Avrupa'dan kaçan para 'faiz'siz nasıl çekilir?

  • GİRİŞ17.09.2011 03:11
  • GÜNCELLEME17.09.2011 03:11

Bayram tatili sonrasında ekonomi piyasalarında önemli gelişmeler yaşandı.  Avrupa'nın krizi devam ederken ABD'de sessiz bekleyiş sürüyor. Türkiye'de ise İMKB yükseliş trendini sürdürüyor. Kurdaki dalgalanmalar yerini sükunete bırakırken, altında ise beklenen balon patladı.

2000-2400 rüyaları gören yatırımcı bugünlerde uluslararası piyasalarda onsu 1774 dolara düşen altının şokunu yaşıyor. Dolarda hareketlilik sürerken bir süredir yükseliş trendinde olan Avro rüzgarlar tersine esmeye başladı. 

Haftalar önce yazdığım yazılarda altındaki balon ihtimalinden söz etmiş ve yatırımcı için doğru adresin yukarı doğru yatay seyir izleyen borsa olduğunu işaret etmiştim. Beklentilerim beni yanıltmadı. 51 binlerde olan borsa 58 bin direnç noktasını zorluyor. Önümüzdeki dönemde de bu yükselişini sürdüreceğe benziyor.

Ağustos ayını 8.349,59 puan ve yüzde 13,40 oranında kayıpla 53.946,09 puandan tamamlayan borsa , ağustos ayı sonuna göre Eylül ayının ilk yarısında ortalama yüzde 7,12 oranında yükseldi. Özetle 15 günde borsada yukarı yönlü bir ralli başladı.  

Borsa geçen pazartesi 55.041 puandan yeni haftaya başlamıştı Cuma günkü son kapanışında ise 57.896,50 puandan kapandı. 

Altın geçtiğimiz cuma gününü 1.855,70 dolardan tamamlamıştı hafta içerisinde de 1762-1862 dolar aralığında işlem gören altın cuma günü öğlen saatlerinde 1774,60 dolar seviyesinde seyrediyor. Altında zaman zaman dalgalanmalar olsa da yatay seyrini sürdürebilir. Altında iniş ve çıkışlar olsa da rekorlu günler artık uzak...

Döviz piyasalarında dolarda yukarı yönlü hareket beklenirken Avro'da düşüş eğiliminin sürmesi bekleniyor...1,77 seviyesinden haftaya başlayan dolar Cuma günü  1,78 seviyelerine ulaştı. Avro haftaya 2,43 seviyelerinden başlamıştı cuma günü ise 2,46 seviyelerinden haftayı tamamladı. Avro'da düşüş eğilimi sürerken doların 1,80 seviyelerini zorlaması bekleniyor. 

Eylül ayında ve gelecek aylarda yine en karlı yatırım araçları içerisinde borsa kendini hissettiriyor. Bu arada emtia piyasalarında önümüzdeki dönemde bir miktar yükseliş beklentisini de belirtmekte fayda var.

AVRUPA'DAN KAÇAN MEVDUATI ÇEKMEYE FAİZSİZ FORMÜL

Avro Bölgesi'ndeki finansal kriz tasarruf sahiplerini ve para fonlarını dışarıda sığınılacak liman arayışına soktu. Tasarruf sahipleri Avrupalı bankalardan mevduatlarını çekmeye başladı. 

2010 yılının başından bu yana Yunanistan bankacılık sistemi toplam mevduatların yüzde 30′unu, İrlanda (son 18 ayda) yüzde 40'ını, Almanya  2010 yılının başlangıcından bugüne yüzde 12'sini, Fransız bankaları yüzde 6'sını, İspanyol bankaları yüzde 14'ünü, İtalya yüzde 13'ünü Portekiz ise yüzde 19'unu kaybetti. 

Avrupa Bankaları'nın da birbirlerine güveni azaldığı için daha çok AB sisteminden borçlanma yoluna gidiyorlar... Avrupa Birliği ülkelerinin ortak tahvil çıkarma çalışmaları da finans sektöründe yaşanan bu krizi aşmak.

Avrupa'nın krizi yaşanmaya başladığından beri iç piyasada yaşanan gelişmeler takip edildiğinde gözden kaçırılan konu ve Avrupa'nın yaşadığı siyasi krizdi. Bunu da daha önceki yazılarımızda yer vermiştik. Borçları nedeniyle iflas senaryoları gündeme gelen ülkelerin batmayacağını ya da batmasına müsaade edilmeyeceği açıktı. Küresel ve yerli krizden beslenen sermaye grupları ısrarla bu karmaşa üzerine oynadı. 

Ne de küresel kriz döneminde yaşanan bu kaos puslu havayı seven tam 'aç kurtlar'a göreydi. İstediklerini başardılar... Birkaç hafta öncesini hatırlayın Avrupa krizde kıvranırken iç piyasada Avro sürekli rekor kırıyordu. O günden bugüne değişen çok şey olduğunu söylemeye imkan yok. 2,50 TL'nin üzerinde seyreden Avro bugünlerde 2,46 seviyelerine kadar indi. Aynı oyunun dolar üzerinde de yaşanması beklentilerim arasında... 

Avro Bölgesi bankalarından kaçan mevduatlar çok ciddi boyutta olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Bu paraların adresinin ABD olması çok zor gözüküyor. Aynı dönemde Çin ve Hindistan gibi ülkelere bu sermayelerin yönelmesi ise AB tarafından tercih edilmiyor.

İştah kabartan sermaye kendine yeni adresler arıyor. BRIC ülkeleri diye tabir edilen Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in faizlerle oynayarak bu sermayeye kapı açması da beklentilerim arasında... Nitekim Hindistan Cuma günü faizleri 0,25 puan artırdığını duyurdu. Rusya, Çin ve Brezilya'da aynı yöntemi deneyebilir...

Türkiye'de Avrupa'dan kaçan mevduatların muhtemel adresleri arasında yer alıyor. Yalnız faiz lobisinin baskılarına direnen Türkiye ve reel faizi sıfırlama gibi bir hedef peşindeyken faiz artırımı gibi bir yöntemi tercih etmeyecek... Peki bankacılık sistemi dünyaya örnek olan Türkiye faiz enstrümanı olmadan Avrupa'dan kaçan mevduat ve fonları nasıl çekebileceği ise soru işaretlerini beraberinde getiriyor...

Kişisel görüşüme göre bu konuda Türkiye'nin hazırlıkları olsa da ortaya net konulmuş bir durum söz konusu değil. Yabancı fonların girişi içim şimdilik en iyi adres İMKB görünüyor. Ekonomi yönetiminin KOBİ'ler de dahil olmak üzere şirketlerin İMKB'ye açılımlarını jet hızıyla tamamlaması gerekiyor.

Borsada yabancı fonların girişi kolay olsa da çıkışının da kolay olduğu gözden kaçırılmamalı. Dolayısıyla Türkiye için tam bir fayda beklentisi bir miktar zayıf kalıyor. Geriye tek bir yöntem kalıyor Türkiye'deki şirketlerin yurt dışında pazarlanması... 

Şirketlerin satılmalarından ziyade ortaklık formülü ile şirketlerin büyümesinin yanı sıra otomotiv gibi ithalatın yüksek olduğu sektörlere de yeni düzenlemeler getirilerek yatırımcıya Türkiye'de yatırım yapma gibi zorunluluklar getirilmeli. Tabi bunun gerçekleşmesi için de devletin yatırımcıya tanımış olduğu imkanların hem içeriden hem de dışarıdan gelenler için teşvik edilmesi yoluna gidilmeli... 

Son olarak da haftalar önce ilk olarak Türkiye'nin notunun artabileceğini öne sürmüş ve bu konuda kredi derecelendirme kuruluşlarına baskılar yapılmasının ya da lobilerle bu işin yolunu bulması gerektiğini yazmıştım. 2011 yılının başında cari açık bahane edilerek Türkiye'nin notu yükseltilmemişti.

Şimdi hızlı düşüş eğilimi içerisinde olan cari açık ve yabancı fonların da çekilmesi ile not süreci hızlandırılabilir... Küresel durgunluk sürecinin Türkiye'nin büyümesini düşüreceği de dikkate alındığında bu yöntemle hem krizin etkileri azaltılır hem de küresel krizde yeni bir fırsat kapısı aralanabilir...

Hakan Göksel

hakan.goksel@haber7.com
Twitter: hakan_goksel

Yorumlar2

  • Yasin 14 yıl önce Şikayet Et
    Altın Balonu nasıl patladı?. Altın balonu patlamış olsaydı şuan has altının gr fiyatı 60-70 arasına inmiş olması lazımdı. Günlerdir altın balon altn balon diyen hakan bey az bir dalgalanmada patladı diyeyimde üzerimdeki yükü atayım diye düşünüyor sanırım. Altın şuan onsu 1900 $ ı test ediyor. Herhangi ufak bir olumsuz havada bu direnc noktasını kıracaktır. Bunu görmek için altının ons bazında grafiğine bakmak lazım. Bu yazıdan sonra Hakan bey ekonomiden anlamıyor diye biliriz...
    Cevapla
  • Sarcan 14 yıl önce Şikayet Et
    Hayat iniili çıkışlıdır. Borsa endeksi yüzde 7,1 yükselmiş ama hisse senedi bazında yükseliş ne durumda?Ortada bir illizyon var gibi sanki.Ağustos ayındaki endeksin düşmesi ile bütün hisse senetleri patır patır dökülmüştü.Yazıda endekse bakılarak borsada bir ralli olduğunu söylenmiş.Hisse bazında öyle bir ralli söz konusu mu? Kaç tane hisse senedi Ağustos ayındaki fiyatlarına yaklaşabilmiş? Birkaç tane banka hisse senedi ile endeksi istedikleri gibi kontrol ediyorlar.Altın fiyatlarında balondan bahsedilmiş. Hayat inişli çıkışlı. Hiçbirşeyin fiyatı durmadan yükselmiyor. Zaman zaman yükseliyor zaman zaman da iniyor. Altın fiyatları yine yükseliş aşamasında. İnişler de gayet normal. ABD ve AB'nin sırtında sıradağlar gibi borç yükü var. Bu borcu nereye kadar borçla çevirmeye devam edecekler. Borç arttıkça risk de artıyor. Bir süre sonra borç veren de bulamayacaklar. Yazıda bankaların birbirine güveni kalmadığı belirtilmiş. Eninde sonunda ABD ve AB para basmak zorunda. O zaman altın fiyatlarını seyretmek lazım.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat