Her bir asgari ücretli, Koç ya da Sabancı mı?
- GİRİŞ05.12.2012 08:08
- GÜNCELLEME05.12.2012 08:08
Maliye Bakanlığı'nın hem vergi adaletini sağlamak hem kayıt dışılığı ciddi ölçüde azaltmak amacıyla Gelir ve Kurumlar Vergisi'nde köklü değişiklikler hazırladığına dair haberler geçtiğimiz günlerde basına yansıdı...
Yasa taslağında özet olarak aynen kira ya da serbest meslek sahipleri gibi tüm ücretli çalışanların da gelirlerini beyan etmesi öngörülüyordu ve uygulama kamuoyunda geniş yankı buldu...
Haber öyle servis edildi ki sanki ücretli çalışanların eline "vergi iadesiyle yarım maaş'' veya ''çalışan masraflarını vergiden düşecek'' gibi bir imaj oluşturuldu.
Basında konu adeta kamuoyunu ikna kampanyasıymış gibi yer aldı, 600-800 liralar manşetlerde uçuştu.. Ücretli çalışanın eline yıl sonunda fazladan para geçecek düşüncesi hakim oldu...
Konuyla ilgili olarak Maliye Bakanlığı "yapılan tüm haberleri spekülasyon" olarak niteleyen bir açıklama yaptı.
Açıklamada yasa taslağın Ekonomi Koordinasyon Kurulu'na sunulduğunu ve sonrasında tavsiyeler doğrultusunda çalışmaların devam ettiğini henüz Bakanlar Kurulu'na gönderilmediği vurgulandı...
Bardağın dolu tarafından bakanlar için; fazla ücret aldığı halde çalışanı asgari ücretten gösteren iş yerleri tespit edilecek ve kayıtdışı ödemeler kayıt altına alınacak.
Bir diğer olumlu tarafı da; sağlık ve eğitim harcamaları gibi harcamalarının, beyannamede gösterilecek! Harcamalar, ücretliden maaşı eline geçmeden tahsil edilen vergiden düşülerek, şayet harcamalar gelirden fazla ise vergi farkı iade edilecek...
Diğer taraftan benim gibi bardağın boş tarafını görenler için ise durum bir hayli farklı...
Öncelikle altını özellikle çizmeliyim kayıt dışının kayıt altına alınmasına sonuna kadar destek veriyorum yalnız kafama kurcalayan bir konu var...
'Maliyeciler' bu terimi sevmese de, Maliye Bakanlığı'na göre Türkiye'de maaşlı-ücretli çalışan 16 milyon 242 bin 'kümesteki kaz'dır...
Bu tabirin kullanılma nedeni ise "çalışan henüz emeğinin karşılığını almadan, parası eline geçmeden Maliye'nin "gelir vergisi"ni peşinen, önden tahsil etmesi"dir...
Gelir İdaresi'nin 2011 yılı Faaliyet Raporu'na göre Türkiye'de 5 milyon 129 bin 623 asgari ücretli var. SGK istatistiklerine göre ise 2012 yılı Nisan ayı itibarıyla sigortalı çalışan sayısı 11 milyon 257 bin.
Yani neredeyse çalışanların yüzde 50'si sigortası yapılırken asgari ücretli olarak gösteriliyor. Yani sizin anlayacağınız "kümesteki kaz"ı yanlız Maliye değil işyeri de yoluyor...
Beyanname sistemi ücretliler için getirildiğinde bu çarpıklığın önüne geçilmeye çalışılıyor ama diğer taraftan durum biraz farklı...
Bir de hayatın gerçekleri var.
Asgari ücretli sayısını reel olarak 5 milyon 129 bin 623 kabul edelim... Bunların büyük çoğunluğu da iş imkanlarından dolayı büyükşehirlerde ya da sanayi ve hizmet sektörlerinin geliştiği şehirlerde ikamet ediyor...
Türk İş'in 26 Kasım 2012'de yaptığı anketin verilerine göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 958 lira, yoksulluk sınırı ise 3 bin 120 lira...
Yani 4 kişilik bir ailede tek bir ücretli çalışan varsa "aç değil" diyebilmek için 958 lira geliri olması gerekiyor... Kazandığı net rakam ise 739 lira...
Örneğin İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep, Bursa, Adana vb. Bu illerde aylık geliri net 739 lira olan asgari ücretlinin ailesi ile oturacağı en kötü evin kirası 400-500 liradan aşağı değil... 739 lira aylık alan vatandaş açlıktan ölecek değil elbette.. Ne yapıyor ya ek iş yapıyor ya da geçimini temin edebilmesi için bir takım ihtiyaçlarını memleketinden temin ediyor... Ya da yakınları ek gelir elde edecek kısa vadeli işlere yöneliyor...
Dönelim yeniden tasarının sakıncalarına...
Asgari ücretli kazandığı brüt 940 liranın yaklaşık yüzde 15-20'sini vergiye ödüyor... Net 739 liranın 400-500 lirası da barınmaya harcanıyor... Geriye kalan ücretle de yaşamaya çalışıyor.
Maliye ise asgari ücretli ve geçimini ek işlerle sağlayan dar gelirlinin kazandığı üç beş kuruştan vergi almanın beyannameli hesabını yapıyor... Üstelik yıllar önce kaldırılan fiş toplama zorunluluğunu yeniden getiriyor...
Ücretli çalışan kelli felli iş adamlarından oransal olarak daha fazla vergi ödüyor... Maliye'nin gözünde, her bir asgari ücretli "Koç" ya da "Sabancı" olmalı, şayet böyle olmasa bu kadar vergi yükümlülüğü olmazdı!
Bir devlet maliyesinin büyüklüğü verginin toplumun tüm kesimlerine adil olarak dağılması ile mümkündür... "Az kazanandan az çok kazanandan çok verginin alındığı adil sistemler" sloganı çağrıştırsa da halen en doğru, adil ve geçerli yöntemdir...
Kümesteki kazların yolmak konusunda mahareti olan Maliye derilerini yüzmeye yeltenmemeli, yüksek çalışanını asgari ücretten gösteren uyanık patronlar gibi sorunu aşmanın "cin" yöntemlerini bulmalıdır... Bu da ücretli üzerinden olmamalıdır...
Hakan Göksel / Haber 7
twitter.com/hakan_goksel
hakan.goksel@haber7.com
Yorumlar1