Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz artık ülkeler yeni fikirler ve yeni tezler üzerine ekonomi politikalarını şekillendiriyor.

Geleneksel makroekonomi politikaları, ekonomiyi durağan kabul eden anlayış, denenmiş metotlar, klişe çözümler, ezberlenmiş yöntemler artık hepsi çöktü.

Bu çöküş aynı zamanda ekonomi politikalarını üretenlerin de terminolojileri ve pratikleri üzerinde tahribatlar oluşturdu.

Küresel ekonomi politikalarıyla şekillenmesi beklenen ülke ekonomileri ile ülkede local üretilen ekonomi politikalarıyla kan uyuşmazlığı yaşıyor.

Göle çalınan maya tutmuyor, evdeki hesap küresel çarşıya uymuyor.

Durum böyle olunca da ekonomiye dair her yeni tez ya da fikir uygulanabilir görülüyor. Her türlü olasılık için ayrı senaryo kurgulanma ihtiyacı doğuyor.

Ekonomi politikaları üretenlerin işleri bu nedenle hiç de kolay değil. Öngörülebilir olası sonuçların birden fazlalığı fırsat kadar riski de beraberinde getiriyor.

Özellikle küresel kriz sonrası bu bahsedilen tablo daha da belirginleşti. Dünyada küresel ekonominin kuralları baştan yeni pratiklerle yazılıyor.

Sadece dünyada olsa iyi bizde de durum farksız değil.

Ama talih bu kez yüzümüze gülüyor.

Talih yüzümüze gülüyor gülmesine ama bu fırsatı yeterince iyi değerlendirdiğimizi söylemek güç!

Sözü dünyadan dolaştırıp getirelim ülkemize ilk olarak en sıcak gelişmeden başlayalım.

BÜYÜMEDEKİ DÜŞÜŞ NEDEN KORKUTUYOR? TÜM VERİLER POZİTİFKEN NASIL OLUYOR DA BÜYÜME DÜŞÜK ÇIKIYOR? KANDIRILIYOR MUYUZ?

SORULARIN CEVABI VE YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ!