Mercedes’ten itikafa

  • GİRİŞ09.06.2018 10:36
  • GÜNCELLEME09.06.2018 10:36

Gençlik, insan hayatının en çalkantılı dönemi belki de. İtirazlar, arayışlar, protestolar, bu dönemde zirve yapıyor. Sonra yavaş yavaş sular durulup, her şey yerini buluyor.

Gençlerin arayış dönemlerinde ilginç tecrübeler yaşadığına şahit oluyorum. Bunlardan biri ‘Mercedes’ten itikafa’ hikayesinin kahramanı… Lise öğrencisi bir genç. Arayışları var. Ama bu arayış, inanç konusunda bir kafa karışıklığından kaynaklanmıyor. Din ile kurduğu ilişkiyi taklidi değil tahkiki, yani araştırılmış, tahkik edilmiş bir düzleme oturtma çabasından kaynaklanıyor. Allah, Peygamber ve Kitap konusunda sağlam bir temeli var, bunlara inancı tam. Bir şeyi Allah emretmişse sorgulamanın kapısını kapatacak kadar teslim olmuş. Fakat nefsini bu teslimiyet potasında eritmenin yollarını deniyor. Aslında zihnin çengel atan sorgulamalarını bir zırhla muhafazaya alıyor.

İtikaf da sığındığı metotlarından birisi. Malum itikaf, dünyevi işlerden uzak durarak nefsi arındırmak. Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettikten sonra her Ramazan’ın son on gününde mescide kapanır ve gerekli ihtiyaçlar dışında çıkmayarak gününü dua ve ibadet ile geçirirdi. O da öyle yapıyor. Bu yıl 2. denemesi.

Babasının ‘Mercedes’le bıraktığı ‘itikaf’ta, varlığın yüklerinden kurtulup hiçliğin provasını yapmaya talip oluyor. Akranlarının eğlence mekanlarında haz peşinde koştuğu bir zamanda bir hasır ruloyu koltuğunun altına koyarak mabetlerin sessizliğinde kendini arıyor.

Kendini bularak çıkmasını umut ederiz. Kişi kendini bulduğu zaman Rabbini de bulur ve hayatın gerçek anlamına ulaşır.

Türkiye’de dinsel yaşantıyı analiz ederken çok genel yargılamalarda bulunabiliyoruz. Deizm ya da ateizm yaygınlaşıyor gibi veriye dayanmayan genellemeler yapıyoruz. Oysa bu tür nice özel hikaye var. Bir gencin maddi varlıktan manada arayışa sığınışını, onu şekillendiren okul, toplum yaşantısını irdelemek gerek. Ama bunu yaparken onları sosyolojik, siyasi, politik araştırmalarımıza bulaştırmadan, safiyetleriyle baş başa bırakarak yapmak önemli. Söz konusu örnek, gelecek adına bir umut ışığı. Gençleri bağımlılıkların pençesinden koruma çabası arasında bu ışığın yolunu bulmasına fırsat verirsek, toplum adına ne büyük kazanım.

Dinin algılanma biçimi, ülkemizde sorunlu bir konu. Eski resmi ideolojinin ‘Dinle olmuyor, dinsiz de olmuyor’ ikilemi içinde yetişen bir nesilden sonra, içinde birçok rengi barındıran bir gençlik sosyolojisi ile karşı karşıyayız.

Gençliğin din algısı ve temayülünü, genel geçer, verisi olmayan yorumlara ya da klişelere yaslanarak açıklamak yerine, tekil örneklere de kulak vererek analiz etmek, buna göre bir din eğitimi modeli ortaya koymak en doğrusu.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat