İkinci görüntünün koordinatları ise sınırımıza 1 km, Aktütün'e ise 20-25 km uzaklıktadır. Bu görüntüler Aktütün'e saldırı hazırlığının görüntüleri olamaz. Taraf yalan söylüyor. Taraf'çılar ise diyor ki:

-Biz zaten haberimizde ilk görüntülerin 1 ay öncesi Kandil görüntüleri, ikinci görüntülerin ise Aktütün'e 20 km uzaklıkta K.Irak içine ait olduğunu yazdık. Siz şimdi bizim zaten yazdıklarımızı örnek vererek, bizim yanlış haber yaptığımızı iddia ediyorsunuz.

Tartışmanın odağı şu: PKK'lıların Aktütün'e 20-25 km ilerde mevzi kazmalarını Aktütün'e saldırı hazırlığı olarak kabul edebilir miyiz, edemez miyiz?

Taraf'çılara göre edilebilir, Genelkurmay'a göre edilemez. Çünkü böyle çok görüntü var, hepsinden sonra saldırı olmuyor. Aslında medyanın ezici çoğunluğu da "ortada" kaldı.

Kanal 1 ve Star Haber'in iddialı haberlerine karşın, büyük gazeteler konuya girmedi. Genelkurmay'ın açıklaması beklendi. Çünkü, kimse emin olamadı. Emin olamayınca da tam olarak askerin arkasında durulamadı. Ben sadece sizin için konuyu basitleştirdim. Kararı siz verin!

AKTÜTÜN KAVGASININ ASIL NEDEDİ!

"Golfçü Paşa" işi rezaletti. Aktütün saldırısının hemen ertesi günü, diğer paşaların "değişik tetkikler için hastanede bulundukları" haberi de hâlâ yalanlanmadı.

Ortada "kişisel zafiyet" varsa, sorgulamak medyanın hakkı! Ama TSK'ya yönelik eleştirilerin arkasındaki "askeri maymun edelim ki ülke üzerinde daha az söz sahibi olsunlar" mantığını hissetmemek de mümkün değil!

Bu düşüncedekilerin şöyle tehlikeli bir inançları daha var: "Asker terör sürsün istiyor. Çünkü terör olduğu sürece asker ülke yönetiminde söz sahibi oluyor. Bu yüzden şehitlerin olması bile işine geliyor. Bu yüzden göz göre göre şehitler veriliyor."

Doğru, terörün varlığı askerin elini siyasilere karşı kuvvetlendiriyor. Ama Türkiye'de ne asker ne de sivil, "şehit vererek güçlü kalma" düşüncesine sahip "tek vatan haini" bulamazsınız! Aksini düşünmek asla "vatanseverlik" değildir!

"DOĞRU YERDE" DURMAYI BİLMEK...


Askerin askerliğini yapması"..."Askerin medyaya posta koymaktan vazgeçmesi"...

"Başbakan'ın Genelkurmay Başkanı'ndan ihmal var mı diye hesap sorup, kamuoyunu bilgilendirme yerine medyaya fırça atmayı tercih etmemesi"... Bütün hunlar doğru da, Genelkurmay'ın ve Başbakan'ın "Doğru yerde durma" uyarısı yanlış mı? Hayır, değil!

Bir ülkede PKK terörü gibi bela varsa, herkes duracağı yeri bilmeli! Hele bizdeki gibi "düşük yoğunluklu savaş" varsa, herkes duracağı yeri çok ama çok iyi bilmeli! Demokrasisine bayıldığımız AB ülkelerinden birinin "PKK sorunu" gibi sorunu olsa ne olurdu biliyor musunuz?

Bize ders veren siyasisi de, medyası da "duracağı yeri" bilir, terörle mücadelede insan hakları ihlal edilse bile sesini çıkarmaz. Ancak olaylar küllenmeye başladığında hataları dillendirmeye başlardı.

Bakın 11 Eylül saldırılarına, ne dediğimi anlarsınız! Bakın Irak'ın işgaline, ne dediğimi anlarsınız? Bakın Bosna'daki Sırp zulmündeki "Haçlı Avrupa zihniyeti" ne, ne dediğimi anlarsınız? Avrupa'nın medeniyeti bile çoğu zaman "karşı çıkar gibi yapıp, yan cebime koyun" demekle sınırlı kalmadı mı? Herkes "durduğu yeri" iyi bilmeli! Sonra "duracak yer" kalmaz!

HAKAN AYGÜN - BUGÜN

haygun@bugun.com.tr