Ortaklık mı kumpas mı?
- GİRİŞ14.06.2025 09:13
- GÜNCELLEME14.06.2025 09:13
Trump "Saldıracaklar haberiniz olsun" dedi. İran "Müzakere masasındayız, blöf yapıyorlar" diye düşündü. İsrail, "Ben kendi işime bakarım" deyip saldırıya geçti.
Orta Doğu'da Tel Aviv'in çıkarmak istediği büyük savaş, perşembeyi cumaya bağlayan gece saat 3 sularında ne yazık ki çıktı.
Sürecin buraya evrileceğine yönelik sinyaller oldukça açıktı aslında. Beyaz Saray ile Tel Aviv arasındaki son telefon görüşmesinden sonra Trump, "Saldırmayın" söylemini değiştirerek Tahran'ın agresifleştiğini belirtmişti. Akabinde CENTCOM bölgesinde çalışan Amerikalıların ailelerine gönüllü dönüş hakkı tanındı. Bir hareketlilik olacak burada derken Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu "İran 20 yıl sonra yükümlülüklerini ihlal etti" diyen bir rapor hazırladı. İsrail, saatler sonra operasyona başladı.
Amerikalılar hızla "Biz bu saldırıda yokuz" mesajı verdiler. Ancak Trump, gazetecilerin sorduğu "ABD operasyona katıldı mı?" sorusuna "Yorum yapmayacağım" dedi.
Saldırı gerçekleşti; hâlâ devam ediyor. Ne zaman sonuçlanacağı belli değil. O nedenle sizlerle birlikte tüm tarafların pozisyonlarını irdeleyelim.
İRAN SALDIRIYA NASIL BU KADAR HAZIRLIKSIZ YAKALANDI?
İran'daki yahudi varlığının mazisi 2 bin 500 seneye dayanıyor. Günümüzde 10 bini aşkın yahudi yaşıyor İran topraklarında. Tahran yönetimi bunlara "Siyonist olmayan dostlarımız" diyor. Peki ya siyonist olanlar?
İran'ın kalbinden İsrail istihbaratına belgeler kaçırılıyor, bilim adamları anbean nerede biliniyor, üsler içeriden dışarıdan görüntüleniyor. MOSSAD İran'da üs kurup kamikaze drone kaldırarak saldırı düzenliyor. Ne yazık ki zafiyet açığı İran cephesi için endişe verici seviyede.
2024'ün sonlarına doğru İsrail-İran geriliminde Tahran füze bombardımanı yapmış, biraz olsun imajını düzeltmiş en azından İsrail'in canını sıkmayı başarmıştı. Aynı tabloyu görebilecek miyiz bakalım. İntikam yeminleri edildi, kırmızı bayraklar çekildi ancak Tahran zaman kazanmak da isteyebilir.
Amerika'nın, İsrail ile birlikte suçlanması, vekil güçler üzerinden ABD üslerine saldırı ihtimalini doğuruyor. İran, Körfez'de de istikrarsızlık arzusunda olabilir. En uç noktada İran’dan 2019 ARAMCO saldırılarına benzer hamleler görebiliriz.
NETANYAHU BOMBA SESLERİYLE KOLTUĞUNU SAĞLAMA ALIYOR!
İsrail'in tek amacı Tahran'ın nükleer altyapısını hedef almak değil. Netanyahu'nun bazı öncelikleri var. Listenin başı, Gazze'deki soykırımı dünyaya unutturmak. Ardından İsrail'i savaşta tutarak kendi siyasi bekasını korumak geliyor.
Geçtiğimiz günlerde Knesset'te yine haredi yahudilerinin askere alınmasından kaynaklanan yeni bir koalisyon çatlağı oluşmuştu. 3 vekil ile koalisyon yerinde duruyor. Sokaklar karışık. Netanyahu yargı önünde hesap verme ihtimali ile karşı karşıya. Elbette İsrail'in güvenlik endişesini büyütmek isteyecek.
Bu koltuk sevdası ile bağlantılı olarak Amerika'yı iç ve dış politikada sıkıştırma arzusu da yatıyor Netanyahu'nun gönlünde. Hatırlayalım Amerika'daki göçmen krizi sonrası Trump'ın açıklamasını. "Dış güçler" dedi ciddi ciddi. İlk akla gelen Çin ve Rusya olsa da neden İsrail Amerika'yı karıştırmak istemesin? Trump'ın gitmesini en çok isteyenlerden biri muhtemelen Netanyahu.
Aynı Netanyahu, "yapma etme" diyen Trump'ı İran'a saldırarak da yok saydı, imajını zedeledi. Trump, güçsüz lider pozisyonunu toparlama arayışında çünkü İsrail’e sözü geçmiyor. En azından dünya sahnesinde böyle görüntü vermiş oldu.
Trump'ı arzu ettiği çizgiye yaklaştırmak isteyen Netanyahu, istediğini alıyor. Çünkü Trump her sıkıştığında "İsrail'in güvenliği" deyip, Tel Aviv'in arzularına boyun eğiyor.
Listenin son sırasına devrimi yıkma hedefini koyalım. Tüm komuta kademesinin sistematik biçimde hedef alınması, sadece orduya değil devrim muhafızlarına da saldırılması, otorite boşluğu oluşturmayı amaçlıyor olabilir. Böylece tabanda devrim heveslisi grupları hareketlendirmek isteyebilirler. İsrail, devrimi dışarıdan yıkmayı, olmazsa içeriden çözmeyi kafasına koymuştur belki de.
AMERİKA'NIN ROLÜ NE?
Orta Doğu'dan çekilmeye hazırlanan Amerika'yı yeniden bölgeye çekmek için kârlı bir fırsat kapısı bu saldırı İsrail için. Trump'ın ilk açıklamaları "İsrail mükemmel saldırdı, İran da bizimle anlaşsaydı" minvalinde. Aksi beklenilmez, çünkü kontrol kendisinde olmasa da "Kontrol bende" algısı oluşturması gerek. Netanyahu yönetimi de bu durumu köpürtüyor zaten. İsrail'e göre ABD müzakere süreciyle İran'ı yanıltarak hazırlıksız yakalanmasına sebep oldu.
Sadece iki seçenek var ortada. Ya Trump köşeye sıkıştı iç ve dış politikada. İsrail yanlısı söylemlerle imajını korumaya çalışacak. Becerebilirse İran'ı yeniden masaya çekip İsrail'i dizginleyecek.
Ya da Netanyahu'yu Orta Doğu'da ateşin içine attı, eline yüzüne bulaştırmasını bekliyor. Başarısız olurlarsa eli güçlenecek, böylece Netanyahu’nun iç siyasetteki zaaflarını gerekçe gösterip "Artık gitmesi gerek" diyerek İsrail siyasetine oynayacak.
RUSYA VE ÇİN BU KRİZDE NEREDE DURUYOR?
Moskova İran'ın arkasında durdu, açık destek verdi, İsrail saldırısını kınadı. Çin bir ton daha düşük şekilde gerginliği hafifletme mesajı verdi. Rusya Ukrayna ile oyalanmaya devam ettiği için İran’a ne kadar mesai ayırır şüpheli. Çin’in, enerji ve ticaret yollarının güvenliği açısından İran’da önemli çıkarları var. İstikrarsız İran, Çin’in doğrudan ekonomisine zarar vereceği için İsrail’in operasyonu oldukça kritik.
İki ülke, beklendiği üzere "İran'ı yalnız bırakmama" stratejisine sadık kaldı. Ancak alınan pozisyonlar askeri destekten ziyade diplomatik zeminle sınırlı. İsrail için ne kadar caydırıcılık taşıyacağı tartışmalı.
TÜRKİYE HADİSENİN İRAN-İSRAİL KAVGASINDAN ÖTE OLDUĞUNUN FARKINDA!
Hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan hem de diğer devlet yetkililerinden gelen mesajlarda diplomatik dil sert ve netti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın durumu takipte olduğunu, Cuma namazı sonrası Yüksek Düzeyli Güvenlik Toplantısının gerçekleştirildiğini açıkladı. Gazze'deki insanlık dramının gündemde kalmasına gayret edileceğini vurguladı. Çözüm için adres, Şiddet yerine masa gösterildi.
Nitekim Türkiye, bölgesel krizlerde taraf değil çözüm masasının kurucu aktörü olarak öne çıkıyor. Burada da alacağı stratejik pozisyonla güçlenmesini bilecektir.
H. Akif Küçükal / Haber7
Yorumlar39