Çıtayı nereye koyacağız?

  • GİRİŞ17.04.2009 09:37
  • GÜNCELLEME17.04.2009 09:37

Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un konuşma metnini beğenenler var; hiç beğenmeyenler var; geçmişe göre büyük ilerleme olarak görenlere var; eskiden kimilerinin yaptığı gibi azarlamadığı, tehditler savurmadığı için sevinenler var.

Sanırım burada asıl mesele "çıtayı nereye koyacağız" sorusuna verilen cevapta yatıyor. Bir Genelkurmay Başkanı'nın büyük bir tantanayla toplantı düzenleyip, ülkenin bütün gazetecilerini karşısına alıp Türkiye'nin bütün temel politikaları hakkında ordunun "görüşlerini" dikte etmesini, dikte edilen o görüşlerin kimisinde geçmişe göre yumuşama var diye olumlu mu bulacağız?

Kimse kusura bakmasın ama benim çıtam hep kendimce ideal olan yerde durmaya devam edecek. Mesela, generallerin bana ülke sevgisini bir vatandaşlık görevi olarak yükleyen konuşmalar yapmalarını asla kabul etmeyeceğim. Üst kimlikten ne anlamam gerektiğini, ulus devletin geleceğinin ne olacağını, affın çıkıp çıkmayacağını bana dikte etmesini hiçbir zaman normal karşılamayacağım. Kendileri için kendi kafalarına göre bir özerklik alanı belirleyip bana dayattıklarında kaale almayacağım, demokrasinin bildik sınırlarını savunmaya devam edeceğim.

Eğer Genelkurmay Başkanı, herhangi bir sivil kuruluşun düzenlediği bir panele konuşmacı-tartışmacı olarak katılsaydı, o zaman durum farklı olurdu. Bu entelektüel zeminde isteyen onunla postmodernizmi de, Weber'i de, Huntington'ı da tartışırdı. Ama bugün sözünü ettiğimiz toplantının zemini bu değildir. Bu zeminde onunla siyasi-ideolojik polemiğe girmek, bu fikirlerin o zeminde ifade edilmesini meşrulaştırmaya yarar.

Aslına bakarsanız Genelkurmay Başkanı'nın basına ve kamuoyuna böyle geniş katılımlı bir açıklama toplantısı yapması çoktandır son derece acil ve gerekli hale gelmişti. Ama bu toplantının bambaşka bir gündemle yapılması gerekiyordu.

Düşünün ki, bir dönemin askeri görevlileri tarafından işkence edilip öldürülmüş insanların kemikleriyle yüzleştiğimiz günlerden geçiyoruz. Missing filmini aratmayan sahneler anlatıyor kimi tanıklar: helikopterden canlı canlı insan atılma iddialarıyla uykularımız kaçıyor. Binlerce faili meçhul ceset yeraltında gün ışığına çıkarılmayı bekliyor. Ordu mahfillerinde darbeci kliklerin cirit attıklarını, genelkurmay başkanlarına suikast planları yaptıklarını öğreniyoruz.

Kamuoyu aylardır böylesine tüyler ürpertici bir dehşet filmini izlemekteyken Genelkurmay'ın yapması gereken şey Atatürkçülüğün ne olup ne olmadığı bize öğretmeye kalkmak mıdır; yoksa şu JİTEM cinayetleri ile ilgili ne yaptığını, ne ettiğini, ne düşündüğünü artık açıklamak mıdır?

Biz şu anda Genelkurmay Başkanımızın ulus devlete bakışını değil, Sarıkız ve Ayışığı darbe teşebbüslerinin tekrarlamaması için ne gibi tedbirler aldığını merak ediyoruz. JİTEM'i inkara devam edip etmediklerini, Abdülkadir Aygan'in ifadesi hakkında ne düşündüklerini öğrenmek istiyoruz. Bundan böyle ordu deposundaki silahların kanlı provokasyon eylemlerinde kullanılmasının önüne geçmek için neler yaptıklarını açıklamalarını bekliyoruz.

Kürt sorununun siyasi çözümü hakkındaki fikirlerini değil, Güçlükonak katliamı ile ilgili görüşlerini merak ediyoruz.

Realiteden bahsediyor kimileri... Bu ülkede ordunun siyaset üzerindeki hegemonyası bir realiteyse, bu realite yokmuş gibi düşünemezsin, davranamazsın, diyor.

Peki ya bu realitenin değişmesini istiyorsan ne yaparsın?

Beklentilerimizin sınırlarını verili koşullarla sınırlamak, o realiteyi yeniden ve yeniden üretmekten başka bir işe yaramaz. Gerçekçi olmak adı altında, işlerin başka türlü de olabileceğini düşünmemiz kısıtlanır. Ayakları yere basmak adına, bugünkü düzenin bütün koşullarını "veri" kabul etmemize ve çözüm önerilerimizi böyle bir önkabul üzerine oturtmamıza yol açar. Bu, insan zihnine kurulmuş müthiş bir tuzaktır ve unutmayalım ki tarih boyunca bu tuzağa düşen nice parlak zihin olmuştur.   

Gülay Göktürk
gokturkgulay@yahoo.com

Yorumlar22

  • Avustralya'dan Simsek 16 yıl önce Şikayet Et
    devami3. Yazi-makale yazmak demek her aklina geleni deyiver gitsin olmaz.Yorum yazmak benimicin dahada onemlidir. Cunku o yazilanlarin ne kadar yerine vardigini gormek gerek. Ben bu yuzden vaktimin en cogunu yorumlari okumaya ayiriyorum. Bir yorumcu kardesim Gulay hanimi dun elstirenler bugun dogrulamislar deyip demokratlik dersi vermis guya; kardes bunu tersi bagnazliktir, Demokrat olmak odunumun parasi demek degildir. Onun icin bu ulke Demirel ve gibilerine muhtac olmus ve yillarini kaybetmistir. Yalan midiyorum?
    Cevapla
  • Avustralya'dan Simsek 16 yıl önce Şikayet Et
    devami2. 3-Yasini almis birisi sarkintilik yapmiyor mu?4-Yillarca televizyonlarda din adina konusup olmadik herze yiyen zevat gormediniz mi? Ergenekon davasindan sorgusu yapilan veya tutuklanan kisiler yukarda saydigim sebeplerden insan olmakla birlikte hatada yapabilirler. Yargi adina yargida bulunup karar vermek kisenin hakki degildir.
    Cevapla
  • Avustralya'dan Simsek 16 yıl önce Şikayet Et
    dogruyu gormek 1. Gulay hanimin bu yazisina tesekkur etmemek, katilmamak mumkun degil. Bir onceki yazini kendimce elestire bilecegim en agir sekliyle elestirmistim. Insanlarin unvanlari, makamlari, inanclari hatta yaslari yanlis yapmaz diye gozu kapali destek veremezsin. 1-Sokaklarda yurumek universite gencliginin bir adetiydi, simdilerde onlarin hocalari proflar rektorler yuruyor sokaklarda2-Devletimizin basina getirdigimiz basbakan,bakan,burokratlarin devleti nasil soyduklarini, yuce mahkemelere ciktiklarini gormedikmi,
    Cevapla
  • yalnız kurt 16 yıl önce Şikayet Et
    Ne yapmalı...... Ne yapmalı.....Siyaset kurumu itibar kazanmalı ....Bunun içinde...daha kaliteli VEKİL lerin seçilebileceği bir Seçim kanunu hazırlanmalı..Parti genel başkanlarının kendi istekleri doğrultusunda vekil listesi hazırlamaları önlenmeli...Halkımızda takım tutar gibi parti tutmayı vazgeçmeli...Kamuoyu araştırmalarında MECLİS en güvenilir kurum çıkmalı...İŞTE O ZAMAN TSK'da kendi kabuğuna çekilecektir...
    Cevapla
  • yalnız kurt 16 yıl önce Şikayet Et
    ..TSK en güvenilir kurum....NEDEN?... ...TSK en güvenilir kurum....NEDEN?..Öncelikle bu sorunun cevabını bulmak zorundayız.....Bu halk kendi seçtiği Meclise NEDEN? güvenmiyor...Siyasetin ve de siyasetçilerin bundaki payı ne?..Askere küfretmek yerine önce bu sorulara cevap bulalım..SİYASETÇİ yapmış olduğu işlerle bu halka güven verememiş..Milletin ve de devletin büyük çıkarlarını düşünmek yerine kendi çıkarlarını düşünürlerse sonuç bu olur..Halkta bu güven boşluğunu TSK ile doldurur..Yani suçlu TSK değil siyasetçilerimizdir..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat