Kimin savaşı, kimin barışı?
- GİRİŞ22.11.2025 09:13
- GÜNCELLEME22.11.2025 09:13
19 Kasım, Ukrayna-Rusya savaşının önemli dönüm noktalarından biri olarak tarihe geçebilir. Trump'ın 28 Maddelik Barış Planı basına sızdırılmış durumda. Sızdırılmış diyoruz çünkü hem resmi bir açıklama gelmedi hem de söz konusu planın Ukrayna ve Avrupa ülkelerince tartışılmaya açıldığını görüyoruz. Madalyonun diğer tarafında, sızdırılma zamanına bakınca Amerika'nın Ukrayna üzerinde baskı kurma amacı taşıdığını öne sürebiliriz.
Öncelikle anlaşma maddelerinin içeriğine kısaca değinelim daha sonra ise neden sızdırıldığına değineceğiz.
Kağıt üzerinde Rusya ve Ukrayna'ya güvenlik garantileri veriliyor. Daha doğrusu planın pazarlamasında omurga bu konu üzerine yoğunlaşmış durumda.
Ukrayna Donbas'ın tamamını kaybediyor. Luhansk, Donetsk üzerindeki iddiasını terk ediyor. Herson ve Zaporijya'yı mevcut halinde Rusya'ya teslim ediyor. Keza Kırım'ı da.
Askeri kabiliyetleri sınırlandırılıyor. Ukrayna ordusuna 600 bin personel sınırı getiriliyor. Rusya'yı hedef alabilecek uzun menzilli füzeler elinden alınıyor. Yabancı, özellikle Avrupalı gönüllü birlikler ülkeden çıkarılıyor ve NATO faaliyetleri yasaklanıyor. Yasaktan kastımız, hem Ukrayna anayasasına hem de NATO tüzüğüne "Ukrayna NATO'ya girmeyecek" tarzında bağlayıcı bir hüküm konuluyor. Sadece fiili değil hukuki bir blokajdan bahsediyoruz kısacası.
Ukrayna kısmını kısaca özetlersek bu şekilde. Rusya'ya parmak sallanan kısımda öne çıkan başlık saldırmazlık anlaşması. Ukrayna ve Avrupa ile kapsamlı bir anlaşmadan söz ediliyor. Saldırıların sona ermesi durumunda Rusya'ya yönelik yaptırımlar kademeli olarak kaldırılacak. Rusya, G-8'e geri dönecek, küresel ekonomiye yeniden entegre edilecek. Dondurulmuş Rus varlıkları meselesinde ise bir kısmı Ukrayna'nın yeniden inşasına ayrılmak suretiyle Rusya'ya iade yapılacak.
Ayrıca planda, Rusya ve ABD arasında enerji, doğal kaynaklar, yapay zeka, Arktik bölgesindeki madenler gibi alanlarda uzun vadeli ekonomik işbirliği başlığı da bulunuyor.
Sözün özü Amerika, Çin ile mücadelesinde Rusya engelini kısa-orta vadede yok etmeyi kafasına koymuş gibi duruyor. Sızdırılan plana göre Washington yerine Moskova'dan da çıksa bu plan anca bu kadar olurdu. En azından öyle gözüküyor.
METİN NEDEN SIZDIRILDI?
Girişte kısaca değindiğimiz bölümü biraz daha açar ve hadiseye çift taraflı bakarsak, bu planın sızdırılmasıyla Ukrayna ve Avrupa cephesinin kamuoyu desteğini alarak plandaki bazı maddeleri revize etmek ya da tartışmaya açmak amacında olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü yukarıda vurguladığımız gibi ABD'nin hazırlık yaptığı plan Moskova'nın tezleriyle neredeyse bire bir örtüşüyor.
Diğer taraftan zamanla oldukça manidar. Son haftalarda sıklıkla Ukrayna'nın içinde cereyan eden ve Batı'nın Zelenskiy yönetimine verdiği desteğin yıpranmasına sebep olan Mindichgate yolsuzluk skandalı ile yine Zelenskiy'e yönelik halk desteğinin yüzde 25'lere gerilemesi, Washington tarafının Kiev yönetimine "İmzala şu anlaşmayı" diyebilme cesareti sergilemesine yol açıyor.
Kiev'e açık bir baskı var ortada. "Bu plan masada, arkanda Batı dağılırken, içeride desteğin erirken fazla manevra alanın yok" deniliyor. Trump'ın plan hayata geçmesi durumunda "Dünyada çözdüğüm bilmem kaçıncı savaş" diyeceği de aşikar.
Nihayetinde -çok önemli olmasa da- kim tarafından sızdırıldığı sorusu, nedenleriyle anlam kazanıyor. Şu anda müzakere masası kurulmadan kamuoyu masası kurulmuş durumda.
TRUMP NE İSTİYOR?
ABD Başkanının tek arzusu Çin ile mücadelede avantajlı pozisyon almak. Ana hedefin dışında elde edeceği tüm yan kazançlar eşantiyon. Trump ve ekibi Ukrayna savaşını Rusya'yı cezalandırma dosyası olarak görmüyorlar. "Evet Rusya kazanacak bu savaşı ancak Çin'e yaklaşmayacak" şeklinde yorumluyorlar. En azından attıkları adımlar bu düşünceyi uyandırıyor.
Eşantiyon kısmına gelince, "3-4 yıldır bitmeyen trilyonlarca dolarlık savaşı ben durdurdum" cümlesi başlı başına Nobel’i getirebilir Trump'a. İç politikada da altın değerinde bu meseleyi bu şekilde pazarlamak.
E söz konusu Trump olunca meselenin bir de ekonomik boyutu var. Küresel ticarete Rusya'yı yeniden kazandırmak, Ukrayna'nın yeraltı kaynaklarından payına düşeni almak Trump coşkuyla sevindirecek gelişmeler.
Şimdi Trump'ın hırsı, neden Ukrayna'ya baskı yaptığı daha net anlaşılıyor değil mi?
MOSKOVA'DA NASIL YANKILANDI?
Rusya için ortada dolaşan maddeler barış planına ait değil. Sahadaki üstünlük hukuki yönden tescilleniyor adeta. Ukrayna küçülecek, NATO tehdidi duracak, yaptırımlar kaldırılacak. Daha ne olsun. Kremlin temkinli açıklama yaptı "elimize ulaşan bir şey yok" minvalinde. Fakat muhtemelen keyiften dört köşe takip ediyorlardır olup bitenleri.
KİEV ADİL BARIŞA İNANACAK MI?
Amerika tamam, Rusya tamam. Ukrayna ve Batı tüm kırmızı çizgilerinin delinip geçilmesine razı olacak mı? Asıl soru bu.
Kiev yönetiminin BM ve uluslararası hukuk temelinde defalarca üzerinde durduğu 3 başlık vardı. Rus işgali altındaki toprakların geri alınması, savunma kapasitesine dış sınırlama getirilmemesi, NATO ve AB üyelikleri gibi kararların Ukrayna'nın kendi iç meselesi olması ve bu konuda egemen karar alabilmesi.
Diğer yandan dünya belki savaşı 2022'den bu yana takip ediyor ancak Ukraynalılar için savaş 2014'te başladı. Ukrayna toplumu bir varoluş mücadelesi olarak bakıyor savaşa. Barışın kabul edilmesini güçleştiriyor bu bakış açısı. Ortak kanı, "Kiev imzalasa bile Ukrayna toplumu bu metni kabul etmez" yönünde. Güvenliklerinin garanti olup olmayacağı konusunda da tereddütleri var. Rusya'ya verilecek bu boyuttaki tavizin, geri dönülemez başka olumsuz sonuçlara, yeni saldırılara kapı aralayıp aralamayacağından da emin değiller.
Ancak tüm bunlara rağmen, "Ukrayna köşeye sıkıştı mı, kabul etmek zorunda mı?" soruları da oldukça kıymetli.
Sahadaki tablonun, Kiev'in elini zayıflattığı muhakkak. Rusya uzun süreli savaşa karşı Ukrayna'dan daha hazırlıklı. Ukrayna ise Batı desteği olmaksızın nefes alamayacak durumda. Böyle bir denklem önümüzdeyken Ukrayna'da yaşanan yolsuzluk skandalı, 100 milyon dolarlık rüşvet şeması, kabinedeki istifalar, daha önce zikrettiğimiz gibi yönetime duyulan güvendeki azalma...
Belki de bu plan Zelenskiy'nin başta olmadığı yeni bir Ukrayna'nın önünü açacak. Yeni olası liderin işi kolay mı? Değil. İmzaya zorlanan devlet ile teslim olmayı reddeden toplum arasında sıkışmış bir alanda kalacak.
TEK GÜVENİLİR ORTAK YİNE TÜRKİYE!
Avrupa şimdilik Amerika ile tamamen köprüleri atmaya cesaret edemediği için gerçekçi bir tavır ortaya koyamıyor. Savaşın mali yükünü taşımaya da ABD'nin güvenlik şemsiyesinin altından ayrılmaya da gücü yok.
Türkiye ise özellikle son dönemde sıklıkla üstlendiği güvenilir ortak rolü için kıymetli bir konuma yerleşmiş durumda. Tabloya bakınca Zelenskiy'nin son ziyaretinden de çıkarım yaparak Kiev için nefes borusu, Washington için meşruiyet ortağı, Moskova için ise dengeli aktör kimliğiyle öne çıktığını görebiliyoruz. Barış mimarisi ne yönde kurulursa kurulsun, Ankara'nın masa dışında kalması pek kolay değil.
Önümüzdeki günler bizlere gerçek bir barış gösterir mi bilinmez ancak kimin kazanıp kimin kaybettiği hakkında net çıktılar verecek gibi duruyor.
Hüseyin Akif Küçükal / Haber7
Yorumlar3