1 Mayıs'a iz bırakan patron, pankart ve vergi

  • GİRİŞ02.05.2012 09:01
  • GÜNCELLEME02.05.2012 09:01

2009 yılında 1 Mayıs'ın resmi bayram olarak kabul edilmesinin ardından ilk defa bütün renklerin bir meydanda toplandığı kavgasız gürültüsüz bir 1 Mayıs yaşadık.

Mecidiyeköy'de sayıları yaklaşık elliyi bulan 'kafaları güzel' ve cam çerçeve indiren densizlerin yaptıkları da bayrama gölge düşüremedi.

Bazı kaynaklara göre sayıları 80 civarında olan polis telsizinde ise 50 civarında olanları saymazsak (Geçen yıllara bakıldığında bir hayli iyi) demokrasiye yakışır bir işçi bayramı oldu...

Meydanlar yedisinden yetmişine, Türk'ünden Kürt'üne, Laz'ına Çerkez'ine, koministine, dinlisine, sağcısına, solcusuna, muhalifinden, iktidar yanlılarına hatta tiyatrocusuna kadar tüm kesimlerin toplandığı, haykırdığı , hayal çekip oynadığı, mitingler, konserler dinlediği alanlar oldu...

Sadece İstanbul ve Ankara'da değil hemen hemen tüm illerimizde bayram kutlamaları gerçekleşti.

Bu yılki kutlamalar geçen yıllarda olduğu gibi çatışmaların değil, birbirine taban tabana zıt olan kesimlerin bir havuzda bir arada yer alabildiği bir bayramdı...

Hatta bir ilk gerçekleşti 1977 yılından bugüne kadar ilk kez 1 bakan (Faruk Çelik) 1 Mayıs kutlamalarına katıldı ve Ankara'daki kutlamalarda bir konuşma yaptı.

Bayramda 50-80 kişilik kendini bilmez grubu, Tunceli'de arbede sırasında kriz geçiren 1 polisi ve taşlar nedeniyle hafif yaralanan 10 polisi ve de Ankara'da biber gazı ile dağıtılan grubu saymazsak bunlar dışında olumsuzluk yaşanmadı...

Olumsuzluk yaşanmamasının ardında güvenlik güçlerinin aldığı tedbirlerin katkısı elbette yadsınamaz fakat son dönemde gerçekleştirilen KCK operasyonlarının da görmezden gelinmemesi gerekiyor diye düşünüyorum...

Bu yıl ki kutlamalara iz bırakan iki pankart vardı ki onlara da değinmeden geçemeyeceğim...

Bir tanesi 'İnşaallah sosyalizm gelecek' şeklindeki ve çok güldüğüm pankart oldu... Üzerine laf söylemenin bire gereksiz olduğunu düşünüyorum. 

Bir diğeri de Bursa'daki pankarttı. Bursa'da yapılan törenlerde Anadolu Ajansı foto muhabirinin objektifine yansıyan pankart ne yalan söyleyeyim içimi burktu.. Kendi halinde rızkını temin etmek için çalışan bir grup işçinin elindeki pankartta 'Cuma Namazı serbest olsun!' yazıyordu.

kullan

Kim ne derse desin 1 Mayıs'ın en anlamlı pankartlarından biriydi. 

O işçilerin ücret adaleti ,maaş, çalışma süreleri, iş güvenliği vb bir çok talebinden önce üzerlerine farz olan bir ibadeti Cuma Namazı'nı rahatlıkla kılmayı istiyorlardı...

Patronların, çalışan işçilerin yaptığı iş üzerinde inisiyatif sahibi olması anlaşılabilir ama inançlar üzerinde inisiyatif kullanması kabul edilemez...

Tabi burada hep kendi tarafına yontmak olmaz aynı durum örnekteki iş yerine taban tabana zıt diğer patron için de geçerli...

Çalışanlara, ailesinin ve kendisinin rızkını sağladığı işi verdiniz diye inançlarının üzerine ipotek koymanız yalnızca onlara zulmetmekten ibarettir.

Patronluk yapmak ile bağdaşabilir bir davranış değildir ve bu insanlara 'beğenmiyorsan inancına göre bir kurumda çalış' da diyemezsiniz...

Zenginlik paranın çokluğu ile değil bütün farklı unsurları bir bünyede muhafaza etmekle olur... 

AKARYAKITTA BU UYGULAMAYA NE DEMELİ? 

Türkiye'de vergi konusunda en çok eleştirilen konuların başında dolaylı vergilerin doğrudan vergilere nazaran oranının daha fazla olması gelir...

Gelişmiş ülkelerde bu oranın yüzde 50-50 olması gerektiği ifade edilir...

Ama Türkiye'de durum böyle değildir... Uzun süredir bu vergi politikası eleştirilir... 

1 Mayıs tarihinde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesi'ne kaynak sağlamak amacıyla, Haziran 2008'de akaryakıt ürünlerine getirilen dolaylı vergilerin kaldırılacağını ve bunun ile ilgili bir hazırlık olduğunu aktardı.

Bu düzenleme, benzin türlerinde Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) tutarlarının 1,5 kuruş, motorin türleri Özel Tüketim Vergisi tutarlarının ise 1 kuruş indirilmesi anlamına geliyor...

Her bir litre benzinin yüzde 68'inin vergi olduğu ve Avrupa ülkeleri arasında en pahalı benzinin ve en yüksek verginin alındığı Türkiye'de 1-1,5 kuruşluk vergiden vazgeçilmesi büyük bir hayal kırıklığına neden olacağını görmek için kahin olmaya gerek yok.

Ortalama bir aracın deposu 45 litredir ve vazgeçilen vergi miktarı bir depo benzinde yalnız ve yalnızca 45 veya 60 kuruşa denk gelmektedir... 

İyimserlik yapıp, optimist olup 'hiç yoktan iyidir, bardağın yarısı doludur' denilebilir ama 'vergi kaldırılıyor' gibi bir beklenti yaratıp karşılığında da 1-1,5 kuruşluk vergiden vazgeçilmeye kalkıldığında uygulanmak istenen politika tamamen ters tepecektir...

Hakan Göksel    /    Haber7
twitter.com/hakan_goksel
hakan.goksel@haber7.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat