Bana kalsa Boğaz köprülerinde maydanoz yetiştirirdim!
- GİRİŞ22.12.2012 13:51
- GÜNCELLEME22.12.2012 14:05
Modern gazetecilik anlayışı insanlara kulak vermeyi eski bir yöntem olarak nitelese de küçük hikâyelerden hala büyük sonuçlar çıkabiliyor... Sadece biraz farkındalık yeterli...
Biri algıdaki seçicilikten olsa gerek son dönemde kulağıma en çok çalınan iki konu var: Köprülerin satışı ve otomotiv sektöründeki sorunlar... Otomotiv konusunu bir başka yazıya bırakıp köprülere değinmek istiyorum...
Köprü ve otoyolların özelleştirmesi özellikle halkın dilinde! Nereye gitsem bu konu konuşuluyor...
Özelleştirme tarihinin en yüksek ikinci rakamı olduğunu bilmeseniz de sokaktaki yankılarından bir tahmin yürütmeniz mümkün!
Köprüyle ilgili çok şey yazıldı çizildi. Rakamın büyüklüğünden tutun, ihaleyi alan şirketlerin ortaklığına; gelir gider hesaplarından, kar zarar konusuna, bayramda ücretsiz geçişlere kadar ve hala konuşulmaya devam ediyor...
Anlayacağınız zenginin malı yine züğürdün çenesini yordu...
Tabi bu kadarla kalmadı... Duygusal olarak da sarsıldık...
Boğaz Köprüleri'yle aramızda yadsınamaz bir bağ vardı...
Köprü, denizin ayırdığı iki yakanın bir araya gelmesi anlamına geliyordu... Kavuşmak, bütünleşmek anlamına geliyordu. O dönem ekonomisi adına büyük bir başarıydı, gururdu...
Bu kadar farklılık ve renklilikte bütünleşmeyi ancak devlet eliyle sağlanabilirdi... Öyle de oldu!
Sıkı sıkıya iki yakayı bağlasın diye çelik halatlar atıldı ve köprüler kuruldu yollar inşa edildi...
Köprüleri kurmadan devlet baba bedelini çocuklarından yani halkından borç istemişti!
"Maliyetini karşıladığında geçişler ücretsiz olacak" sözünü aldığımız günden beri hep bunun hayalini kurduk.
Çünkü sıra olmayacaktı, trafik sıkışmayacaktı, daracık betonların arasından geçmek zorunda kalmayacak, karta koyamadığımız geçiş ücretleri yüzünden hırsız olarak suçlanmayacak cezalara maruz kalmayacaktık...
Biz borç verirken sözümüzü tutmuştuk!
Bunu yapabilecek tek iktidar Ak Parti'ydi...
Çünkü köprülerin yapımından bugüne kadar gelen iktidarların iki yakası bir araya hiç gelmedi... Onların döneminde zorunlu fedakârlığı sürdürdük...
Köprüler satıldığında şu soruyu birbirimize sorduk: Altın yumurtlayan tavuk neden satılır ki?
5,7 milyar dolar eski para ile yaklaşık 10 katrilyon lira... Tahayyülü bile zor bir para...
Devlet adına son derece kârlı bir ihale...
Ama biz yine de Koç, Ülker ve yabancı ortağın köprüsünden değil devletin köprüsünden geçmeyi yeğlerdik...
Halkın gözünde 'Deli Dumrul' devlet olabilirdi de 3-5 şirket olabileceğini hiç aklımıza getirmemiştik...
Biraz garip gelecek ama bana kalsa boğaz köprülerini kapatıp maydanoz yetiştirmek isterdim...
Hayal işte...
Türkiye ekonomisinin ve halkın ekonomik koşullarının 10 yıl öncesine göre daha kötü olduğunu söylemek nankörlük olur... "Ekonomiyi kötü yöneten iktidarlar zamanındaki fedakârlığı şimdiki iktidardan neden esirgiyorsunuz?" diye sorsalar cevap vermeye yüzümüz kızarır!
Lakin biz devlet babadan isterdik ki bu zamana kadar gösterdiğimiz fedakarlığın karşılığı olarak bugün biraz nefes alalım. Büyük Türkiye'yi köprülerde de görelim. "Bunu yapsa yapsa Ak Parti iktidarı yapar!" diye düşünürken yine fedakârlık istendi... İçimiz burkulsa da "evet" demek zorunda kalacağız... Yeni köprüler ve otoyollar için!
"Köprüden ücretsiz geçiş" Türk siyasi tarihinin seçim kazandıran en büyük vaatlerinden biri olabilirdi!
Darısı diğer köprülerin başına...
Hakan GÖKSEL / Haber 7
hakan.goksel@haber7.com
twitter.com/hakan_goksel
Yorumlar1