Kudüs’e destek

  • GİRİŞ19.05.2018 10:22
  • GÜNCELLEME19.05.2018 10:22

İslam dünyasının birliğe olan ihtiyacı, tarihin her döneminde dile getirilen, hakkında kitaplar yazılan, nutuklara konu olan bir mesele. Aynı kıbleye dönen Müslümanların, her gün beş vakitte cuma hutbelerinde, bayram namazlarında, kandil gecelerinde ‘amin’ dediği bu dua, bugün de en taze biçimde güncelliğini koruyor. Fakat ümmetin bu arzusu ne yazık ki, bağımlı siyasi liderler nedeniyle bir rüya ve hayal olarak kalıyor. Toplumlar bu bariyerleri aşacak inanca sahip olsa da, etnik ve milliyetçi kışkırtmalar bu ayrılık damarlarını beslemekte ve darmadağınık bir İslam dünyası gözlenmektedir. Bu nedenle Müslümanların ben algısı özgüvenden ve cesaretten yoksundur, bilinçleri yaralıdır.

Böyle bir ortamda Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın varlığı, İslam dünyası adına son derece kıymetli bir fırsattır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece ülkesinde değil, İslam dünyasında ve hatta yerkürenin tümünde, mazlumların yanında bir duruşun müdafidir. Din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin dile getirilen, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ hakikati, onun tarafından en güçlü biçimde dillendirilmekte, Afrika’nın asırlardır maruz kaldığı sömürü düzeni en çok onun tarafından eleştirilmektedir. Filistin davası en çok onun tarafından sahiplenilmektedir. Yerleşik paradigmaları sarsan bu duruş, Batı tahakkümü altındaki kurulu düzen tarafından hep bir tehdit olarak algılanmaktadır.

Sayın Erdoğan’ın vicdani ve insani sesinin olmadığı bir dünya düşünün; ‘dünya beşten büyüktür’ hakikatinin hiç dillendirilmediği, Kudüs’te, Suriye’de, Arakan’da mazlumların haklarının savunulmadığı, zulmün ifşa edilmediği bir düzen hayal edin. Zulüm ve sömürü düzeninin bayramıdır bu.

Hakikati bir kere duyan insanın, artık eskisi gibi olması mümkün değildir. Nitekim bu duruş, dünyadaki kurulu düzenin meşruiyetini temelden sarsmış, insanlığın vicdanında yeni bir sayfa açmıştır. Kudüs söz konusu olduğunda da, durum aynıdır.

Kudüs, Sayın Cumhurbaşkanı’nın vicdan odaklı dik duruşunun temel konularından birisidir. Kudüs’le ilgili her konuda İslam İşbirliği Teşkilatı aksiyon almaya çağırılmış, kurumlar harekete geçirilmiştir. Türkiye’nin liderliği, yardım koridorlarının açılmasına vesile olmuştur. Dün İstanbul’da gerçekleştirilen İİT toplantısı ve o toplantının etki gücünü artıran Yenikapı mitingi, bu büyük hassasiyetin en güncel yansımasıdır. Türkiye, hem devlet nezdinde, hem de sivil toplum kuruluşları aracılığıyla toplum nezdinde bu duruşunu sürdürdükçe, Müslüman toplumlar hakikatin daha çok farkına varacak, hakim dünya düzeninin yürütücüleri yeni harekat planları oluşturmak durumunda kalacaktır. Nitekim bu yazının yazıldığı saatlerde Yenikapı’da Kudüs’e destek sözleri yankılanırken, Birleşmiş Milletler İsrail katliamına soruşturma komisyonu kurma kararı almıştır. Bir kere daha söyleyelim; iman varsa, inanç varsa, imkan da vardır. Yeter ki, inandığımız şey hakikat olsun!

Akşam

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat