Ya Türkler dağa çıkarsa!
- GİRİŞ03.08.2009 08:24
- GÜNCELLEME03.08.2009 08:24
Bırakın DTP'yi, "PKK'sız-Apo'suz bile Kürt açılımı olmaz" noktasına geldiysek ilan ediyorum:
MHP'siz de Kürt açılımı olmaz!
Bahçeli'nin önceki gün söylediği sözleri bir yere yazın:
"25 yıldır dağda dolaşanlarla anlaşma yapılacaksa, biz de MHP olarak 50 yıl dağda dolaşmaya hazırız."
Evet, Türk-Kürt kardeşliği iyice garanti altına alınmalı! Ama ya bu arada Türk-Türk kardeşliği bozulursa ne olur?
Hesaplar çok dikkatli yapılmalı...
Kabul etmeliyiz ki, (bence elinden bir şey gelmeyecek olsa da) AK Parti doğru sularda yol alıyor. Cesurca "acaba açılım yapabilir miyim?" diye bakıyor. Öyle vatanı, milleti satacağı filan da yok. Vatanı sevmek adına çaba gösteriyor.
"Yiğidin hakkını teslim ettikten" sonra sormalıyız:
"Ama aynı AK Parti 7 yıllık iktidarında Türkler'i iki kutba bölmedi mi? Laikçi-AK Partili diye çok sert bir şekilde ortadan ikiye ayrılmadık mı? Bu noktaya gelinmesini önlemek öncelikle iktidardaki AK Parti'nin görevi değil miydi? Türkler'i rahatlatamayan AK Parti, Kürtler'i nasıl rahatlatacak? Yoksa, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da mı oluruz?"
Bütün bunlar "doğru sorular"dır. Yanıtı olmayan sorulardır.
"Ya Türkler dağa çıkarsa" olasılığı Türkiye'nin başına gelebilecek en kötü olasılıktır.
Henüz her şey için çok ama çok erken, konuşalım, geliştirelim. Ama icraatı yıllara yayalım!
Sabancı suikastı efsanesi...
Neymiş!
Sabancı suikastçısı Mustafa Duyar, cezaevinde öldürülmese her şeyi anlatacakmış.
Pardon da, bu adam cezaevinde pişman olmadı ki!
Kendi teslim oldu, pişmanlık yasasından faydalanmak için de bildiği bilmediği her şeyi öttü!
Adamın daha anlatacak bir şeyi yok!
Tek yapabileceği TV'lere, gazetelere aynısını kendi sesinden anlatmak. Biraz da para çarpmak...
Evet, Dev-Sol zamanla, yabancı servislerin, uluslararası kirli şirketlerin parayla cinayet işlettiği "profesyonel bir kiralık katil çetesi"ne dönüşmüştür.
Gariban Mustafa-Fehriye gibileri de, ideolojiyle kandırıp, tetikçi yapmıştır.
Mustafa'nın da, Fehriye'nin de ne için öldürdüklerini bilmeleri imkânsızdır.
Bilen varsa, Dev-Sol'un tepesindeki bir iki isim, hatta ve de hatta onlar bile değil, Dev-Sol'cuların AB ülkelerinde barınmalarına göz yuman, karşılığında bazı siparişler veren yabancı servis veya benzeri kuruluşlardır.
Emin olun, Dursun Karataş bile öldüğünde, "kurduğu örgütün nasıl kiralık katil şebekesi haline geldiğinin" farkında değildi. Türkiye'ye iade edilmemek için "taşeron tetikçiliğe" razı olmuştu olmasına da, kendisini kimlerin kullandığının o bile farkında değildi.
İddia ediyorum, bırakın Mustafa Duyar'ı, milyonlarca dolar ödeyip, Dursun Karataş'ı da konuştursanız yeni bir şey öğrenemezdiniz. Şimdi ikisi de "öbür tarafta" birbirlerine, "senin bildiğin bir şey var mıydı?" diye soruyorlardır, emin olun!
Bırakın "devlet işi"ni, bırakın "Toyota işi"ni!
Mustafa Duyar'ın bize bilip de anlattığı tek şey, Fehriye'nin yanlış oda gösterme beceriksizliğinden Özdemir Sabancı ve Toyoto Genel Müdürü'nün öldürülmesidir.
Yani ortada uluslararası "Toyota hesaplaşması" bile yoktur. Adamların tek derdi Sakıp Sabancı'yı öldürüp, Türkiye'yi sarsmakmış!
"Devlet, yakayı ele vermemek için Sabancı'yı öldüren Mustafa Duyar'ı cezaevinde öldürdü" iddiası ise "Sabancı ailesi kanını temizlemek için Nuriş kardeşleri parayla tuttu" iddiasından bile daha zayıftır.
Akıllı olalım! Aksi halde, Sabancı ailesinde son yıllarda şirketten art arda kopan Sabancı'lara bakıp, "Sabancı suikastı aile içi hesaplaşmaydı" diyecek kadar salakça komplo teorileri üretenler bile çıkabilir...
Hadi, bizim aptal devletlumuzu, ayakları yere basmayan gazetecilerimizi bir yana bırakın, Sabancı ailesinde de mi hiç akıllı adam kalmadı?
Hakan Aygün - Bugün
haygun@bugun.com.tr
Yorumlar66