Özal’dan Erdoğan'a
- GİRİŞ13.07.2010 07:06
- GÜNCELLEME13.07.2010 07:06
Frenklerin bir söylemi vardır: “Ne düşündüğünü düşünürken beni düşünüyor mu diye düşünürüm, beni düşünmediğini düşüneceğimi düşünerek düşünmekten vazgeçmeyi düşünürüm.”
Kılıçdaroğlu “Referandum için ne demeliydi?” sorusu eksenindeki her tartışma bana bunu hatırlatıyor.
Bakın...
Birkaç düşünce örneği:
l Kılıçdaroğlu şöyle diyebilirdi: “Anayasa değişikliklerine HAYIR, referandumda HAYIR politikası benden önceki Genel Başkan Deniz Baykal’a aitti. Beni bağlamaz. Baykal gibi düşünmüyorum.”
l “Madem Anayasa Mahkemesi’nden geçen bir anayasa değişiklik metni var o halde Anayasa’ya aykırılık iddiamız karara bağlanmıştır. Bu haliyle seçmenlerimizi serbest bırakıyoruz. Kendi kanaatlerine göre ister EVET, ister HAYIR oyu verirler.”
l “Anayasa değişikliklerine referandumda EVET oyu vereceğiz, CHP’nin yerleşik tutucu kalıplarını kırarak radikal bir değişimi böylece topluma kanıtlayacağız.”
..........................
Daha bir dizi “zihni sinir” sesli ve yazılı düşünce.
Bunlara dalmak yazının başındaki söylem gereği “düşünmekten vazgeçmeyi” düşündürüyor.
Altın vuruş
Yok mu bunun başka yolu?
Sorunun en “basit” anlatımı çoğu kez en “doğru” seçenektir.
“Referandum güvenoylaması olacaktır...”
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Yorumlar3