Silahlı mücadele miadını doldurdu mu, doldurmadı mı?
- GİRİŞ17.11.2010 10:18
- GÜNCELLEME17.11.2010 10:18
Mim koyanın sadece ben olmadığımı da çok iyi biliyor ve merakla bekliyordum. Bakalım Öcalan kaldırabilecek miydi böyle bir sözü.
Çok beklemem gerekmedi. Öcalan avukatlarıyla ilk görüşmesinde "ağzının payını" verdi Baydemir'e: "Bazıları sorumsuzca 'silah miadını doldurmuştur' diyor. Buna kendileri nasıl karar verir? Kandil bile silahlı güçlerin pozisyonu ve geleceği hakkında tek başına yetkili değil. Herkes kendi işine baksın."
Öcalan'ın gözünde Baydemir'in "kendi işi" ne acaba? Sadece borazanlık mı?
Osman Baydemir bölgesinde Kürtler arasında yaygın bir kitle tabanı olan, bölge halkı tarafından seçilip belediye başkanlığına getirilmiş güçlü bir lider. Öcalan bu azarıyla bölgenin güçlü bir Kürt liderinin prestijini yerle bir ettiğini bilmiyor mu? Tam tersine bildiği için böyle yapıyor. Liderlik hırsı BDP'lilerin "sayın" liderinin gözünü öylesine döndürmüş ki, kendi dışında herhangi bir isim birazcık inisiyatif gösterip ondan icazet almadan tek bir cümle söyleyecek olsa anında "haddini" bildiriyor.
Birkaç yıl önce aynı şeyi Ahmet Türk'e de yapmıştı.
Türk, Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) resmi internet sitesine verdiği özel demeçte "Açık ve net söylüyorum; PKK Kürt halkına zarar veriyor" dediğini duyduğumda da aynen Baydemir'in geçen günkü cümlesini duyduğum zamanki gibi şaşırmıştım.
Ama sözleri hiçbir yanlış anlamaya imkân vermeyecek kadar açıktı Türk'ün. Şöyle demişti: "PKK'nın silahlı mücadelesi Kürt halkına zarar veriyor, askerin elini güçlendiriyor. Ama onlar da bu sorunun çözümü için bir proje ortaya konulmasını istiyorlar. Böyle bir proje konulmadığı, barışçıl adım atılmadığı için fazla etkili olamıyoruz. Eğer bu konuda fazla ısrarcı olursak halkımızdan koparız."
Ne var ki aradan 24 saat geçmeden Türk söylediklerini yalanlamak zorunda kaldı.
Böyle zamanlarda hem kızıyorum Kürt politikacılara söylediklerinin arkasında duramadıkları için hem de onlar için üzülüyorum.
Kolay iş değil; hayatları emanetçilikle geçiyor. Hiçbir zaman düşündüklerini söyleme diye bir özgürlükleri yok. Her zaman dillerini tutmak, demeçlerinde flu alanlar bırakmak, nereye çeksen oraya gidecek lastikli bir dille konuşmak zorundalar. Örneğin, "şiddetin çıkar yol olmadığını düşünüyoruz" dediklerinde, hangi şiddeti kastettikleri belli olmadığı için, PKK sıkıştırdığında "devletin şiddetini kastetmiştik"; devlet sıkıştırdığında ise "PKK şiddetini kastetmiştik" diye idare edebiliyorlar. Aynı belirsizlikten dolayı "şiddeti devreden çıkarıcı çabalar içerisindeyiz" deme özgürlükleri de var. Ama Öcalan'a gözünün üstünde kaşın var deme özgürlükleri yok...
Hayatları hem Öcalan'ı kızdırmayacak hem de bizleri teröre karşı olduklarına inandıracak cümle kalıpları üretmeye çalışmakla geçiyor. Esasen, sıkıştırıldıkları dar alanda bu laf cambazlıklarından başka bir şey yapabildikleri de yok...
Yorumlar3