TCMB'nin faiz kararı ve denge ekonomisi

  • GİRİŞ19.12.2012 07:48
  • GÜNCELLEME19.12.2012 20:03

Belki bu varsayımla  fazla iddialı konuşmuş olacağım ama bazı ekonomistler, finans kurumu uzmanları ve aracı kurum çalışanları ezberlerin dışına çıkma konusunda gayretsizler...

Nedenini açıklamadan önce dünkü yani 18 Aralık tarihindeki gelişmeleri hatırlatmakta fayda var.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 2012 yılının son toplantısını yaptı ve bir haftalık repo faizini yüzde 5,75'ten yüzde 5,50'ye indirdi...

Bilenler bilir ama bilmeyenler için bir bilgilendirme olsun.

Repo, bankalar gibi finansal kurumların kurumsal veya bireysel yatırımcıya hazine bonosu, devlet tahvili gibi hareketsiz getirili bir menkul kıymeti satması ve bu menkul kıymeti önceden belirlenen bir fiyattan ileri bir tarihte geri satın almak üzere anlaşma yapmasıdır.

Repo yapan banka ya da finans kurumunun, repo yaptığı miktar kadar hazine bonosunu kasasında tutma zorunluluğu vardır. Haftalık repo faizi, yıllık faizin 52'ye (365 günde 52 hafta vardır ) bölünmesi ile belirlenir.

Repo, 1994 ve 2001 krizi gibi çılgın yüksek faizli dönemlerin ideal yatırım aracıyken bugün eskisi kadar getirisi olan bir araç değil!

Merkez Bankası zaman zaman piyasada likidite eksiği ya da fazlası olduğu zamanlarda piyasadaki likiditenin düzenlenmesi amacıyla repo, ters repo, doğrudan alım, doğrudan satım ve likidite senedi ihracı işlemleri gibi açık piyasa işlemleri ile piyasaları düzenler...

Yukarıda da belirttiğimiz gibi son dönem beklentilerini tam karşılamasa da piyasada likidite dengesi için Merkez Bankası gösterge faizini indirdi. Kısacası halk dilindeki tabiriyle Merkez Bankası gönül aldı.

Uzun süredir faiz indirimi beklentilerine ne tam olarak karşıladı ne de eksik bıraktı.

Peki piyasada düşmesi istenilen faiz hangisiydi diye soracak olursanız, onu da izah edelim...

Para Politikası Kurulu, gecelik faiz oranlarına dokunmadı. Borçlanmayı yüzde 5 ve borç vermeyi ise yüzde 9'da sabit tuttu.

Bu iki oran da şu anlama geliyor...

Merkez Bankası eğer bankalar paraya sıkıştıklarında borç verecekse bunu faiz tavanı olarak bilinen yüzde 9'dan yapıyor.

Eğer bankalar, Merkez Bankası'na elinde fazla parayı vermek isterlerse bu kez Merkez Bankası aldığı para karşılığında bankalara faiz tabanı oranı olan yüzde 5'ten faiz ödüyor...

Merkez Bankası'ndan istenilen ise bankalara borç verme faizi olan yüzde 9'u aşağılara çekmesi ve faiz koridorunu daraltmasıydı. Beklenen olmadı...

Son dönemde Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun her toplantısı öncesinde piyasalarda faiz indirimi beklentisi dillendiriliyor.

Özellikle cari açığın yüksek olduğu dönemde alınan tedbirler bugün "yumuşak iniş" değil "sert fren" olarak nitelendiriliyor.

Ve bu durumdan çıkış için faiz indirimi yapılması gerektiği öne sürülüyor. Bugün faiz indirimi konusunda ısrarcı olanlar bir dönem faizler artırılsın diye baskı yapmaya çalışanlardan başkası değil...

Yazımın başına dönersek işte bu yüzden bazı uzmanları, ekonomistleri ve bankacıları; tıpkı Amerika'da her toplantı öncesinde "parasal genişleme" bekleyenlere benzetip Amerikanlaşma eğilimi gösterdikleri yakıştırmasını yaptım ve ezberlerini bozmada gayretsiz oldukları iddiasında bulundum

Şahsi kanaatime gelince Merkez Bankası'nın gösterge faizini indirmesi yukarıda belirttiğim gibi "yarım elma gönül alma" biçiminde bir karardır.

Merkez Bankası piyasalarda bir süredir devam eden "faiz indirimi beklentisi" olanları karamsarlığa sevk etmemek için böyle bir karar almış hem beklentileri yönetmiş hem de piyasada "denge ekonomisi" kararı vermiştir.

Merkez Bankası'nın kısa vadede yapacağı borç verme faizini yüzde 9'dan aşağılara çekmesi piyasalar için gerekli gibi gözükse de aslında karşılığını yeterince bulamayacağına inanıyorum.

Çünkü bankanın tam koşullar oluşmadan yapacağı indirim boşa atılan mermi gibi tam hedefi bulmayabilir...

Hakan GÖKSEL   /   Haber 7
hakan.goksel@haber7.com
twitter.com/hakan_goksel

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat