bir kale gibi görür ve teslim almak üzere kuşatırsanız, kalenin içindekilerin de "teslim etmemek" için ellerindeki bütün güçlerle direnmelerinde garipsenecek bir şey yoktur. Hem siz orayı teslim almak istediğiniz söyleyeceksiniz, hem de oraya gittiğinizde hoş karşılanmadığınız için sitem edeceksiniz. Fetih peşinde koşanların iyi karşılandığı nerede görülmüştür?

Hem böyle konuşup hem de oradaki insanların sizi aynı zamanda "kendi başbakanları" gibi algılamalarını nasıl beklersiniz? Başbakan demokratik bir yarışı savaş ilanına çevirmekle en büyük hatayı yaptı, bu fırtınanın tohumlarını ekti.

İşin kötüsü, fırtınayı gördükten sonra da dindirmenin yollarını arayacağına, körükle üstüne gitmeye devam etti ve sonunda işi "Ya sev ya terk et" noktasına kadar getirdi. Şu son demecine bakın: Pompalı tüfekle göstericilere ateş açan vatandaşların da meşru müdafaa hakkı varmış.

Bu gergin ortamda, halkın kendini savunma hakkından bahsetmekten daha tehlikeli bir cümle olabilir mi? Bir Başbakan bu kadar sorumsuz bir cümle kurabilir mi? İzlenen yanlış siyaset yüzünden sonuçta öyle bir çıkmaza girdik ki seçimde kim kazanırsa kazansın, Türkiye kaybetmiş olacak.

AK Parti kazanırsa, bölge halkının bir kesimi kendini fena halde yenilmiş, elindeki tek kaleyi de kaybetmiş ve teslim alınmış hissedecek. DTP kazansa bu defa da Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ele geçirilemeyen bazı kalelerin; nüfuz edilemeyen bazı bölgelerin varlığı tescil edilmiş gibi olacak.

Apaçık ortada ki, Türkiye Mart'taki yerel seçimlere kadar bu stresi taşıyamaz; bu gidişat değişmezse Mart'a kadar kazasız belasız gelemez. Kötü şeyler olur. Ve kötü şeyler olduğunda, bunun sorumlusu zaten hiçbir meşruiyet derdi olmayan PKK ya da şu anda onunla kader birliği içine girmiş görülen DTP değil, AK Parti'dir.

Erdoğan'ın icazet verdiği meşru müdafaa hareketlerinın başlaması Türkiye'yi -maazallah- bir kıyamete döndürebilir ve ardından gelecek bir olağanüstü hal ya da sıkıyönetimin nasıl bir rejim getireceği, AK Parti'yi nereye savuracağı hiç belli olmaz. Bilmiyorum, hâlâ vakit var mı, ama AK Parti'nin ateşle oynamayı bırakıp bir an önce tansiyonu düşürmesi ve seçim politikasını değiştirmesi lazım.
GÜLAY GÖKTÜRK - BUGÜN

Yorumlar9

  • ahmet ilker 17 yıl önce Şikayet Et
    Severek Takip Ettiğim Bir Yazarsınız. Bence DTP nin tavrını başbakanın D.Bakır'la ilgili yürüttüğü politikayla birebir ilişkilendirmek fazlaca abartılı. Çünki DTP bundan çok daha önceden gerilim ve şiddet dolu siyasetini zaten sürdürmekteydi. Pompalı tüfekle ateş eden şahıs için söyledikleriyle biraz maksadını aşmış görünse de aslında bir durum tesbitini dile getirmek istemiş. Yine de bu konuda daha hassas davranması gerektiği düşüncenize katılıyorum. Gergin bir seçimin bizi beklediği muhakkak ancak daha ötesi olmaz.
    Cevapla
  • mehmet aslan 17 yıl önce Şikayet Et
    senaryolar devam etiyor. sn göktürk hadırlarsanız 11.06.2008 de loğoğlunun aile yemeğini bu yemek cok konuşulacak denti konuşulmadı sebeb ergenekon olayı acığa cıkdı ve4 ayda söndü sadece mahkeme duvarlarının arasında kaldı koskoca bir caniler ordusu bu gün unudulmaya yüz dudtu bugün konuşulan deniz feneri ve dtp olaylarıolaya bakın anlaşılmayacak bir şey yokamac hukümet calışmasın hada yapsın ve kurtulalın ödesi önemli detil 1991 i hatırlayın lüdfen aynı filim devam...
    Cevapla
  • Ali Türker 17 yıl önce Şikayet Et
    ne yapalum. Gülay hocam sizin yazılarınıza çok değer veriyorum mükemmel takıp ediyorsunuz gündemi. Yanlız bu yazıda ayrı düştük. ne yapalım öyle olmaz böyle olmaz bunlara ne denecek. çözümsüz bir vaka bunlar ne istediklerini kendileride bilmiyor. velhasil hocam başbakan çok kişinin hislerine tercuman oldu. hemde çok.
    Cevapla
  • hursit dilaver 17 yıl önce Şikayet Et
    daha fazlasını yaptırmamak için oligarşik mütegallibe ve kurucu güç devrede.. siz türk başbakanlarını öyle AB başbakanları gibi ÖZGÜR mü sanırsınız.. hayal kurmayın.her gelen öyle olduğunu sanıyor ama ÖYLE BİR BÜROKRATİK CENDEREYE alınıyor ki, artık o kalıplar dışına çıkamıyorsun. tayyip beyin ikinci seçimi de kazanması kurucu güç ve bürokrasinin aklını başına getirdi ve 2. dönem TAYYİP BEYE HİÇ BİR HAREKET ALANI BIRAKMADILAR.yoksa neler yapacaktı neler..zaten seçimden beri olanları gördünüz. adam bunaldı.bun yüzden tayyip beye kızmayınız..bu iş bu kadar işte..
    Cevapla
  • ahmet günaydın 17 yıl önce Şikayet Et
    sorumlu tayyip. doğuda kigerilimin tırmanışının tek müsebbibi tayyip erdoğanın devletçi askerci ulusalcı tahrik edici söylemleridir.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat