İnsanlığı Diplomasiye Öğretmek

  • GİRİŞ24.09.2020 12:32
  • GÜNCELLEME28.09.2020 09:30

Türkiye’nin dünyadaki iddiası nedir diye sorsalar, insanlığı öğretmektir diyebilirim. İnsanlığı kendimiz öğreniyoruz ve dünyaya da öğretiyoruz. Yüzyıllardır yaptığımız iş bu.

 

 

Göçebe hayattan yerleşik hayata geçtiğimizde kendimize evler yapmışız. Kuşları da unutmadan kuş evleri yapmışız. Suyu içip şükrederken sebili de unutmamışız. Küçük gibi görünüyor ama değil. Dağdaki kurdu kuşu unutmamışız, sokaktaki kediyi köpeği de beslemişiz.

Yabancı seyyahlar geldiklerinde şaşırıp kalmışlar. Menfaatimiz olmadan iyilik yapmayı zenginlik bilmişiz. Birimiz ikimiz değil hepimiz böyle.

 

 

Kurnazlık yapanlar, menfaat düşkünleri yok mu? Olmaz olur mu? Sayamayacağımız kadar çok. Ama desenimiz, insanlık kilimimizin deseni başka. Orada yeri yok.

Zor zamanlar yaşadık, Kafkasya, Rumeli göç eyledi Anadolu’ya sığıştık. Ekmeği böldük, toprağı birlikte işledik. İnsanlığı öğrendik, paylaşmayı öğrettik. Zor günlerde bize el uzatanlar oldu. İsmini bilmediğimiz yerlerde, ismimizi bile bilmeyenler bizimle kardeş oldu. Sırtımıza destek, elimize tüfek oldular. Tanımadan sevdiler, gelmeden gördüler. Hindistanlı Müslümanlar mesela, yardımlarından öğrendik haritadaki yerlerini. Elimiz biraz ekmek gördü, karnımız doydu, baktık etrafa aç açıkta kimse var mı diye. Gönlümüzün haritasını elimizle koymuş gibi bulduk. Gözümüz görmemişti ama gönlümüz bir yerden ısırıyordu.

Anadolu’nun köylerinden kopup giden yardımlar yüz yıl öncesinin teşekkürünü ediyordu belki. Belki Halep’ten Çanakkale’ye gelen yiğitler öğretmişti vatanın ne demek olduğunu. Belki düşmanlarımızın anlattığı hikayeler düşman etmişti kardeşlerimizi.

Öğrenmeye devam ettik. Sonra diplomasiyi öğrendik. Sahada ne kadar güçlü olursan ol masada üttürmemek gerekiyordu alın terini, şehit kanını. Bizim olmayanı vermeye hakkımız yoktu. Çalışmadığımız bir dersti ama insanlık için olacaksa yapmamız gerekiyordu. Takım elbiseyi geçirip masada konuşmanın sahada ter dökmek kadar önemli olduğunu kavradık.

Diplomasi denilen şeyin insanisi olmaz mı diye düşündük. İsmi olan ama cismi olmayan bu konuyu çok sevdik. Dünyanın beşten büyük olduğunu, bir dakikada cümle aleme gösterdik. Koca Yusufların yüreğinin kocaman olduğunu da. Biz gösterdik ve dünya olabileceğini anladı. İnsani diplomasinin önsözünü de son sözünü de yazmaya ahdetti bu topraklar. Gönlümüzün kalemi bu defa kırılmayacak inşallah.

Anadolu Ajansı, TİKA ile işbirliği içinde insani yardım ve diplomasi programı düzenledi. Elimizdekini avucumuzdaki fikirleri üst üste koyarak kendimize baktık. Kocaman bir aynada hep birlikte kendimize baktık. Afganistan, Etiyopya, Yemen ve daha birçok ülkeden gazeteci dostlarla. Görüntülülerimiz farklı ama gönüllerimiz birdi. Dillerimiz farklı ama anlattığımız da anladığımız da birdi.  Anlaşmak için başkalarına ve özellikle çokbilmiş kolonyal tercümanlara ihtiyacımız yoktu.

Dünya küçük gayretlerimiz karşısında, ahdimiz büyük. Gözlerimizde arıyoruz çareyi büyün bir insanlık olarak. Çalınmış kelimelerimizle yeniden kırmaya azmediyoruz geleceğimizi. Yarın bugün başlıyor, biliyoruz. Türkiye olarak her yeni güne daha bir genç başlıyoruz.  Bu sefer diyoruz, masada da sahada da yenilgi yok inşallah bize. İnsanlık namına, vatan aşkına.

Yorumlar2

  • Atiyye Gözen 3 yıl önce Şikayet Et
    Kalemine kuvvet yüreğine sağlık canım kardeşim
    Cevapla Toplam 9 beğeni
  • Nihat Candaş 3 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize kuvvet yüreğinize sağlık hislerimizi tercüman oldunuz .
    Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat