Yoksa hepimiz motorlu tabutlarla mı geziyoruz?

  • GİRİŞ09.12.2014 09:41
  • GÜNCELLEME09.12.2014 09:42

Türkiye toprakları her dört kişiye bir otomobilin düştüğü kocaman bir otopark haline geldi. Hemen hemen Türkiye’de her hanede en az bir otomobil bulunuyor. Hatta bazı hanelerde bu rakam 2’ye 3’e kadar çıkabiliyor. 
Milletçe hayal kurma pratiğinde, birinci sırada otomobil sahibi olma isteğinin bulunması, otoparklaşan ülkeyi bir adım daha ileri götürüyor. 
Sadece kişisel araçlar değil toplu taşıma ve nakliye araçlarında da aynı tablo önümüze çıkıyor. 
Demiryolu ya da denizyolu taşımacılığı yerine kamyonet, kamyon, TIR’lar ile karayolu tercih ediliyor! Şehir içi taşımacılığında da metro, tramvay, tren, vapur gibi araçlar yerine otobüsler, metrobüsler pratik çözümler olarak önümüze konuluyor. 

Yerlisi üretmeyi hala beceremediğimiz ithal araçlar ulaştırma sektörünün can damarını oluşturuyor.    
Durum böyle olunca da ister istemez araç satış yerleri, yedek parça, servisler, sigorta, yakıt ve vergiler bir anda hayatımızın vazgeçilmez parçası oluyor. 
Otomobiller konusunda şüphesiz çok şey yazıp çizilebilir. Fakat ben burada farklı bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. 

Malum, araç sigortaları konusunda Türkiye müthiş bir pazar! Şirketler her ne kadar ağlayıp sızlasalar da; kaskolar, sigortalar konusunda riskli şehirlerde sigorta bedellerinin kat kat fazlası kasalarını giriyor. 
Zaten pazarın cazibesi olmasaydı, birçok yabancı sigorta şirketi Türkiye’de satın almalar gerçekleştirmez ve bu pazara uğramazlardı. Kim ne derse desin pazarın büyüklüğü ve gittikçe de potansiyelin artması yabancı şirketlerin iştahını da bu ülkede varlığını daha kalıcı kılıyor.  

Sigorta şirketleri elbette pazarın cazip olmasıyla yetinmiyor, diğer gider kalemlerini kısarak da tasarruf etmeye ve kârlarını artırmaya çalışıyorlar.
Bunlardan biri de hasar giderleri ki, çalınma, yangın, sel, terör, deprem gibi felaketler dışında en fazla maliyet bu kalemde ortaya çıkıyor. 
Süreç şöyle işliyor…
Kaza yaptığınızda ‘Kaza Tespit Tutanağı’ hazırlayıp, ruhsat ve ehliyet fotokopisiyle ilgili servise başvuruyorsunuz. 
Servis sizden ilgili evrakları aldıktan sonra sistemden eksper talebinde bulunuyor. 
Eksper hasar ile ilgili incelemesini yapıp, onarımı başlatıyor. Aynı zamanda kazada kusurun hangi tarafa ait olduğuna karar veriyor. 
Hasar onarım işlemleriniz servis tarafından başlatılıyor. Servis önce önce kazaya konu olan parçaların tamiri mümkün mü, ona bakıyor. Şayet mümkün ise tadilat yoluna gidiyor değilse parçayı değiştiriyor. 
Sonra da aracı müşteriye teslim ediliyor. 

Tüm bu süreç içerisinde ister istemez kafamı kurcalayan ciddi bir sorun var.  

TADİLAT GÖREN ARAÇLAR NE KADAR GÜVENLİ? 
HEPİMİZ MOTORLU TABUTLARLA MI GEZİYORUZ?
SORULARIN CEVABI VE YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! 


 

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat