6 Eylül 2025 tarihi itibariyle Gazze'deki soykırım 700. gününe girdi. Dünya hâlâ sessiz. İsrail hâlâ durdurulamıyor.

Dünya sessiz derken vicdan sahibi milyonları, Gazzeliler için dua eden İslâm âlemini, yaşananların insanlık için kara leke olduğunu bilen gayrimüslimleri işaret etmiyoruz elbette.

Yıllarca insanlıktan, insan haklarından dem vuran, demokrasiyi, hak-hukuk-adalet kavramlarını başka ülkeleri sindirmek için diline dolayan Batıya ve İsrail yönetimine ekonomik/siyasi yaptırım uygulamayan tüm dünya siyasetine tepkimiz.

86 YILDA HİÇBİR ŞEY Mİ DEĞİŞMEZ!

Varlığını özellikle 2. Dünya Savaşı'nda yaşanan Yahudi karşıtlığına borçlu olan ve bugün hâlâ o günlerin üzerinden siyaset yürütmeye çalışan İsrail yönetimi, yıllardır oynadığı anti-semitizm kozunun yanına dini öğretileri de ekleyerek tiyatroyu sürdürüyor Gazze'de.

Ne yazık ki çocuk ölümlerinin dini motiflerle normalleştirildiği İsrail'de, Gazze'deki soykırıma onay verenlerin sayısında önemli bir azalma hâlâ yok.

Bundan 86 yıl önce, Eylül ayının ilk haftasında, Nazi Almanyası Polonya'ya girmiş, dünya devam eden süreçte "holokost" kavramıyla tanışmıştı.

Üzerinden 86 yıl geçmesine rağmen, Nazi Almanyasını lanetleyenler, bugün İsrail'in Gazze'de neredeyse birebir gerçekleştirdiği soykırım karşısında gereken adımı atma iradesinden aciz durumda.

İSRAİL YÖNETİMİ, NAZİ ALMANYASI'NIN BİREBİR KOPYASI!

2. Dünya Savaşının başladığı günden tam 86 yıl sonra 1 Eylül tarihinde, Uluslararası Soykırım Bilimcileri Derneği (International Association of Genocide Scholars) İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin, soykırım suçunun yasal kriterlerini karşıladığını ilan etti.

Bu tarz akademik ve kurumsal yorumların Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhinde açılmış soykırım davasını da etkileme potansiyeli bulunuyor.

Eli kanlı İsrail hükümeti, bu karara öfke dolu bir açıklama ile yanıt verdi. Derneğin değerlendirmesini "utanç verici" buldular, İsrail'e karşı yalan kampanyası yürütüldüğünü savundular.

Şimdi bir karşılaştırma yapalım 86 yıl önceki Nazilerle, şimdiki Siyonistler arasında.

Nazi Almanyası, Yahudilerin Alman toplumunu çökerten düşman olduğuna dair propagandayı sürekli tekrarlayarak, Yahudileri şeytanlaştırıp soykırımı meşrulaştırmıştı.

Bugün İsrail yönetimi Filistinlilerin bebek-çocuk-kadın-yaşlı fark etmeksizin potansiyel terörist olduğunu savunarak sivil katliamlara kılıf uyduruyor. Hastanelere, ibadethanelere, sivillerin bulunduğu tüm alanlara yönelik saldırıları haberleştiren gazetecileri katledip, saldırı haberlerini "Yalan haber" olarak lanse etmeye çalışıyor.

Bir başka örnek verelim. İsrail Gazze'yi işgal etmekle kalmıyor. Batı Şeria'nın ilhakı hatta Lübnan'ın güneyine, Suriye'nin Golan Tepelerine ve çevresine genişleme arzusunu biliyoruz. Arz-ı Mevud hayallerini hesaba katarsak Türkiye sınırları bile kesmiyor İsrail'i. Bu işgal arzusuna "güvenlik endişesi" kılıfını uydurmuş durumdalar.

Nazi Almanyasına bakıyoruz, "Lebensraum" kavramı ile Doğu Avrupa’nın işgalini, Almanlar için yeni yaşam alanları arayışını görüyoruz.

Devam edelim.

İsrail'de aşırı sağcı ırkçı kanat, 7 Ekim'den bu yana Filistinlileri insan yerine koymadıklarını, "böcek" tarzı hakaretler sarf ederek hatta "hayvan" benzetmeleriyle ifşa etmekten çekinmiyor. Nazi Almanyasına dönüyoruz, "insan altı varlık" yani "Untermensch" kavramı ile karşılaşıyoruz. Nazilerin, propaganda, eğitim, medya ve yasalarla Yahudileri insan yerine koymadıklarını görüyoruz.

İsrail yönetimi, sayısız kere Gazzelilere "Kuzeye gidin, Güneye gidin" uyarısında bulunup, göç yolundaki sivilleri bile acımasızca katletti.

Gazzelileri Refah'ta sıkıştırdı, bombaladı. El Mevasi bölgesinde sıkıştırdı bombaladı.

Son işgalle sivillerin Sina çölüne sürülmesi konuşuluyor. Gazze'de kalanlara ölümden başka seçenek sunulmuyor.

Tıpkı Nazi Almanyası gibi. Tıpkı Yahudilerin sürülmesi ya da toplama kamplarında imha edilmesi gibi.

Ve soralım bunca benzerliğin arasında İsrail’e, utanç verici bulduklarının ne olduğunu!

DÜNYA BM ZİRVESİNDE NEYİ KONUŞACAK?

Tarih tekerrürden ibaret. İnsanoğlu ders çıkarmadığı için aynı hataları yapmakta ısrarcı. Başta vurguladığımız gibi, 86 yılda ne değişti masumların coğrafyalarından başka? Kamboçya, Bosna, Ruanda, Afganistan, Irak, Suriye, Arakan, Sincan.. Milyonlarca can.

Gazze, canlı yayında izlediğimiz, dijital kuşağa pompalanan insan hakları safsatasının, aslında nasıl da tüm insanlığı kapsamadığını gösteren modern tarihteki son soykırım.

Irak işgali sonrası Amerika'nın attığı bombalar nedeniyle sadece Felluce'de, 10 yılda kanser oranı yüzde 2 bin 200 artmıştı. Bebekler 2010'lu yıllarda endişe verici boyutta engelli doğuyordu. Bunun sebebi, atılan mühimmatın inşaat malzemeleri ile karışmasıyla ortaya çıkan kirli havanın solunmasıydı.

2025 itibariyle Gazze'de yolların yüzde 70'i yıkılmış durumda. Evlerdeki hasar, şehir genelinde yüzde 90. Tarım arazilerinin yüzde 85'i, sağlık tesislerinin yüzde 84'ü kullanılamaz halde.

50 milyon ton moloz yığınından bahsediliyor. Şehitlerin naaşları da bu moloz yığınlarının altında. Kanser başta olmak üzere çeşitli hastalıklar için ne denli tehlikeli bir havanın solunduğunu tahmin bile edemeyiz.

Tüm olumsuzluklarla birlikte, bir türlü ilan edilemeyen ateşkesle Eylül ayını karşılamış bulunuyoruz. Önümüzdeki 9 Eylül Salı günü 80. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplanacak New York'ta. Amerika, Filistin heyetinin vizelerini iptal etti.

2. Dünya Savaşı'nda Nazi soykırımına 4 yıl dayanmıştı dünya. Nazilere özenen Siyonistlere daha kaç yıl dayanacak bakalım..

H. Akif Küçükal / Haber7