Neden dar sokaklar?
- GİRİŞ10.03.2016 10:19
- GÜNCELLEME10.03.2016 10:19
Tur rehberimiz yan yana iki kişinin ancak geçebildiği dar sokaklar için şöyle bir açıklama yapıyor:
“Adayı ele geçirmeye çalışan yabancı güçlere karşı savunmada dar sokaklar önemlidir.
Çok sayıda saldırgan sokaklara doluşamaz. En fazla ikişer, ikişer girebilirler.
Nüfusu az olan Maltalıların onlara karşı savaşması böylece daha mümkün hale gelir.”
Akdeniz’in kadim kentleri koruma altındadır.
Kale içlerinde ya da surlarla çevrili bu kentlerde sokakların ortak özelliği bu “dar sokaklar”dır.
Tamamen savunma amaçlıdır.
SUR SOKAKLARI
DİYARBAKIR’ın Sur mahalleleri de UNESCO tarihi koruma kararı kapsamında.
Çağdaşları gibi Sur sokakları da “savunma amaçlı” olarak dardır.
Kandil’in “kurtarılmış coğrafya” oluşturmak için burayı ve bölgedeki benzer yerleri seçmiş olması tesadüf değil.
Zırhlı araçların, iş makinelerinin giremeyeceği o dar sokaklarda direniş stratejisi uzun süre dayanabilmiştir.
Ancak...
Sonunda Sur operasyonu da tamamlandı.
Cizre ve Silopi zaten bitmişti.
Sokakların darlığı ötesinde güvenlik güçlerinin “sivil halka zarar vermemek özeni” de operasyonun uzun sürme nedeni.
YANLIŞ HESAP
OPERASYONLARIN sonuna gelindiğinde Kandil’in “yanlış hesap yaptığı” ortaya çok net çıktı.
“Şehir savaşlarını halk savaşlarına dönüştürerek” kurtarılmış bölgeler üretmek, Suriye’deki gibi kantonlar oluşturmak planı tutmadı.
1 İktidar kararlı olarak üstüne gitti.
2 Güvenlik güçleri sivil halka karşı özenli ve şefkatliydi. (Özellikle Sur’da)
3 PKK’lılar ise tam tersine kent savaşına kalkıştıkları bu mahallelerde halkı kalkan gibi kullandılar.
Güvenlik güçlerinin açtıkları koridorlardan tahliye çağrılarına karşı -genellikle- sivil halka izin vermediler, sivil halkı -silah tehdidiyle- duvarlarda geçiş delikleri, tüneller açmakta, bariyerleri, duvarları, kuvvetlendirmekte, gıda temininde “cebren” kullandılar.
Halk, gerek bu nedenlerle ve gerek iki yıllık barış sürecinde alıştıkları huzur ortamının durup dururken ortaya çıkarılan şu “kent savaşları” ile bozulmasına, yaşamın cehenneme dönüşmesine tepkili.
PKK’ya destek vermediler.
“Sokağa dökülme” çağrısına sırt çevirdiler.
4 Özellikle Diyarbakır’da vali ve güvenlik güçleri çok yönlü diyaloğa açıktılar. STK’lar, yerel kanaat önderleri aracılığıyla operasyonların yanı sıra iletişim kanallarını da kullandılar.
HALKIN NABZI
BU durumda, PKK’nın halkı kaybettiği apaçık ortada.
Peki, halk devlete nasıl bakıyor?
“Kurtarıcı” olabildiği için memnun.
Geleceğe dönük de güvenli ortamın sürebileceğine inanç grafiği yükselişte.
Buna karşılık şu sorgulama da yapılıyor:
“Süreç boyunca, aylarca ve aylarca sokaklarımızda hendekler kazılırken, duvarlar örülürken, tüneller kazılırken, devlet güçleri daha o zamandan müdahale etmeliydi.
Bu hazırlıkların daha başlarındayken devletin güvenlik güçleri devreye girmeliydi.
Neden göz yumuldu?”
Halka, “o hendeklerin, duvarların, tünellerin kullanılmasına ihtiyaç kalmayacağı ve barış sürecinin sonuna ulaşılacağı” düşüncesini -kolay olmasa da- anlatmak gerek.
Yorumlar2