Pergelin diğer ayağı Güney Afrika’da

  • GİRİŞ28.07.2018 09:48
  • GÜNCELLEME28.07.2018 09:48

Sayın Cumhurbaşkanı’nın Güney Afrika ziyareti vesilesiyle pergelimizin ayağı bu kez dünyanın bir başka ucunda. Bu ziyaretler, Türkiye’nin Türkiye’den ibaret olmadığını bir kez daha hatırlatıyor her seferinde. Güney Afrika ile resmi diplomatik ilişkilerden öte, dayanağı inanç, fikir ve duygu kardeşliği olan eski bir ilişkimiz var. Önce Hollanda, ardından İngiltere tarafından sömürülen Güney Afrika, ırkçılığın çok yakın zamanlara kadar hakimiyetini kurduğu bir coğrafya idi. Böyle bir tarihsel süreçte Sultan Abdülaziz döneminde hem Müslümanların eğitim sorunlarına katkı sunmak, hem de Müslümanlar arasındaki ihtilaflarda arabulucu olmak maksadıyla çeşitli coğrafyalara elçiler gönderildi. Güney Afrika’ya da 1863 yılında Ebubekir Efendi adında bir alim geldi. Ebubekir Efendi’nin aile üyelerinin hâlâ yaşadığı Güney Afrika’da dini, kültürel açıdan hayli etkili izler bıraktığı biliniyor. Saygın bir ilim adamı olan Ebubekir Efendi, sömürgecilik altında pusulasını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Müslümanlara yönelik ilmihal kaleme almak yanında açtığı eğitim kurumlarıyla köklü yatırımlar yapıyor. Osmanlı İlahiyat Okulu yanında kadınlar için de ilk Müslüman kız mektebini kuruyor.

Oğulları ve torunlarının da kendisi gibi etkin ilmi faaliyetleri kültürel olarak da sürekli bir izin oluşmasını sağlıyor. Öyle ki, I. Dünya Savaşı’ndan dönen Anzaklar, Ümit Burnu’na uğradıklarında halkın Osmanlı fesiyle dolaştığını görerek Osmanlı’nın dünyanın ta bu ucuna kadar geldikleri endişesiyle telaşa kapılıyorlar. 1900’lerde bazı Müslümanların fes imalatını meslek haline getirdiği dahi biliniyor. (Ebubekir Efendi ve çalışmaları konusunda detaylı bilgi için bkz. Halim Gençoğlu, Güney Afrika’da Osmanlı İzleri, Tezkire yay.)

Ebubekir Efendi’nin miraslarından birisi de, Osmanlı kriket kulübü. Apartheid politikalarla dışlanan halkı bir arada tutmak amacıyla kurulan kulüp bugün hâlâ aktif. Nitekim, üyeleri Güney Afrika’daki büyükelçiliğimizin açılış törenine de katılarak, Türkiye’nin Güney Afrika ile ilişkilerinin köklülüğünü tescil ettiler.

Türkiye’nin kendi resmi sınırları dışındaki dünya ile, Balkanlar’dan Ortaasya’ya, Afrika’dan Kafkasya’ya neden bu kadar ilgili olduğunun sembol coğrafyalarından birisi Güney Afrika. 150 yılı aşkın süreden beri eğitimden spora, kültürden ekonomiye böylesi bir geçmişe sahip coğrafya ile bugün kuracağınız münasebet de, elbette diplomatik ilişkinin ötesinde anlamlar kazanıyor.

Güney Afrika’da ofisleri bulunan TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı gibi eğitim ve kültür kurumları, bu tarihsel mirası yeni anlayışlar ve ihtiyaçlar doğrultusunda sürdürüyor, yeni tohumlar atıyor.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat