18 Şubat 1405 günü vefât ettiğinde 68 yaşını 10 ay, 9 gün geçiyordu. Düzenlediği büyük Çin seferine giderken Otrar'da vefât etmiş, geride 14 milyon km2’lik uçsuz bucaksız bir imparatorluk bırakmıştı.

Dört oğlundan Gıyâseddin Cihangir Mirza ile Ömer Şeyh Bahadır Mirza'lar henüz Timur hayattayken vefât etmişlerdi. Cihangir Mirza 1376'da 20 yaşında vefât ettiğinde Timur, diğer oğullarından birini değilde, Cihangir Mirza'nın büyük oğlu 3 yaşındaki Muhammed Mirza'yı veliahd yaptığını duyurdu. Muhammed Mirza'yı özel yetiştirdi. Öyle ki, Ankara Savaşında Yıldırım Bâyezid'i esir eden ve Bursa'ya ilk giren birliğin başında o bulunuyordu. Fakat o da 1403'te Sivrihisar'da 29 yaşında vefât edince, bu seferde kardeşi Pîr Muhammed Mirza'yı veliahd yaptı. Pîr Muhammed dedesi Timurvefât ettiğinde Afganistan'ı yönettiği için seçilememiş ve 1406'da 30 yaşında vefât etmiştir.

Hayatta olan diğer iki oğlundan Miran Şâh tahta geçememiş, babası Timur Otrarda vefât ettiğinde ordu Miran Şâh'ın 3. oğlu 21 yaşındaki Halil'i Sultân seçmişti. 

Diğer oğlu Şâhruh ise, babasının yerine Timuroğulları tahtına 5 yıl sonra kardeşi Miranda Şâh'ın oğlu Sultân Halil'i  bertaraf ederek oturabildi. Sultân Halil, (Ankara Savaşında Tümen Komutanlığı yapmıştı), tahtı bıraktığı amcası Şâhruh adına  2,5 yıl boyunca hüküm sürdüğü Rey'de (Tahran), 4 Kasım 1411'de 27 yaşında intihar etmiştir.

Şâhruh'tan sonra ise oğlu büyük âlim, matematik ve astronomi bilgini Uluğ Beğ tahta geçmiş, başkenti Herat'tan, uzun yıllar veliahd olarak yaşadığı Semerkand'a taşımıştır. Daha sonra gelen hükümdarlarla Timuroğulları 1512 yılına kadar varlığını sürdürmüştür.

Sonuncu Sultân Bediüzzaman Mirza, Şeyban Hân tarafından indirilince İstanbul'a gelmiş ve Yavuz Sultân Selim Hân'ın misafiri olmuş, 12 Ağustos 1515 yılında 46 yaşında ölene kadar kendisine İmparator muâmelesi yapılmış, Eyüpsultân'a defnedilmiştir.

Timur Hân, 9 Nisan 1336'da Turgay Barlas Bey'in oğlu olarak Hoca Ilgar'da doğmuş, hayatı boyunca 17 büyük sefer düzenlemiş neredeyse ömrü at sırtında geçmiştir.

Bu 17. son seferi Anadolu'ya, Sultân Yıldırım Bâyezid'e karşı yapmış Ankara'da Çubuk Ovasında Yıldırım Bâyezid'i yenerek Osmanlı Devletini 11 yıllık fetret dönemine sokmuştur. Bu savaşta İlâhî hâdiseler zuhur etmiştir.

Bunlardan en önemlisi Yıldırım Bâyezid Hân'ın İstanbul kuşatmasıdır. Haçlı ordularını darmadağın eden, Papa'nın dâhi pes ettiği Sultân Yıldırım Bâyezid'in en büyük ideallerinden biriside Bizans'ın fethidir. Hayatını buna adamış, hülyalarını süsler olmuştur. Peygamber Efendimiz'in (Sallallahu aleyhi vesellem) Konstantiniyye ile ilgiliHadis-i Şeriflerine mazhar olabilmek için çalışır, "Ne büyük saadet Yarabbi" diye düşünür planlarını ona göre yapardı.

Bu nedenle Bizans'ı tam 4 kez kuşatır. Fakat sonuncusuçok şiddetlidir. Bütün ruhuyla Bizans'a yüklenmiştir. Onu avuçlarının içinde hissetmektedir. 

Çünkü batı devletlerini gereğinden fazla ezmiş,25 Eylül 1396'da Niğbolu’da Avrupa'nın en büyük Haçlı Ordusunu (Fransa, Almanya, Macaristan, Avusturya, İngiltere Krallığı, İskoçya Krallığı, Eflak, Lehistan, eski İsviçre Konfederasyonu, Venedik Cumhuriyeti, Genova Cumhuriyeti, Bohemya, Rodos Şövalyeleri) dağıtmış, onları uzun süre kendine getiremeyeceği bir ders vermişti.Akabinde 1398'de Atina'ya girerekYunanistan ve Mora'nın Fethini tamamlamış ve Korint Körfezinde bir Türk Donanma üssü kurmuştu. 

Ayrıca beyliklerin çoğunu ortadan kaldırarak Anadolu'da birliği sağlamış ve artık Bizans'ın düşmesini an meselesi olarak görüyordu.

Hristiyan dünyası da bunu kabullenmiş, Bizans İmparatoru II. Manuel'in bizzat ülke ülke dolaşarak istediği yardıma kayıtsız kalmışlardı.Hiçbir güç ve kudret Bizans'ı Yıldırım Bâyezid'ın elinden kurtaramaz gibi gözüküyordu.

Fakat Yıldırım'ı durduracak böyle bir kuvvet vardı ve gelmesi mukadderdi. Bu güç Çağatay Devletinin yerineTürk Hâkânlığı tahtına oturan büyük Timur'dan başkası değildi. Çünkü Cenâb-ı Allah (c.c.) öylemurâd etmişti. Evet, Allah'u Teâlâ, Bizans'ı düşürecek ve çağ kapatıp çağ açacak zâferi 51 sene sonrası için Fâtih Sultân Mehmed Hân'a yazmıştı. Bu kesin ve mutlak yazgıyı kimse değiştiremezdi.

Dünyalık olarak alınan tedbirler boşta kaldı. Ne İstanbul Boğazında Göksu deresinin döküldüğü yerde Güzelcehisar'ı (Anadolu Hisarı) yaptırmış olması, nede Çanakkale Boğazına hâkim olan Gelibolu'daki ana donanma üssü İstanbul'u almasına yetmedi.

İstanbul'un düşmesinin an meselesi olduğu tam bu sırada Timur, Anadolu'ya girdi. Ve Yıldırım'ın bütün cengâverliğine, inanılmaz gayretine ve üstün vuruşmasına rağmen sonuç değişmedi. 1402 Ankara Savaşında Yıldırım yenildi, Timur 40 bin kayıp vermesine rağmen vazifesini yapmıştı.(Timur yaptığı bütün savaşlarda en fazla 6 bin zayiat vermiştir.) İstanbul'u 51 sene sonra fethedecek Fâtih'in önü açıldı. Çünkü Allah (c.c.) öyle murad etmişti.

Öyleki, Timur Hân Anadolu'da kaldığı süre içinde yıkılmak için olgunlaşmış Bizans'a yönelerek düşürebilirdi ancak Allah-u Teâlâ müsâde etmedi. 1 ay kaldığı Kütahya'dan İzmir'e geçti. Yıldırım Bâyezid'in İzmir'in fethinde alamadığı ve Gâzi Umur Bey dâhil pek çok şehid verilenşövalyelerin elindeki İzmir Kalesini (Gavur İzmir'i) 15 gün içerisinde 2 Aralık 1402'de şövalyelerden alarak Türk topraklarına kattı. Bu fetihte Timur Hân'la birlikte Yıldırım Bâyezid Hân'da bulunmuştu..

10 Nisan 1370 tarihinde 34 yaşında iken Belh Şehrinde hükümdar ilân edilen Timur'un, 5 erkek ve 4 kız kardeşi daha bulunuyordu. Fakat Timur çok zor şartlar altında yetişmişti. Babası Turgay Barlas Bey'in 1360'da vefâtı, amcası Emir Hacı Barlas Bey'in de 1361'de öldürülmesiyle ortada kalmışken, tâbir caizse tırnaklarıyla kazıyarak bu günlere gelmişti.

Ancak yaptığı büyük savaş ve eserlerletarihe damgasını vurmayı başarmıştır. Başta Hoca Ahmed Yesevî Hazretlerinin türbesi olmak üzere pek çok cami, medrese, türbe, han, saray yaptırmış döneminde pek çok âlim ve sanat erbâbı yetişmiştir. Timuroğulları İmparatorluğu kendisinden sonra 100 yıl kadar yaşasada soyundan gelen Bâbur Türk İmparatorluğu Hindistan'da 1858'e kadar devam etmiştir. Türbesi Semerkand'tadır.

Mekânı Cennet olsun.

Yeniakit