Yeryüzü kitabının en güzel sayfalarından

  • GİRİŞ01.05.2018 09:40
  • GÜNCELLEME01.05.2018 09:40

Seyahat, dünya kitabının farklı sayfalarını okumak gibi. Her bir sayfa yeni bilgiler, yeni düşünceler ilham ediyor. Seyahat kültürü ülkemizde son yıllarda daha çok yaygınlaştı. Seyahat imkanlarının artması, refah düzeyinin yükselmesi, ilgi alanlarını genişletti.

Eski Türkiye sosyolojisi, seyahat konusunda genel olarak iki farklı yönelime sahipti. Dindar, muhafazakar kesimin seyahat söz konusu olduğunda ilk durağı hac/umre iken, seküler kesim batı başkentlerini tercih ediyordu. Öyle ki her yıl Londra, Paris ya da Roma’ya hatta Küba’ya gitmek bir nevi farziyettendi kimi aileler için. Son 20 yılda sermayenin rengi değişti, Türkiye önemli bir dönüşüm geçirdi ve buna bağlı olarak seyahat rotaları da değişip çeşitlendi.

Dış politikanın 360 derecelik açısı, vize kolaylığı sağlayarak işadamlarının, öğrencilerin, ailelerin destinasyon sayılarını artırdı. Her yeni rota, farklı bir kültürle tanışmak demek. Sözgelimi şu an bulunduğumuz Özbekistan’a gelmek demek, İpek Yolu’nun geçtiği özgün bir Orta Asya kültürüne kapı aralamak demek. Seyyahların ‘dünyanın güneşe bakan en güzel yüzü’ diye tarif ettiği Semerkand, İslam akaidinin şekillendiği dünyaya pencere açmak demek. Taşkent ve Buhara, Timur’un dünyasına yeni bir perspektiften bakmak demek. Timur’un tarihimizdeki kötü şöhretini bir yana bırakıp, sanatına bakalım mesela…

Timur devri sanatı gerçek anlamda bir sentez sanatıdır.

Ufku, İran, Orta Asya, Afganistan ve Hint’e açılan mahalli farklılıkları bir araya getiren göz alıcı bir ahengin bileşkesidir. Timur’un oğlu Şahruh ve Uluğ Bey’in döneminde zirveye ulaşan bu sanatsal gelişim, mimari eserlerde vücut bulmuştur. Sırlı tuğla, mozaik ve çinilerle tezyin edilen yapılar, İslam mimarisinin en güzel örneklerini temsil eder. Görkemli kubbeler, mekanın heybetini artırmış, yüksek kasnaklı kubbelerin iç süslemelerinde bitki, yazı ve geometrik motifler kullanılmıştır. Kufi hat, mimari eserlerin karakteristik unsurlarındandır.

Özbekistan, Timur’dan öte Ali Şir Nevai, Harezmi, İbn Sina, el-Biruni gibi İslam bilginlerinin hatıralarının olduğu bir ülke. Türk-İslam medeniyetinin ana damarları buradan geçiyor. Yeryüzü kitabının bu sayfaları, yitirilmiş, paranteze alınmış, bugün artık ülkemiz gençlerinin hafızasında karşılığı olmayan bir sayfa ne yazık ki. Seyahat, bu damarları açmak, onlardan beslenmek için bir harekat noktası.

Bu yılın başında Özbekistan ile 30 günlük vize serbestisi anlaşması yapıldı. Normal şartlarda Türkiye ile Özbekistan arasındaki yıllık turist sayısı, ülkemizden Özbekistan’a 50 bin, Özbekistan’dan Türkiye’ye 200 bin. Yeni anlaşmalarla turist sayısının 500 bin olması hedefleniyor.

Bu gidiş gelişler, iki kültür arasındaki fikri akrabalıkları da ortaya çıkaracak, sözgelimi Arapça, Farsça ve Türkçeden oluşan 45 bin eserlik Orta Asya’nın en büyük İslami yazma eserler koleksiyonu ile tanışmaya imkan sağlayacaktır. Batı Rönesans’ına ilham olan bu bilim mirası, ülkemiz gençliğine ufuk verip, özgüven aşılayacaktır.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat