Dar mı tutalım, geniş mi tutalım...

  • GİRİŞ16.04.2012 08:22
  • GÜNCELLEME16.04.2012 08:22

Akıl almaz bir tartışmadır sürüyor:
28 Şubat davasını dar mı tutalım, geniş mi tutalım... Sanıklar tutuklu mu yargılansın, tutuksuz mu yargılansın... Kimileri davayı askerlerle sınırlı tutmaktan yana. Kimileri basın ayağı, siyaset ayağı, iş dünyası ayağı olmazsa olmaz, diyor. Bazıları "Kaçma ihtimalleri yok, tutuksuz yargılanmalılar" buyuruyor. Bazılarına göre ise Çevik Bir tutuklu yargılanmalı ama diğerleri tutuksuz yargılanabilir.

Bu arada, geniş bir koro durmadan "Aman rövanşizme kapılmayalım, intikamcı davranmayalım" diye tekrarlıyor.

Kapsamı belirlemek yargının işi

Önce bir şeyi netleştirelim: Davanın kapsamının ne olacağını, nerelere kadar gidip nerede duracağını, kimin tutuklu kimin tutuksuz yargılanacağını tayin etmek bize düşmez. Bu yargının işidir. Yargı, suçun izini takip eder ve suçluların ayak izleri nereye kadar giderse oraya kadar gider.

Demokratik kamuoyunun burada dikkatli olması gereken tek nokta, yargı suçun peşine düşerken fikrin de peşine düşerse; darbeci faaliyetlerle darbeci fikirleri birbirinden ayırt etmezse, işte bu noktada gereken uyarı görevini yapmak, demokratik muhalefet bayraklarını yükseltmektir.

Darbeci olmak yasal suç değildir, darbe yapmak suçtur

Ama sözünü ettiğim bu toplumsal denetimin sağlıklı bir şekilde işlemesi için, her şeyden önce toplumun bu ayırımı doğru yapabilmesi; suçun nerede bitip fikir özgürlüğünün nerede başladığını ilkesel olarak doğru tayin edebilmesi gerekir.
Hepimiz biliyoruz ki, 28 Şubat darbesi medyadan siyaset dünyasına, yüksek yargıdan sivil toplum kuruluşlarına ve üniversitelere kadar geniş bir kesimin siyasi desteğini aldı. Bu kesimler açıkça ülkenin "irticacı" olarak gördükleri bir parti tarafından yönetilmesindense ordunun müdahalesini ve askeri bir yönetim kurulmasını tercih ediyorlardı. Yani siyasi çizgi olarak darbeciydiler. Ama darbecilerle somut işbirliği içinde değillerdi.
İşte yargının ve hepimizin yapması gereken ayrım budur. Darbeyi savunmanın da bütün diğer pozisyonlar gibi siyasi bir pozisyon -hiç şüphesiz utanılası bir pozisyon- olduğunu; dolayısıyla fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, yargının konusu olamayacağını kabul etmek; onları darbecilerle organik ilişki içinde olanlardan ayırmak... Darbeci zihniyetle toplum önünde, darbe işbirlikçileriyle yargı önünde hesaplaşmak...

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Gülay Göktürk / BUGÜN

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat