Gazze'yi susturmak isteyenler Sumud'un sesine takıldı
- GİRİŞ04.10.2025 09:13
- GÜNCELLEME04.10.2025 09:14
ABD ve İsrail'den barış planı çıkar mı?
Sumud, mazlumların nasıl umudu oldu?
İsrail yönetimi, algıyı lehine çevirmek için neler yapıyor?
Bu üç önemli sorunun etrafında haftayı özetlemeye çalışacağız.
ABD VE İSRAİL'İN PLAN HESABI TUTMADI!
29 Eylül akşamı, İsrail'in katil başbakanı Netanyahu Beyaz Saray'da ABD lideri Trump ile görüştü. Trump kameraların karşısına geçti, 20 maddelik bir anlaşmadan bahsetti.
Anlaşma rehinelerin derhal serbest bırakılması üzerine. Ancak İsrail'in Gazze'den tamamen çekilmesini içermiyor. Yeniden saldırı düzenlenmeyeceğine dair güvence yok. Ablukanın kaldırılması söz konusu değil. İki devletli çözüm hiçbir şekilde değinilmeyen bir konu.
6 Ekim'e kadar süre tanındı Hamas'a Washington tarafından. "Bunu imzala bak herkes onay verdi" diyorlar.
Hamas cephesi resmi olarak "hayır" yanıtı vermese de batı basınına yapılan açıklamalarda anlaşmaya sıcak bakmadıklarını dile getirdiler.
Peki bu anlaşma, bunca şehit, bunca direniş hikayesinden sonra bu diretme neden Filistinlilere?
Washington ve Tel Aviv'in bu planı apar topar devreye sokmasının sebebi, dünyanın dört bir yanında yükselen İsrail karşıtı dalga ve "Sumud Filosu"nun yaklaşmakta olmasıydı aslında.
Filo Gazze'ye ulaşmadan önce dikkatleri "anlaşma planına" çekecekler, Sumud'a da "Geri dönün, anlaştık" diyeceklerdi belki de. İstedikleri olmadı. Ne Hamas hemen onay verdi ne de Küresel Sumud filosu yolundan döndü.
SUMUD NEDEN ÖNEMLİ?
İsrail'in, Küresel Sumud Filosu'nun ablukayı delmesinden duyduğu endişeyi alelacele ortaya atılan bu anlaşma gözler önüne seriyor.
Donanma Gazze açıklarında set çekti fakat 44 gemiden biri, "Mikeno" adlı tekne, izleme verilerine göre Gazze sularına kadar yaklaştı. Yani bu, herkesin tahmin edebileceği üzere, şu demek oluyor.. 50 gemi yerine 100, 200, hatta 500 gemi olsa İsrail engeli aşılacaktı.
Bu anlamda Sumud Filosu, dünyanın gözünde "direnişin sembolü" olmuş durumda. Başarıya ulaştığını, amacına ulaştığını söyleyebiliriz. Tüm dünyaya cesaret veren bir adım oldu. Nitekim yeni gemiler de yola çıktı. Daha fazlası da yola çıkacaktır. Emeği geçen tüm vicdan sahipleri, insanlık onurunu taşıyan tüm aktivistler kucaklanmalı..
Düşünsenize bu gemideki aktivistlerin Gazze'ye ulaştıklarını. Onların gördükleri şahit oldukları manzara, anlatacakları İsrail'in maskesini bir kez daha düşürecekti. Hem de tüm dünya gözlerini Gazze'ye çevirmişken..
Bu nedenle de İsrail Sumud Filosuna yasadışı el koyduktan sonra kamuoyunu manipüle etmeye girişti. "Bu gemiler Hamas’a ait" demediler de "Hamas ile bağlantılılar, yardım taşımıyorlar" demeye kalktılar. Katil ordunun yetkilileri, Küresel Sumud Filosunu itibarsızlaştırma çabasına girdi. Çünkü korkuyorlar. Oluşacak etkiden korkuyorlar. Algıyı değiştirememekten, dünyayı manipüle edememekten korkuyorlar. Silahsız direniş sergileyen bir avuç insanın yüzlerindeki kararlılıktan bile korkuyorlar.
İSRAİL'İN DÜNYAYI KONTROL HEVESİ BİTMİYOR!
ABD ve İsrail yalnızca Gazze'yi değil, gençlerin bilincini de kontrol altına almak istiyor.
TikTok'un ABD operasyonlarını devralacak konsorsiyumun Oracle, Silver Lake ve Andreessen Horowitz gibi şirketlerden oluşması tesadüf değil.
Larry Ellison'un Yahudi kökenli olması da bu planın kimlerce yönlendirildiğini anlatıyor bizlere. Amaç Gazze'deki vahşeti gören genç Amerikalıların tepkisini bastırmak. Çünkü anketler, ABD gençliğinin artık Filistin'in yanında olduğunu gösteriyor.
Pew Research verilerine göre 30 yaş altı Amerikalıların %60'ı Filistin halkına sempati duyuyor.
Harvard/Harris araştırmasına göre 18-24 yaş grubundaki gençlerin %60'ı "İsrail'e değil, Hamas'a yakın hissettiklerini" söylüyor.
Bu tablo İsrail için kabus. Amerika'yı kaybeden İsrail'in yaşama şansı var mı? Elbette yok. Tüm tuşlara basıyorlar.
Şimdi yeni bir savaş başlatmış durumdalar bu anlamda. ABD'de bağımsız dış politika platformu Responsible Statecraft'ın ortaya çıkardığı "Esther Project" ile İsrail yanlısı içerik üreten influencerlara paylaşım başına 7 bin dolar ödendiği belgelenmiş durumda. İsrail yalanlarını sosyal medyada yaysınlar diye para saçıyor Tel Aviv. Çünkü algıyla baş edecek formül bulamıyor paradan başka.
Aynı zamanda Netanyahu, Elon Musk'la görüşmek istediğini de söyledi. X platformunu da denetim altına almak istiyorlar.
İSRAİL TÜRKİYE'DE KİMLERİ PARAYLA SATIN ALDI?
Tel Aviv yönetiminin bu adımı sadece ABD kamuoyunda attığını düşünmek fazla optimistlik olur. Elbette Türkiye de hedefte.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın "KAAN" ile ilgili açıklamasının çarpıtılması, Türkiye'nin İsrail'e ticaret yaptığı iddiaları, Sumud'un gölgesinde yürütülen dezenformasyon operasyonlarının parçaları.
Sosyal medyada Liberya bandıralı bir gemi Türkiye'ye mal edilerek "Türkiye İsrail'e ihracat yapıyor" algısı oluşturuldu.
Filonun rotası, her geminin konumu, tüm dünya tarafından canlı takip edilebiliyordu. Bu durumda Türkiye ile İsrail arasında gizli ticaret varmış gibi lanse etmek büyük bir dezenformasyon hamlesiydi. Bu yalan, gemilerin rotaları, GPS verileri, harita takibiyle kolayca çürütülebilecek bir iddia olmasına rağmen sosyal medyada hızla yayıldı.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, "İsrail bayraklı veya iltisaklı hiçbir geminin Türk limanlarına girişine izin verilmediğini, Filistin’e yardım taşıyan gemilerin ise belge ibrazı şartıyla kabul edildiğini" açıkladı. Gerçek kısa sürede ortaya çıktı. Fakat "çamur at, izi kalsın" işte.
Yine son 24 saat içerisinde iki Mossad ajanının Türkiye'de yakalanması, bu dijital manipülasyonların perde arkasını da gösteriyor.
Serkan Çiçek (gerçek adıyla Muhammet Fatih Keleş) ve avukat Tuğrulhan Dip, İsrail istihbaratıyla bağlantılı "Metron Faaliyeti" kapsamında gözaltına alındı.
Mossad'a çalıştığı öne sürülen bu kişiler, Filistinli aktivistleri takip etmekle suçlanıyor.
MASKELER BİR BİR DÜŞÜYOR!
Gelelim Avrupa'ya..
Almanya'da ve İngiltere'de "antisemitizm" bahanesiyle yine Filistin dayanışması hedef alındı.
Almanya'da sinagoglara saldırı planladıkları öne sürülen kişilere operasyon düzenlendi. Şahısların Hamas'la bağlantılı oldukları iddia edildi. Hamas ise bu iddiaları "asılsız" olarak nitelendirdi.
Manchester'daki Heaton Park Hebrew Congregation sinagogunun önünde, Yom Kippur günü, bir kişi önce araçla yayalara çarptıktan sonra bir güvenlik görevlisini bıçakladı. 2 kişi öldü, 3 kişi yaralandı. Saldırgan polis tarafından vurularak öldürüldü.
Sinagog saldırısı ve Sumud filosuna yönelik müdahalenin aynı güne denk gelmesi dikkat çekici değil mi? Belki de Gazze gündemini bastırmak için planlı bir manevra, olamaz mı?
Çünkü İngiliz sosyal medya kullanıcıları arasında kavga çıktı. Filistin eylemlerine katılanlar eleştirilmeye başlandı yahudiler tarafından. Gazze'ye ve Sumud'a destek eylemlerine katılan göstericilere "Filistin bayrağı sallamayın" denmesi, tam da saldırı gölgesinde toplumsal enerjiyi kırma amacına hizmet ediyor olabilir.
İtalya'da ise halk hükümete isyan içerisinde. Başbakan Meloni'nin Filistin'i tanımaması, sokak çatışmalarına ve greve sebep olmuştu İtalya şehirlerinde. Meloni bunun üzerine halkın tepkisinden çekinip Sumud Filosuna gemi gönderdi. Ancak onun da bir sınırı vardı. Hem gemiye "Geri dön" emri verdi. Hem de Küresel Sumud Filosunu eleştirdi. Sözde anlaşmaya atıfta bulunduğu "Filistin'e değil, barış planına odaklanalım" sözleriyle, siyonist çizgiye sığındı..
Bunun üzerine İtalyan halkı bir kez daha grev yaptı. İtalya limanlarından yeni gemiler yola çıktı.. Çünkü İtalya sokakları "barış planı" değil, "Adalet" istiyor. Tüm dünya halkları gibi..
Cumhurbaşkanı Erdoğan Cuma akşamı ABD lideri Trump tarafından telefonla arandı. Görüşmenin ana gündemi Gazze'ydi. Trump'ın Ankara'dan "ikna" beklemesi, aslında ABD'nin çözüm arayışının da göstergesi.
Ankara önce saldırıların sona erdirilmesinin önemine dikkat çekiyor ABD ile görüşmelerinde. Washington, Tel Aviv'i ne kadar dizginleyecek göreceğiz.
Yine de bugünün manzarasına bakarsak ne ABD - İsrail ortaklığındaki Gazze planı başarılı olacak ne de yeni Sumudlar engellenebilecek..
Hüseyin Akif Küçükal / Haber7
Yorumlar6