Amerikan sağının en tartışmalı figürlerinden Charlie Kirk, 10 Eylül 2025 günü uğradığı suikastla hayatını kaybetti. Trump çizgisini sahiplenen, "Turning Point USA" isimli gençlik örgütünün lideriydi. Siyonizm hayranı İslam ve Türkiye düşmanı olan Kirk, sahnedeyken hedef alındı. Şaibeli bir ölüm daha, hem de bu günlerde..

KIRK'ÜN ÖLÜMÜ NEDEN ŞAİBELİ?

Neden şaibeli diyoruz, detaylandıralım hızlıca.

Sosyal medyada dillendirilen fazlasıyla iddia var bu konuda. Kirk'ün üzerinde ince bir çelik yelek olduğu, merminin bu yelekten sekip boğazına saplandığı öne sürüldü. Doğruysa, belki de amaç korkutmak ya da mesaj vermekti. Ancak işlerin ters gitmesi, Kirk'ün hayatına mal oldu.

Korumalarının saldırıdan hemen önce garip el işaretleri mesela? Anlam yüklenmeli mi?

Sonra, olay yerindeki delil karartma görüntüleri ortaya çıktı, bellek kartlarını apar topar topluyorlar.. 

Tüm bunlar "basit bir saldırı" dememizi zorlaştırmıyor mu?

Ölüm şekli kadar ölümünden sonraki gelişmeler de soru işaretleriyle dolu.

Saldırgan ateş açıktan kısa süre sonra 2 kişi apar topar gözaltına alınmıştı, biri yahudi kökenli George Zinn mesela. "Her şeyden nem kapmayalım" diyenler için bu bağlamın, 5 kişilik profesyonel bir ekip tarafından sürecin sahte şüpheli yönlendirmeleriyle asıl saldırgana kaçma imkanı tanımak olduğunu ifade edelim.

Şüpheliler serbest kaldıktan sonra ne oldu peki? 100 bin dolarlık ödül açıklandı. Saldırganın fotoğrafları basına dağıtıldı. 33 saat boyunca aranan şahıs Cuma günü gözaltına alındı. 

Suikast zanlısının ismi Tyler Robinson. 22 yaşında. Burslu mühendislik fakültesi öğrencisi. Utah'ın St. George bölgesinde gözaltına alındı. Yani suikast noktasıyla gözaltına alındığı yer arasında yaklaşık 400 kilometrelik, 3,5 - 4 saatlik bir mesafe var. Koskoca FBI, fotoğraflarına sahip olduğu şahsı 4 saatlik mesafede 33 saat sonra gözaltına aldı yani.

"FBI buldu" diyemiyoruz çünkü iddiaya göre suikast şüphelisi, eski kolluk kuvvetleri mensubu olan babasına suçunu itiraf etti, babası da polise haber verdi. Teslim oluş biçimi, erdemli davranış süsü verilmiş planlı bir senaryoya benzemiyor mu?

SUİKASTTE SİYONİSM ŞÜPHESİ!

Kirk, kendisini İsrail'in ve Yahudi halkının sadık bir savunucusu olarak görüyordu. "Benim yaşımda olup yahudi olmamasına rağmen İsrail'e bu kadar uzun ve sağlam destek veren kimse yoktur" şeklinde çarpıcı bir iddiası var hatta. Ancak siyonistlerin sevmeyeceği pek çok açıklamaya da sahip kendisi.

Örneğin 7 Ekim sonrası yaptığı bir konuşmada, yahudilerin üniversiteleri, kâr amacı gütmeyen kuruluşları, filmleri, Hollywood’u kısacası her şeyi kontrol ettiğini belirtiyor. Başka bir konuşmasında ise İsrail'in gerçekleştirdiği soykırıma dünyanın verdiği doğal tepkiyi "antisemitizm" suçlamasıyla örtme çabasına karşı çıkıyor.

Fakat bunlar sadece siyonistlerin tepkisini çeken açıklamalardı. Belki de kendisini ölüme götüren, geçtiğimiz haftalarda yaptığı Epstein-MOSSAD ilişkisine dair açıklaması oldu. Kirk, Epstein dosyasını diline dolayıp, dosyadaki MOSSAD izine işaret etti. Üzerine, İsrail hükümetini Amerikalıların dahi eleştiremediğinden dert yandı. 

Suikast, olağan şüpheli İsrail cephesinde, nasıl yankı buldu sizce?

Zaman çizelgesine göre suikasti ilk haber yapan İsrail basınından Jerusalem Post mesela. Netanyahu’nun suikastı Amerikan medyasından önce İsrail ajansları üzerinden dünyaya duyurması, “İsrail bu bilgiyi nasıl bu kadar çabuk aldı?” sorusunu sordurmuyor mu?

Tüm bu şaibeler üzerine Netanyahu'nun Fox News'e bağlanıp "Radikal İslamcıları" işaret etmesi, okları müslümanlara çevirmesi?

Tel Aviv tarafından, İslam ve Müslümanlar üzerinden oluşturulmak istenen nefret dalgası?

Gazze'deki soykırım devam ederken, Küresel Sumud Filosu yoldayken, Katar'daki suikast girişiminin ardından birileri gündem değiştirmek istiyor olabilir mi?

AMERİKA İÇ SAVAŞA MI GİDİYOR?

Charlie Kirk suikastinin ABD içindeki fay hatlarını da harekete geçirdiğini söylemek mümkün. Olay sonrası Cumhuriyetçiler ile Demokratlar kavgaya tutuştu. Utah'ta kelimenin tam anlamıyla kavga ettiklerini gördük. Sosyal medyada ise partizanların "Civil War" yani iç savaş söylemlerini dillendirdiğini rahatlıkla gözlemleyebiliriz. Cumhuriyetçiler Demokratları öylesine düşman olarak görüyor ki "Demokratların yönettiği kentleri hava kuvvetleri bombalasın" çağrıları yapanlar var.

Diğer taraftan siyahi bir saldırganın Ukrayna kökenli genç kadını metroda bıçaklayarak katletmesi sonrası, siyah ve beyaz Amerikalılar arasındaki kavgayı destekleyenler de tetiklenmiş halde. Afro Amerikanlar şiddet haklarından bahsediyorlar, beyazlar kendilerini güvende hissetmediklerini söylüyorlar. Sahte lisans sahibi olduğu iddia edilen yargıçların sokağa saldığı potansiyel suçlular, adalet sistemine duyulan güveni yerle bir etmiş durumda.

Kongre üyeleri, serbest kalan suçluların katil olması durumunda, kararı veren yargıcın sorumlu tutulmasını talep eden dilekçeler hazırlıyor kongreye sunmak için. Devlet kurumları birbirlerine düşmeye başlamış durumda.

İhtimallere bu zikrettiklerimizin ışığında şunu ekleyelim. Charlie Kirk suikasti, küresel-liberal elitler ile milliyetçi-muhafazakar blok arasında yıllardır biriken öfkenin, ırk ve sınıf çatışmasının bir sonucu olabilir mi?

“Bu saldırı kime yarar?” sorusunun cevabı hâlâ çok katmanlı. Ama kesin olan şu ki, bu cinayet Müslümanlara, Amerikalılara ya da sıradan halka değil; yalnızca küresel stratejilerin ve güç savaşlarının aktörlerine hizmet ediyor. O yüzden Kirk suikastını anlamak için yalnızca Utah’taki sahneye değil, Tel Aviv’den Washington’a, Brüksel’den Ankara’ya kadar uzanan hattın tamamına bakmak gerekiyor.

Hüseyin Akif Küçükal / Haber7