Türkçe Olimpiyatı, Madonna ve Arena'daki bomba
- GİRİŞ16.06.2012 09:14
- GÜNCELLEME16.06.2012 11:31
14 Haziran'da Türkçe Olimpiyatları'nın final gecesini izlemek üzere Türk Telekom Arena'nın yolunu tuttum...
"Ak Parti ve Madonna'dan sonra doluluk oranı ne olacak?" sorusu bir çoğunuz gibi benim de aklımdan geçmiyor değildi. Ellerimizde basın tribünü VIP biletlerin olmasının rahatlığıyla aceleye lüzum görmedim, yanılmışım...
Kalabalık Mecidiyeköy metrosundan başlamıştı. İlk gelen metroya kalabalıktan binme şansım olmadı. İkincisinde kendimize zor yer buldum...
Stadın olduğu durağa geldiğimizde geri dönenleri gördüm... Ellerinde biletleri ile stada giriş yapamayanlar dönüyordu.
Metronun içerisinde zemin yırtılan biletlerle ile doluydu. Eli boş dönenler ya da kalabalığı görünce fikir değiştirenlerin biletleri olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yoktu...
Güvenlik kapılarından geçtikten sonra basın çadırını aramaya koyuldum. Bir gün öncesinde elimdeki biletlerin geçersiz kılan ve gireceğimiz kapı ile ilgili bilgileri veren SMS'in yönlendirmesiyle Batı Kapısı VIP girişini aramaya başladım...
Stadın dolduğu dışarda bekleşen kalabalıktan anlaşılıyordu. Girişi kapısı için deyim yerinde ise stadın etrafından tam bir tur attım.
Basın çadırını gördüğümde biraz rahat nefes almıştım çünkü tüm kapılarda yığılma ve izdiham vardı ve görevlilere ulaşmanın kolay olmayacağı belliydi. Sonunda diğer basın mensuplarıyla kartlarımızı boynumuza takıp gireceğimiz kapıya yöneldik...
Giriş kapısı kilitliydi ve açılmıyordu. Turnikeler çalışmıyordu çünkü okutulan barkotlar stadın limitini aştığı için kapıların otomatik kilitlendiği bilgisini veriyordu, görevliler...
Bizimle aynı zaman diliminde gelen gazeteci arkadaşlarla bir taraftan kapıların açılması için çabalıyor, bağrış çağrışlar içerisinde o kapıdan diğerine koşturuyorduk.
Sonunda organizasyon görevlisi gazeteciler için bir formül bulmuştu. Başbakan Erdoğan'ın gireceği garaj kapısına gidecektik ve orada Başbakanlık koruma polislerinin bulunduğu yerden girecektik. Yeniden bir koşuşturma başladı.
Garaj girişine geldiğimizde Başbakanlık korumalarından bir polis memuru girişe izin vermedi. Sıcaktan ve koşuşturmadan kan ter içinde kalan meslektaşlar koruma polisi ile tartışırken yanımıza komser geldi...
Onunla da bir süre tatsız diyalog yaşadıktan sonra sonunda ikna ettik ve birinci giriş kapısından aranarak içeri alındık. Stadın içine girişte tel örgüler vardı. Aynı hengame bu sefer de orada yaşandı. Güç bela görevlileri ikna ettikten sonra kendimizi stadın tam ortasında bulduk...
Gördüğüm manzara beni bir hayli etkiledi. Stadın her köşesi tıklım tıklım doluydu ve kendimi arenaya atılmış bir matador gibi hissettim.
Stadın içerisinde sahnenin bulunduğu kısımda birkaç detay çektikten sonra basın mensuplarının bulunduğu bölüme geçtim... Defalarca deklanşöre basarak ilginç detayları yakalamaya çalıştım.
Program başladı ve Erdoğan'ın stada gelmesi ile büyük bir tezahürat koptu.
İtiraf etmeliyim stad beni çok etkiledi. Aklıma Galatasaray taraftarının Erdoğan'ı yuhlaması geldi ve böyle bir stad yapan başbakanı yuhaladıkları için Galatasaray taraftarını kınadım...
Program başladı. İlginç ama basın mensupları olarak saha içinde şansızdık çünkü görsel bir şöleni yüksekten izleme imkanına sahip değildik tepedeki monitörler ile idare etmek zorunda kaldık.
Türkçe şarkı söyleyen her çocuk stadı adeta coşturuyordu. Ama itiraf etmeliyim kadınların sesi erkeklerinkini bastırıyordu. Hatta tahminimce statta desibel rekoru kırıldı ve bunda kadınların büyük payı vardı... Organizasyon biletli gelenlerin çoğunun dışarıda kalmasını saymazsak gayet iyiydi...
Erdoğan ödül sonrası yaptığı konuşmada Fethullah Gülen için "Gurbet hasrettir. Hasretin bedeli çok ağırdır. Faturası çok ağırdır. Biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Gurbet aynı zamanda garipliktir. Zaten oradan anlamı yükleniyor. Onun için de biz garipliğe tahammül edemeyiz. Diyoruz ki bu sıla hasreti artık bitmelidir ve bitsin istiyoruz." demesi gecenin bombasıydı...
Erdoğan mesajı sadece Gülen'i davet anlamına gelmiyordu! Bir süredir Ak Parti ile Cemaat arasının açıldığı iddialarına da son noktayı koyuyordu.Erdoğan cemaat mensuplarının gönüllerini bir kez daha fethetti.
Statta şov sonrası gösteri yapan çocukların sahada beyaz kıyafetleri ile yer alması 19 Mayıs törenlerini de hatırlatmadı değil...
Birçoğunuzun bildiği gibi asıl önemli olan herhangi bir spor müsabakasının değil dünyada ilk kez bir dilin yani Türkçe'nin olimpiyatının yapılyor olmasıydı. Sözde olimpiyat değil gerçek anlamda bir olimpiyattı.
Ne yalan söyleyeyim etkileyici, büyüleyici biraz gururlandıran ve milli duygularımızı okşayan bir gösteri oldu. Cemaat mensubu olan olmayan ve önyargılarından arınarak bakan her izleyenin takdir ve tebrik edeceği bir organizasyondu...
Organizasyonun büyük olması nedeniyle yaşandığını düşündüğüm aksaklıklara rağmen gördüklerim her şeyi unutturdu...
Halk tabiriyle denilebilecek tek şey: Helal olsun...
Hakan GÖKSEL / Haber 7
twitter.com/hakan_goksel
hakan.goksel@haber7.com
Yorumlar2