Hakemlere özgürlük

  • GİRİŞ19.12.2019 10:11
  • GÜNCELLEME20.12.2019 11:18

Sadece hakem kararlarına odaklanıp genel resmi kaçırıyoruz. Ve kısır bir döngü içinde tartışıp birbirimizle kavga edip duruyoruz. Çünkü sonuçlara bakıyoruz yalnızca, nedenlere değil. Hakemlerin hangi zihinsel ve ruhsal koşullarda görev yapmaya çalıştıklarını hiç dikkate almıyoruz. Karar verirken kendilerini rahat hissedip hissetmediklerini bilmiyoruz.

 

 

Bu yüzden değil mi genç hakemeler, yeni görev alan hakemler işlerini düzgün yapıp kendilerini göstermeye çalışıyor, ama zaman ilerleyip biraz palazlandıklarında, ortamı biraz tanımaya başladıklarında tutunabilmek için olumsuz yönde değişime uğruyorlar. Ondan sonra bazı pozisyonları bir türlü göremiyorlar, karar vermekten korkuyorlar ve pası hemen VAR’a atıyorlar. Ya da tam tersine, hiç VAR’a gitmiyorlar bile.

Oyun soğuyor

 

 

VAR derseniz o da başka bir âlem. Zaten aynı hakemler bir sahada bir VAR odasında değil mi? Anlaşılan orada da korku dağları bekliyor. Öyle olmasa bir ofsayt incelemesi için beş dakika geçer mi? Ama geçiyor maalesef. En son Beşiktaş-Malatya maçında mesela. Malatya’nın ilk golü gereksiz yere VAR’a gitti. Tamam kontrol için gitti diyelim. Ama biz oturduğumuz yerden bile ofsayt olmadığını gördüğümüz pozisyon için bu kadar beklemek niye? Sonucundan emin olduğumuz bir pozisyon için bizi esneyerek dakikalarca bekletmek niye?

Ama aynı maçta 3 tane, biri net penaltılık pozisyon var, hiçbiri için VAR devreye bile sokulmadı. Sokulsa alınacak karardan mı korkuldu yoksa?

Ondan sonra Sergen Yalçın maçın teknik analizini yapıyor; yok bu maçta taktik değiştirmiş, hücum futbolundan vazgeçmiş, insanlar zaten bizim memlekette sadece sonuca önem verirlermiş, öyleyse güzel futbol oynamanın bir faydasını görememiş bugüne kadar falan.

Tamam bu şekilde başarılı olursunuz ama bu rastlantılara bağlı olur. Ve bir de Yaşar Kemal Uğurlu gibi oyunun durmasına, temponun düşmesine, zaman geçirmelere aldırmayan, tersine bunları teşvik eden bir hakemin olmasına. Hakem anti futbola prim vermese, pozisyonları doğru değerlendirebilse, zaman çalan Malatyalılara müsamaha göstermese, Abdullah Avcı intihar edercesine orta alanı boşaltıp teknik kapasitesi çok zayıf Güven’i oyuna dahil etmese, 12 şuta rağmen yalnızca bir isabetli şutu olan o Beşiktaş’ı bile 2-0 yenmek mümkün olabilir miydi?

Adalet güzelleştirir

Takımların performansı bir yana hakem yönetimlerinin de futbolu güzelleştirmek yönünde olması şart. Futbolu katleden, haksız rekabete çanak tutan tutumlara pirim vermekten vazgeçmeleri şart.

Futbol oynamak isteyenle futbolu durdurmak isteyeni aynı kefeye koyduğunuzda sahadaki futbolun katledilmesine göz yummuş oluyorsunuz. Bu da ortamı geriyor. Ondan sonra duruma sinirlenen futbolculara kart göstermek daha da büyük haksızlık.

Önemli olan tüm bunlara neden olmayacak şekilde futboldan yana tutumunuzla otoritenizi maçın ta başında kurabilmek. Bunlar sahada güzel futbol oynanması için, adaletli futbol oynanması için hakemlerin zaten yapması gerekenler.

Ama işte bu noktada yine saha dışı faktörler devreye giriyor. Asıl değişmesi gereken hakemleri şaşkına döndüren futbol sistemimiz. Çünkü hakemleri baskı altına alan bu sistem devam ettiği müddetçe sadece bazı kişiler güçlenir buna karşın güdümlü futbolumuz en iyi olasılıkla yerinde saymaya devam eder.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat