Girit bizim canımız, fedâ olsun kanımız
- GİRİŞ02.05.2020 13:05
- GÜNCELLEME02.05.2020 13:14
Büyük bir trajedinin yaşandığı Girit'te, bütün dünyanın gözü önünde Türklere yapılan soykırım ve göçlerle bağıra bağıra elimizden çıkmakta olan bir vatan parçasının yürek sızlatan değişmez sloganı "Girit bizim canımız, fedâ olsun kanımız"dı.
Bu slogan eşliğinde başta İstanbul olmak üzere bütün Anadolu'dayüzlerce miting yapıldı.
Yetmedi bütün il ilçelerde Girit için savaşmak adına on binler "gönüllü" yazıldılar. Nümayişler birbirini kovaladı ama yinede olmadı.
Avrupa devletlerinin her zaman yaptığı gibi eşkıyalıkla elimizden gasp edilerek Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan'a verilmesini engelleyemedik.(Halbuki biz Girit'i Yunan'dan değil Venediklilerden fethetmiştik.)
Girit'in elimizden çıkışıyla ilgili bütün haydutluklar, bütün aymazlık ve eşi görülmemiş hukuksuzluk örnekleri sergilendi.
GİRİT'İN GÜNEYİNE İNMEK
Girit, şimdi "Mavi Vatan'la" birlikte tekrar gündemimize geldi oturdu.
Libya'da yasal ve meşrû devleti yıkmak için yapılan saldırıların bir oldubittiyle neticeye ulaşmaması adına devletimiz bütün hatlarıyla sahaya inerek buna asla izin vermeyeceğini dosta, düşmana göstermiş oldu.
Hem askerimiz, hem donanmamız, hemde uçaklarımızla Girit'in güneyine indik.
Sadrâzâm Fâzıl Ahmed Paşa'nın, Merzifon'lu Kara Mustafa Paşa'yı vekâleten İstanbul'da yerine bırakarak geldiği Girit'te 2.5 yıldaKandiye Kalesine Türk Bayrağını dikmesinin üzerinden tam 241 yıl geçmiştiki Balkan Savaşlarının hemen öncesinde elimizden çıktı.
(Kandiye’de sadece Venediklilerle değil, bu savaşı haçlıların şerefi sayan ve arkası kesilmeyen yardımlar gönderen bütün Avrupa’yla yaptık. Papanın çağrısıyla başta Fransa ve İngiltere Krallarının yeğenleri olmak üzere burada savaşmayan Prens, Asilzâde, Kont, Dük, Şövalye kalmamıştı.
Aynı zamanda Fâzıl Ahmed Paşa'nın eniştesi olan Kaptan-ı Deryâ Kaplan Mustafa Paşa büyük lojistik destek sağlamıştı. 31 ay sonunda Türk'ün büyük azmi karşısında Kandiye düştü. Adriyatik ve Dalmaçya kıyılarınında dâhil edildiği 366 maddelik şartların hepsini kabûl ettiler ve gelirleri Hicâz Bölgesine bağlandı.)
Hemde ne çıkış. Ya Ortodoks olacaksınız ya öleceksiniz tehdidiyle yapılan saldırılar, Avrupa'nın himayesindeişkencenin binbir türlüsü uygulanarak vahşet bir soykırıma dönüştü.
Netice olarak Türkiye'ye karşı Balkanlar’da savaşan dört ülke Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ ve Yunanistan'ın arasında paylaştırıldı 30 Mayıs 1913 Londra anlaşmasıyla.
Aynı anlaşmada Girit çevresindeki 14 adacık Türkiye'ye verilmişti. Ancak Yunanistan hariç üç ülke "Lozan'da" haklarından ferâgât ettiler.
Bu, adanın dörtte üçü gerçek sahibi biz Türklere iâde edilmesi anlamına geliyordu. Ama bu yapılmadı. Dolayısıyla hangi yönden bakarsanız bakın, Girit çevresindeki 14 adacıkla birlikte, dörtte üç hakkımız duruyor.
Biz gerek Girit üzerindeki haklarımızı, gerekse İtalyanların önce işgâl ederek elimizden aldığı, sonrada Libya'ya karşılık olarak anlaşmayla tekrar bize bıraktığı ama bugüne kadar tarafımızateslim edilmeyen 12 Ada üzerindeki haklarımızı ve 12 ada verilmediği içinde Libya üzerindeki mutlak haklarımızı konuşmazsak, kalkar birileri Mavi Vatanı, Libya'da oluşumuzu, Kıbrıs'taki varlığımızı, hatta bölgenin teminatı olarak Suriye'de duruşumuzu sorgulamaya kalkar.
Şu anda madem ki biz asırlarca Türk gölü olarak anılan Akdeniz'e bunca aradan sonra Cumhurbaşkanımızın emriyle inmişiz, fiilî olarak varız. Öyleyse hukukî olarak da var olmak mecburiyetindeyiz.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ikinci bir talimatla, uluslararası alanda hukukî süreci başlatmasını bekliyoruz.
Donanmamızla, uçaklarımızla, araştırma ve sondaj gemilerimizle, askerimizle, İHA ve SİHA'larımızla hazır sahadeyken bu hukukî sürecin başlatılması zamanlama olarak da yerinde olur.
Gerçi Başkanlığını yürüttüğüm Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi olarak, STK sorumluluğunda hukukçulardan meydana gelen bir heyet oluşturduk.
Başta 12 Ada olmak üzere, Girit, Libya, Musul - Kerkük, Kırım, Batı Trakya gibi konuları ele alarak uluslararası boyutta dâvâlar açmaya hazırlanıyoruz.
Zorumuza giden, uzun bir süreç içerisinde kademeli olarak uygulanan Bizans oyunlarına rahmet okutacak çirkef planlarla Girit'in elimizden gitmesiydi.
Şimdi biz ecdadın yaptığı gibi "Girit bizim canımız, feda olsun kanımız" diyerek o şuur ve yaklaşımla hukuk mücâdelesini başlatacağız inşaallah. Gayret bizden, muvaffakiyet Allah'tandır.
Yeni Akit
Yorumlar1