YÖK daha ne kadar yaşayacak?

  • GİRİŞ05.06.2009 06:54
  • GÜNCELLEME05.06.2009 06:54

Şu ülkede YÖK kadar çok eleştirilen, kaldırılması konusunda bu kadar geniş konsensüs oluşmuş bir başka kurum yoktur herhalde.  

12 Eylül Anayasası'nın bu ülkenin başına sardığı belaların en başta gelenlerinden biridir YÖK.  Ama ne hikmetse, 12 Eylül'den bu yana seçilip gelen onca Meclis'ten  hiçbiri bu kuruma dokunmayı beceremedi.

Kaç defa denendiğini; kaç Milli Eğitim Bakanı'nın başını yediğini hatırlamak bile zor. Ben Erkan Mumcu'nun çabalarını hatırlıyorum; Bir de Hüseyin Çelik'in... En son olarak, Bakan Çelik döneminde hazırlanan taslak da "Cumhuriyet elden gidiyor; AK Parti üniversiteleri kendi denetimine almak istiyor" yaygaraları yüzünden geri çekildi. YÖK'ün saltanatı da sürdü gitti.

Aşırı bir iyimserlik mi bilmem ama şu son günlerde bende yine bir umut belirdi.  Acaba diyorum, Sabancı Üniversitesi ile YÖK arasında sürüp giden son tartışma YÖK'ün kaldırılması meselesini yeniden gündeme getirebilir mi? 

X                      x                        x 

Bu tartışmayı size son yazımda aktarmıştım. YÖK, Sabancı Üniversitesi'nin bölümler ve programlar arası yatay geçişler konusunda uyguladığı yöntemi yasaklamaya çalışıyor.

Neden?

Çünkü bu uygulama  YÖK'ün hazırladığı yatay geçiş yönetmeliğine aykırıymış. Tek bir üniversitenin "başına buyruk" bir şekilde farklı bir yöntem uygulaması düşünülemezmiş. 

Peki, YÖK gibi bir üst kurulun bir üniversitenin içişlerine bu kadar karışması; yatay geçişlerde uygulanacak yöntemlere varıncaya kadar her şeyi merkezi olarak belirlemesi, bir bilim kuruluşunun muhtaç olduğu özerklik ya da özgürlük anlayışına aykırı değil mi? Temel bir özgürlüğün karşısına bir yönetmelikle dikilmek hukuka ne kadar uygun? 

Eğer yatay geçiş yönetmeliğinde bir değişiklik yapılıp  Sabancı'daki sistemin diğer üniversitelere de yaygınlaştırılması düşünülecekse bu değişiklik de ancak üniversiteler başta olmak üzere ilgili tarafların görüşü alınarak ve toplumsal bir mutabakat sağlanarak mümkün olabilirmiş.

Duyan da YÖK'ü toplumsal mutabakata pek düşkün bir kuruluş sanacak.

Sormak lazım; Peki siz, sayın YÖK yöneticileri, siz şu anda geçerli olan bu yönetmeliği yaparken ilgili taraflardan herhangi birinin görüşünü aldınız mı? Siz 1998'de üniversite giriş sınavı sistemini bir gecede altüst edip milyonlarca gencin geleceğini karartırken herhangi bir toplumsal mutabakat aradınız mı? 

YÖK yöneticilerinin bu tip sorulara verebilecekleri bir cevabın olmadığını biliyoruz.

Ama önemli olan şu ki, bu absürt yasaklama çabası YÖK sisteminin üniversitelerimiz üzerindeki tahrip edici etkisini bir kez daha gözler önüne serdi ve üniversitelerin YÖK'ten özgürleştirilmesi ihtiyacını bir kez daha gündeme getirdi. 

Nitekim, dün TÜSİAD bu konuda bir açıklama yaptı. Öğrenci kontenjanları ve bölümler arası geçiş ile ilgili tartışmaların yüksek öğretimde reform ihtiyacının aciliyetini bir kez daha gündeme getirdiğini bildiren açıklamada şöyle deniliyor: 

"İdari ve mali özerkliği sağlayan, ademi merkeziyetçi, kurumların yaratıcılığını ve kimliklerini ön plana çıkaran ve üniversitelerin birbirleri ile rekabet edebilmelerine fırsat tanıyan bir sistemin tasarlanması son derece önemlidir. Böyle bir sisteme ulaşmak için, üniversiteler, ulusal strateji ve vizyona uygun olarak, kurum içi konularda kendi kararlarını verebilmek için gerçek anlamda özerk olmalıdır." 

TÜSİAD,  yeniden yapılanacak sistemde  Yüksek Öğretim Kurulu'nun fonksiyonunu da "yüksek öğretimin ve sistemin geleceğine ilişkin konular üzerine hükümete politika önerilerinde bulunacak bir eş güdüm organı" olmasını öneriyor. 

YÖK'e biçilen bu yeni rol elbette tartışılabilir. Başka roller biçilebileceği gibi YÖK'ün toptan kaldırılması da ağırlıklı bir görüş olarak gündeme getirilebilir. Ayrıca YÖK tartışmalarında sık sık gündeme getirilen "özerklik" fikri de enine boyuna açılıp "esas olan üniversitelerin idari özerkliği mi yoksa akademik özgürlük mü" sorusu da tartışılabilir.

Bütün bunlar demokratik bir tartışma içinde anlaşma sağlanamayacak konular değildir.

Yeter ki artık birileri YÖK'ün 28 yıllık saltanatına son verme iradesiyle ve kararlılığıyla ortaya çıksın. Üniversitelerimizi -Mustafa Erdoğan'ın deyişiyle- devlet kilisesi olmaktan çıkartıp "fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür" zihinlerin mekanları haline getirecek bir süreç başlatılsın.

Gülay GÖKTÜRK - BUGÜN
gokturkgulay@yahoo.com

Yorumlar5

  • arif ayyıldız 16 yıl önce Şikayet Et
    kurtlar vadisi boşuna çekilmemiş.. yahu kolay değil bu ülkede hizmet etmek. bir mayın tarlasını temizleme kararı bile bir ay alıyorsa koca mecliste, yök ü de düzeltmek elbette vakit alacak. yök başkanı tek başına mı orada sanıyorsunuz. adamın saçından başında kravatından ve binimum yerlerinden çekip çekiştiren okadar eleman var ki etrafındaa. offff of. bunu idrak edin lütfen. orasıda GLADYONUN elemanlarının hala bol bol barındığı bir yer. unutmayın.
    Cevapla
  • mehmet tokat 16 yıl önce Şikayet Et
    YÖK Müslüman prof bırakmadı. Allah demeye korkuyor proflar. denirse bilime (haşa!) ters bir hava oluşur şeklinde düşünülüyor. YÖK'le bu yapıldı. dindarlar, maneviyat sahipleri üniversitelerden uzaklaştırıldı. avrapada bile durum böyle. dindar tüm öğretim görevlileri üniversitelerden kovuldu, yükselmeleri engellendi. ancak Allahı inkar edenler yükselebiliyor üniversitelerde.
    Cevapla
  • modern müslüman 16 yıl önce Şikayet Et
    YÖK DEĞİL SORUN. YÖK içindeki materyalist, mason hocalar gitsin, o zaman bakın nasıl rahatlar üniversiteler
    Cevapla
  • necdet kızılırmak 16 yıl önce Şikayet Et
    YÖK'ün saltanatı da sürdü gitti.. Boyna yeni üst kurullar icat edilirken YOK neden kapatılsın orada da birkaç gariban yandaş ekmek yiyecek,, Volvo, BMW, Pejo gibi makam araçlarına binecek, sahi türbanı serbest bırakma gibi bir ideal de vardı, bence YOK kapatılamaz.
    Cevapla
  • empatik OSMANLI 16 yıl önce Şikayet Et
    Özcan hoca da kredisini dolduruyor. Büyük umutlala YÖK başkanı yapılan Yusuf Ziya Özcan hoca da kredisini dolduruyor gibi, olumlu bir adım attığını göremedik henüz. Arka planda neler olduğunu da bilemiyoruz. Sabancı Üniversitesi ile ilgili söylenenler doğruysa, bu, YÖK açısından tam bir facia. Sırf bu bile YÖK'ün kapatılması için yeterli sebep teşkil eder. Sabancı'daki sistem bence gayet güzel, yaygınlaştırılması bile düşünülebilir. Tabi bu üniversitelerin kendilerine bırakılmalı. YÖK, ya herşeye maydonoz olmayı bıraksın, ya da kapatılsın!
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat