50 sene sonra, nihayet...

  • GİRİŞ08.10.2011 07:32
  • GÜNCELLEME08.10.2011 07:32

Yabancılarla rekabet edebilecek yerli arabanın birim maliyeti 20-25 bin lira civarında olacak, 4 yılda 200 bin araba imal edilebilecek...

Bu vesile ile Erbakan Hoca'nın bundan 50 sene evvel verdiği mücadeleyi ve o mücadele sayesinde doğan "Devrim"i hatırlayalım.

Düşünen Adam dergisi, 24 Mart 1961:

"Gümüş Motor fabrikasının genç ve muvaffak Umum Müdürü Doçent Necmeddin Erbakan basın toplantısı üstüne basın toplantısı yapıyor, konferans üstüne konferans yapıyordu. Mümkündü: Türkiye'de kısa zamanda otomobil yapılabilirdi. Önce buna inanmak lazımdı. Necmeddin Erbakan İstanbul'un boş ve geniş bir arazi parçası üzerinde Gümüş Motor fabrikasını kurmağa niyet ettiği zaman da her kafadan bir ses çıkmıştı. 'Olamaz, Türkiye'de motor değil, çivi bile yapılamaz' denilmişti. Erbakan, 'yapılır' demiş ve yapmıştı. Bir kaç sene içinde yükselen fabrika, Batı memleketleri imalatı ayarında dizel motorları, seri halinde dizel motorları imal etmeğe başlamıştı. Dışarıdan getirilmesi mesele haline gelen ve çok pahalıya mal olan en ince makine parçaları artık piyasaya Türk malı olarak pırıl pırıl sürülüyordu.... Bu başarı bir başlangıçtı. Arkasından Türkiye'yi olduğu yerde kımıldatacak, silkinip kalkındıracak 'Sanayi Birliği' teşebbüsü ve yerli otomobil imali fikri büyüyordu."

Hürriyet gazetesi, 30 Ekim 1961:

"Büyük Millet Meclisi'nin methalinde büyük bir kalabalık, biri sarı, biri siyah iki otomobilin etrafında toplanmış, merakla seyrediyor. Saatler sabahın 10'unu gösteriyor, bir devlet başkanı bunlardan birine biniyor. Otomobil biraz sonra hareket edecek ve devlet başkanını gezdirecektir. Bu başkanın adı Cemal Gürsel, bindiği otomobil de kendi milletinin yapısıdır.

Otomobil homurdayarak hareket ediyor. Bu homurdayışta sanki Türkiye'de otomobil yapılamaz diyenlere karşı serzeniş var.

Otomobil elbette günde yüzlerce otomobil çıkaran Ford, Opel, Cadillac fabrikaları mamullerinin ayarında değil, fakat Türklerin de otomobil yapabileceğini gösteren bir örnek.

Cumhurbaşkanı Gürsel bu otomobil konusunda şöyle konuşuyor:

-'Bir aşağılık duygusu ile bizde otomobil yapılamayacağı iddia ediliyordu. Bizde otomobil yapılmıştır. İşte örneği.'

Gürsel'in otomobili gösteren parmağı titriyor...

Gerçi iki otomobil de mükemmel olmaktan çok uzaktır, ilk bakışta bile birçok kusurları seziliyor. Karoserisi bildiğimiz yabancı malı otomobillerinki gibi kaygan, düzgün değil, elle düzeltilmiş gibi, kapıları rahat kapanmıyor. Vites kolu rahat atmıyor.

Ama bütün bunlar neyi gösterir? Otomobil yapamayız diyenler haklı mı?

Yirminci asrın başlarında Amerikalıların, Avrupalıların yaptıkları otomobiller, bugünküler gibi mükemmel mi idi? Meşhur komediyen Bob Hope'un otomobillerini hatırlarsınız. Bir müddet gittikten sonra dağılıveren, motörü çıkıp kaportası bir ağaca takılıveren ilk otomobilleri çok görmüşsünüzdür.

Bizim ilk otomobillerimizin de elbette birçok kusurları olacak ama zamanla mükemmelliğe yaklaşacaktır. Bugün bu otomobilleri beğenmeyenler, yarın beğenecekleri Türk yapısı otomobile kavuşacaklardır. Bugün Türk otomobilini görenler bu intibaın sahibi olmuşlardır.

Cumhurbaşkanı Gürsel, Türk otomobili ile ilk gezisini Anıt-Kabre yaptı. Bindiği ilk otomobil, 50 metre gittikten sonra durdu. Benzini bitmişti. Gürsel indi, etrafındakilere, 'Garb kafası ile otomobil yaptık, Şark kafası ile ikmali yapamadık.' diye takıldı.

İkinci otomobil, arızasız yürüdü. Kendisine otomobilin kontak anahtarını verdiler, otomobil Cumhurbaşkanının olmuştu. Anahtarı yaverine teslim etti. 'Bunu iyi sakla, kaybolmasın.' dedi, sonra otomobillerin seri halinde yapılmasını istedi. Daha ucuz maliyet şartlarının temini üzerinde durdu.

Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Hakan Albayrak - Yeni Şafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat