Batı neden Türkiye'ye mecbur

  • GİRİŞ08.11.2025 09:11
  • GÜNCELLEME08.11.2025 09:11

Son yıllarda küresel sistemin sarsıldığı her krizde, gözlerin çevrildiği yer hep aynı... Ankara...

Gazze'den Karadeniz'e, Kafkasya'dan Körfez'e kadar uzanan coğrafyada Türkiye sadece "bölgesel aktör" değil artık. Batı için stratejik zorunluluk hâline gelen bir ülke konumunda.

Ve bunun nedeni coğrafi konum değil, son yıllarda küresel çapta sergilenen liderlik.

TÜRKİYE OLMADAN HESAP TUTMUYOR!

Gazze'de oluşturulması planlanan uluslararası güçte İsrail'in "Türkiye yer almasın" talebini Washington’ın reddetmesi, bu zorunluluğun ilk işareti.

ABD, Türkiyesiz bir denge kuramayacağını açık biçimde görmüş durumda. ABD Basınından Türkiye'nin Gazze konusundaki önemine neredeyse her gün yeni bir atıfta bulunuluyor. Karşı cephede ise İsrail kanadından Türkiye'nin Gazze'de olmaması gerektiğine ilişkin peş peşe açıklamalar yapılıyor. En son Katil başbakan Netanyahu'nun Türkiye'ye güvenmediğini söylemesi mesela. Eş zamanlı BMGK'ya "Ortak Askeri Güç" konulu bir çalışma taslağı sunuldu. İsrail istemese de Türkiye'nin sahada yer alacağı bir plan adım adım resmileştirilme aşamasında.

İsrail istemiyor, çünkü Türkiye bugün hem NATO üyesi bir Müslüman ülke hem de Arap dünyasıyla diyaloğu sürdürebilen tek bölgesel güç. İsrail'in bölgesel liderliğine tehdit oluşturuyor. Türkiye'nin masada olduğu senaryoda İsrail'in kandırabileceği, sözünden cayabileceği bir durumun ihtimali ortadan kalkıyor. İsrail için en olumsuz gelişme

Washington'ın Ankara'ya bakışındaki değişimden kaynaklanıyor. Amerika için Türkiye, İsrail ve Arap dünyası arasında meşruiyet sağlayan tek güvenilir köprü konumunda.

Trump–Erdoğan görüşmesinde CAATSA yaptırımlarının kaldırılacağı sinyali de bu tabloyu tamamlamıştı esasen.

ABD, Rusya'yı çevreleme politikasında Türkiye'nin yerini dolduramayacağını biliyor.

Olası F-16 modernizasyonu ve F-35 sürecine dönüş ihtimali, Ankara'nın yeniden NATO'nun hava kalkanı olarak konumlanacağının da işaretçisi. Trump Türkiye'yi Rusya karşısında konumlandırmak için enerji ticaretine bu nedenle vurgu yapıyor. Henüz istediğini alabilmiş değil, işin açıkçası kısa vadede Türkiye-Rusya işbirliğinin bıçak gibi kesilmesi söz konusu da olamaz.

Yalnızca Amerika ile değil, Avrupa ile de Türkiye'nin ilişkileri gelişmekte. İngiltere ile imzalanan Eurofighter Typhoon anlaşması Avrupa cephesindeki tabloyu netleştiren bir başka örnek.

Londra, Almanya'nın itirazlarına rağmen Türkiye ile ilerleyerek, Ankara'nın Avrupa savunmasında kilit ortak olduğunu tescilledi. Akabinde Merz'in Ankara ziyareti dikkat çekiciydi.

Avrupa'nın güvenliği, Türkiye'nin dahil olmadığı bir senaryoda düşünülemiyor bugün itibarıyla.

 

TİCARETİN YENİ KALBİ TÜRKİYE!

Askeri ve stratejik yakınlaşmaların ardından, Batı'nın Türkiye’ye bakışı yalnız güvenlik ekseninde değil, ekonomi ve altyapı alanlarında da derinleşmeye başladı.

Ankara artık yalnızca sınırları koruyan bir müttefik değil, bölgesel ticareti, enerji akışını ve küresel tedarik zincirini yönlendiren bir merkez ülke haline geldi.

Bölgedeki ekonomik yeniden yapılanma Ankara merkezli ilerliyor.

Suriye'de Esed döneminin fiilen sona ermesi ve yeni yönetimin meşrulaşmasıyla başlayan süreçte, Türkiye’nin dâhil edilmediği bir Suriye senaryosunun sürdürülemez olduğu kabul edilmiş durumda. Diğer taraftan, Suriye cephesi yola Türkiye ile işbirliği içerisinde devam etmekte kararlı.

Doğu'ya geçiyoruz, Irakla yürütülen Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye'nin bölgesel ticaretteki rolünü kalıcılaştıran bir diğer hamle.

Rotada engel teşkil eden PKK belasında sona yaklaşılıyor. İran destekli milisler ise şii hilalinin zayıflayan halkası oldular Irak'ta.

Basra Körfezi'ni Türkiye üzerinden Avrupa'ya bağlayacak güzergah, Batı için Çin'in Kuşak-Yol projesine karşı geliştirilen en ciddi alternatiflerden.

Bugün Avrupa Birliği'nin dış ticaretinin yaklaşık %42'si Asya'yla gerçekleşiyor ve bu hattın %60'ı Çin merkezli rotalardan geçiyor.

Kalkınma Yolu'nun devreye girmesiyle, ekonomik projeksiyonlara göre Türkiye üzerinden taşınacak malların Avrupa-Asya ticaretinde %20’lik paya ulaşması bekleniyor. Bu da Çin rotalarının ilk kez ciddi bir rakip kazanacağı anlamına geliyor. Şimdi bu süreci ABD ve Çin arasında çetinleşen ticaret savaşları üzerinden okuyalım. Batı'nın neden Türkiye'ye destek vermek durumunda kaldığını anlayabiliyoruz değil mi?

Aynı dönemde Türkiye'nin Körfez ülkeleriyle kurduğu stratejik ittifaklar, savunmadan finansa uzanan güçlü bir ekonomik hat oluşmasını sağladı.

2024'te Körfez fonlarının Türkiye'ye yönelen doğrudan yatırım miktarı 15 milyar doları geçti. Bu rakam, bir önceki yılın iki katı.

Batı, bu süreci destekleyerek bölgedeki sermaye akışının Ankara üzerinden Avrupa'ya taşınmasını tercih ediyor.
 

AVRASYA DENKLEMİNDE KÖPRÜ DEĞİL, MERKEZ!

İbrahim Anlaşmalarına Kazakistan'ın dahil edilmesiyle, Orta Asya ilk kez Arap dünyasıyla doğrudan entegrasyona girdi.

Bu hem enerji hem ulaştırma açısından yeni bir Avrasya mimarisi doğuruyor.

Türkiye burada, Türk Devletleri Teşkilatı ve Arap dünyası arasında çift yönlü kilit ülke konumunda.

Avrupa meseleye Rusya’nın nüfuz alanını daraltmak olarak bakıyor. ABD ise Çin'in Orta Asya'daki etkinliğini sınırlama fırsatı.

Avrasya'da oluşan tabloyu Avrupa ülkeleri ile Orta Asya arasında kurulan yeni işbirlikleri tamamlıyor.

Trans-Hazar enerji koridoru ve Orta Koridor projeleriyle Türkiye hem enerji hem ticaretin merkezi konumuna oturdu. Avrupa ve Orta Asya ülkeleri arasındaki işbirliğinden Türkiye'nin nasıl kazançlı çıkacağını geçtiğimiz 19 Nisan'da kaleme aldığımız yazımızda değinmiştik. Göz atmak isteyenler için linkini şöyle koyalım ve devam edelim.  "https://www.haber7.com/yazarlar/h-akif-kucukal/3523460-ankara-turk-devletlerinin-tavrina"

Avrupa, bugün doğalgaz ihtiyacının %33'ünü hâlâ Rusya'dan karşılıyor. Bu oran 2021'de %45'ti.

Türkiye'nin devreye aldığı TANAP ve Türk Akım hatları sayesinde bu bağımlılık her yıl kademeli olarak azalıyor.

Avrupa artık gazı Rusya’dan değil, Türkiye üzerinden almak istiyor.

Aynı şekilde Zengezur Koridoru, Türkiye'yi doğrudan Orta Asya'ya bağlayarak Doğu-Batı hattını bütünlüyor.

Bu hat, Avrupa için Rusya'ya, ABD için Çin'e karşı stratejik alternatif anlamına geliyor.

Türkiye böylece yalnızca bir transit ülke değil, yeni Avrasya düzeninin lojistik ve diplomatik omurgası hâline geliyor.
 

TÜRKİYE BU GÜCÜ NASIL KORUYACAK?

Bugün Batı için Türkiye, hem Rusya'ya karşı enerji sigortası hem Çin'e karşı ticari denge hem de Orta Doğu'da meşruiyet ve istikrar sağlayan siyasi köprü konumunda görüldüğü üzere.

Ankara’nın dış politikadaki esnekliği, ekonomik ağlarını çeşitlendirmesi ve bölgesel diplomaside oynadığı yapıcı rol, onu "alternatif" olmaktan çıkarıp zorunluluk hâline getirdi.

Kısacası Türkiye artık denge unsuru değil, dengenin ta kendisi. Savunma sanayinde yerlilik oranının arttırılmasıyla Askeri caydırıcılık elde edilmiş durumda. Aynı anda hem NATO üyesi olup hem de Şangay İşbirliği sürecinde masada yer alarak diplomatik esneklik sergilenmiş durumda. Coğrafi konum itibariyle Enerji, lojistik ve finans hatlarıyla aynı anda Avrupa, Körfez ve Orta Asya ile etkileşim sağlanılabiliyor. Ankara bu dengeyi koruduğu müddetçe bölgesel etkisini dönemsel bir avantaj değil kalıcı bir güç unsuru olarak gösterecektir.

Yorumlar2

  • bozkurt 3 saat önce Şikayet Et
    kalemine sağlık bu yazıyı özgür özele mail olarak atsa siyasi kültürü artsın
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • vedat 4 saat önce Şikayet Et
    zengezur koridorunu abdye peşkeş çeken darbeci, israil sevici İlham aliyeve dikkat. TÜRKİYEYİ HER AN SATABİLİR: Bu pisliğin kalbi israil için atıyor
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat